Kapitalist tıbba alternatif okul

ANKARA - Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu eğitim programının birinci devresini tamamladı. Okulun kurucularından Fikret Çalağan, "Kapitalist tıbba karşı toplumun yeniden inşasını hedeflediklerini" belirtti. 
 
Türkiye'de bazı akademisyen ve sağlıkçıların bir araya gelerek kurduğu Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu, 2009 yılında bu yana faaliyetlerini sürdürüyor. Okulun “Topluma Dayalı Sağlıkçı Eğitim Programı” başlıklı ilk eğitim devresi tamamlandı. Her yılın Aralık ayı ile Nisan ayları arasında yeni eğitim devreleri başlatılacak. 
 
Ata Soyer Sağlık Politika Okulu'nun kurucu üyesi ve öğrencisi Fikret Çalağan, okulun kuruluş aşaması ve amacına dair konuştu. Çağlayan, "Eğitim formatından çok, sağlıkta politika tartışmaları ve temel yaklaşımları ortaya koyma hedefimiz var” dedi. 
 
OKULUN TEMEL HEDEFİ 
 
Türkiye'de bulunan farklı üniversitelerden tıbbi eğitime önemli katkıları olan ve sağlık eğitiminde önemli rolü olan insanlar ile bir araya geldiklerini aktaran Çalağan, "Ardışık toplantılar yaptık ve bu toplantılardan sonra bir ana tema ortaya çıktı. Topluma Dayalı Sağlıkçı Eğitim Programı diye bir temel programı oluşturmaya çalıştık. Mevcut durumdaki sağlık politikalarının sağlığı kendi içerisinde iktidar alanına dönüştürdüğünü ve toplum üzerinde hegemonyaya dönüştüğünü söyleyebiliriz. Buna karşı 'bunu nasıl dönüştürebiliriz ve toplumla birlikte bu sağlık sistemini nasıl örgütleyebiliriz' diye temel bir hat belirledik. Bu iki ana bölümden oluşuyor; Bir bölümü sağlık felsefesi ve politikaları, diğer bölümü ise tıbbi alan çalışmasıdır” ifadelerini kullandı. 
 
PROGRAMIN ÇERÇEVESİ 
 
Çalağan, eğitim programının çerçevesine dair ise şunları söyledi: "Programın çerçevesi oluşturulduktan sonra konu başlıkları ele alındı; Sağlığı nasıl tanımlayabiliriz, Kapitalist tıbbı nasıl tarifleyebiliriz, buna karşı doğal sağlık ve bileşenlerini nasıl tartışabiliriz, toplumsal sağlığı ve özellikle toplumsal geleneği nasıl ortaya çıkarabiliriz ve bir toplumsal öz savunmayı sağlık üzerinden nasıl kurabiliriz. Sonrasında 10 haftalık bir program oluşturduk. Bu programların sunucuları belirlendi. Tüm bu süreçlerden sonra Ocak ayının başında bir duyuru yapıldı ve Ocak sonuna kadar başvurular aldık. Toplamda online ortamda yaklaşık 60 kişinin üzerinden başvuru aldık. Fakat program başladığında programa katılanların sayısı 56 kişi olarak devam etti. Sonrasında ise programı 37 kişi ile tamamladık. 10 haftalık programı her hafta 2 saatlik online eğitim programı olarak planladık ve bu süreci bu şekilde bitirdik.”
 
'KAPİTALİST TIBBA KAŞRI YENİDEN İNŞA' HEDEFİ
 
İlk deneyim olması açısından programın kendileri açısından değerinin büyük olduğunu söyleyen Çalağan, "Başvuran ve katılan bütün arkadaşların katkıları ile topluma dayalı sağlık eğitiminin bir ders programına dönüştüğünü söyleyebiliriz. Bu da bizim açımızdan önemli bir başarı ve başlangıç oldu. Bu programa sadece sağlıkçıları dâhil etmedik. Çünkü temel hedefimiz sağlık. Bu da sadece sağlıkçılara bırakılmayacak kadar önemli bir alandır. Bu nedenle başka alanlardan da başvurular oldu. Programı tamamlayan 37 kişiden 5’i sağlık alanının dışından katılan arkadaşlarımız. Bu programda önemli bir aşamayı kaydettik" diye konuştu. 
 
"Kapitalist tıbbın yarattığı kültüre karşı toplumun yeniden inşasını hedeflediklerini" vurgulayan Çalağan, şöyle devam etti: "Sağlık politika okulunun tüm bileşenleri ve öğrencileri bu konuda yaklaşık 15 yıldır kapitalist tıbba karşı kararlı ve ısrarlı bir duruş sergiliyor. Sadece biz değil; beraber yol yürüdüğümüz DTK Sağlık Meclisi ve HDK Sağlık Meclisi ile de kurduğumuz bileşen hukukuyla bir toplumsal inşayı hedefliyoruz. Biz buna herkes tarafından katkı sunulması gerektiğini belirtiyoruz. Biz sağlığın sadece profesyonel sağlıkçıların öğrenmesi gereken bir alan olmadığını, toplumun her bireyinin bu sağlık tartışmalarına katkı sunmaları gerektiğini ifade ediyoruz. Herkesi bunun bileşeni olmaya çağırıyoruz.”
 
MA / Ömer Güngör