İSTANBUL - Türkiye’deki ekonomik krizin savaş politikalarından bağımsız olmadığını söyleyen HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, muhalefeti savaş siyasetine karşı birlikte mücadele etmeye çağırdı.
Türkiye, 17 Nisan 2022’de Federe Kurdistan Bölgesi'nin Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarına yönelik başlattığı saldırılarını Temmuz ayı başında Duhok kentine bağlı Amêdiyê ilçe kırsalına kadar genişletti. Türkiye’nin 2014 tarihinden önce bölgede bulunan yerleşik üssü 64 iken, gelinen noktada 71’i geçti. Türkiye, saldırılarını sürdürdüğü yerlerde yeni üsler inşa ederek, kontrol noktaları kurarken, yüzlerce köylü saldırılardan kaynaklı topraklarını terk etmek zorunda bırakıldı. KDP'nin her türlü istihbarat ve lojistik desteği sunduğu saldırılara tepkiler sürüyor.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Esengül Demir, Türkiye’nin bölgedeki saldırılarını değerlendirerek “KDP ve Türkiye’nin sürdürdüğü işbirliği Güney Kurdistan’a ciddi şekilde zararlara ve geri dönüşü olmayan yollara neden olacaktır” dedi
‘KÜRTLERİN BAŞARISINDAN RAHATSIZLAR’
Türkiye’nin Federe Kurdistan bölgesindeki saldırının yeni olmadığını belirten Demir, “Türkiye uzun süredir sınır ötesi operasyonlar düzenliyor. Girdiği alanlara çok ciddi şekilde asker sevkiyatı yapıyor” diye belirtti. Kürtlerin kazanımlarının geçmişten beri Türkiye tarafından tehdit olarak görüldüğünü ve yürütülen saldırıların da bununla doğrudan bağlantılı olduğunu ifade eden Demir, “Buradaki tek amaç Kürtlerin bulunduğu pozisyonu etkisiz hale getirmektir. Özellikle politik olarak belli bir konuma gelmiş olan Rojava bölgesindeki Kürtlerin elde ettiği başarının Türkiye’yi rahatsız ettiğini çok iyi biliyoruz” şeklinde konuştu.
‘AMAÇ BÖLGEYİ İNSANSIZLAŞTIRMAK’
Türkiye’nin saldırılarla bölgeyi insansızlaştırmayı hedeflediğini ve bu doğrultuda sivil yaşam alanlarını hedef aldığına dikkati çeken Demir, “1990’lı yıllarda da Kürtlerin bulunduğu köyler hedef alınıp bombalanıyordu ve halk göçe zorlanıyordu. Günümüzde bu uygulamanın halen devam ettiğini görüyoruz. Şu anda Güney Kurdistan’da aynısını yapıyorlar. Sivil yaşam alanlarını bombalayarak oranın halkını göçe zorluyorlar. Türkiye, işlediği savaş suçuna kimsenin tanık olmasını istemiyor” ifadelerini kullandı.
‘KDP AKP İLE AYNI PRATİKLERİ SERGİLİYOR’
Türkiye’nin saldırılarında KDP’nin rolüne de değinen Demir, söz konusu saldırılardaki tutumunu “işbirlikçilik” olarak nitelendirdi. KDP’nin AKP iktidarıyla benzer özelliklere sahip olduğunu ifade eden Demir, “Onların sürdürdüğü işbirliğinin Güney Kurdistan’a ciddi şekilde zararlara ve geri dönüş olmayan sonuçlara neden olacaktır. AKP; nasıl tekçi, başka bir siyasi partinin bakış açısını ve oradaki halkların taleplerini dikkate almayan bir hükümetse KDP de aynıdır. Türkiye ile benzer çizgiyle yol izlediğini biliyoruz. Dolayısıyla onların arasında işbirliği askeri, siyasi ve politik işbirliği haline dönüşmüş durumda” diye belirtti.
SAVAŞ BÜTÇESİ VE YOKSULLUK
Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik krizin söz konusu savaş politikalarından bağımsız olmadığını dile getiren Demir, “Türkiye savaş politikalarında ısrarcı oluyor. Tüm bu savaş saldırılarını da Kürt düşmanlığı üzerinden sürdürüyor. Bu savaş politikalarının Türkiye halklarına yansıyan boyutu yoksulluktur. Dolayısıyla mevcut savaş politikalarına karşı sağ seçmen dahil her kesimin tutum alması gerekiyor. Bugünkü yoksulluğumuzun ana temeli savaşa ayrılan bütçedir” şeklinde konuştu.
ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI
Demir, “Kürtlerle savaşmak bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz” diyerek çözümünün barıştan yana tavır alınması olduğunun altını çizdi. Demir, muhalefete şu çağrıda bulundu: “Parçalı mücadele etmek yerine, Türkiye’deki bütün muhalif güçler birleşerek ortak mücadele etmelidir. Bu iktidarın hem savaş siyasetine son vermesi hem de bu ülkenin demokratikleşmesi için yoğun çaba içerisinde olmamız gerekiyor.”