AMED - DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, KDP'nin savaştaki rolüne dikkat çekerek, "Kadınlar olarak KDP'ye sesleniyoruz; Günübirlik hanedan çıkarlarını Kürt halkının çıkarlarına tercih ettiniz. Kurdistan’ın yurtseverleri saltanatınıza rıza göstermeyecek, yönetimdeki ömrünüz zannettiğinizden daha kısa sürecek" dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, gündemdeki son gelişmelere dair partisinin danışma bürosunda açıklama yaptı. Türkiye’de, Ortadoğu’da ve dünyada çok yönlü bir şiddet sarmalından geçildiğini belirten Bahçeci, “krizde” olan Kapitalist Modernite’nin doğaya, canlılara ve hak mücadelesi yürüten herkese savaş açtığını kaydetti.
Erkek egemen sistemlerin kadınların maruz bırakıldıkları şiddeti doğalmış gibi sunmak istediğini dile getiren Bahçeci, “Bu algı yönetimi erkek egemenliğinden kaynaklanıyor. Erkek- devlet aklının şiddeti kutsamasından ileri geliyor. Bunu İran rejiminin, kendi diktasını ayakta tutmak için Jina Êminî’yi katletmesinde görüyoruz. Rejimin özgürlük taleplerine cevap olarak mücadele eden kadınlara idam cezasını vermesinden görüyoruz. Nitekim İran rejiminin geçtiğimiz günlerde kadın aktivistler Pexşan Ezîzî ve Şerife Muhammad'e verdiği idam cezaları, kadınların iradesinin ve bedenin denetlenmesine, kadın düşmanlığına dair en yakıcı örnektir” diyerek, idam cezalarını kabul etmediklerini vurguladı.
‘DEVLET, ŞİDDETİ NORMALLEŞTİRİYOR’
Türkiye’de neredeyse her gün bir kadının öldürüldüğünü, faillerin cezalandırılmadığını ve hâksiz tahrik indirimleriyle serbest bırakıldığını hatırlatan Bahçeci, bunun “kadın düşmanı” iktidarın yarattığı algının bir sonucu olduğunu kaydetti. Kadınların erkekler tarafından katledilmesini “kırım” olarak tanımlayan Bahçeci, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilmenin ardından kadın cinayetlerindeki artışın tesadüf olmadığını söyledi. 2024 yılının ilk 6 ayında 205 kadın öldürüldüğünü, 117 kadının ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdiğini anımsatan Bahçeci, “Bu iki devlet arasındaki bir savaşın bilançosu değil; normalleştirilmek istenen kadına yönelik erkek şiddetinin ölüm bilançosu. Bitmeyen en uzun savaş bu. Erkek devlet ise erkek şiddetini yasama, yargı ve ideolojik aygıtlarla normalleştiriyor” tepkisinde bulundu.
9’UNCU YARGI PAKETİ
Erkek devletin kadınların kazanılmış haklarına el koyarak, çok yönlü şiddeti yasal bir zemine kavuşturduğunu söyleyen Bahçeci, kadının soyadı seçme hakkının, kadın mücadelesinin uzun soluklu bir kazanımı olduğunu belirtti. Bahçeci, “Bugün iktidar bu hakkı gasp etmeye çalışıyor. 9’uncu Yargı Paketi ile düzenleme yapmak istiyor. Üstelik Anayasa Mahkemesi’ne de aykırı ama AYM’nin iptal ettiği madde geri getirilmek isteniyor. Evet, kadına yönelik erkek şiddeti erkek egemen iktidar tarafından belli bir sistem içinde ilerliyor. Soyadı kanunuyla iktidar bir kez daha toplumun öznesi olan kadınları erkekler üzerinden tanımlayarak kadını yok sayma siyasetinde ısrar ediyor” şeklinde konuştu.
SAVAŞA VE KDP’NİN TUTUMUNA TEPKİ
Bölgede süren şiddet biçimlerinin her birinin bir diğerini beslediğini ifade eden Bahçeci, “Bugün kadın-kırım düzeyine yükselen kadına yönelik şiddet, mültecilere yönelik şiddet, hayvanlara yönelik şiddet, bütün toplumun altında ezildiği ekonomik şiddet, kısacası şiddetin hiçbir biçimi ülkede süren savaş siyasetinden azade değil” diye kaydetti. Ülke bütçesinin en büyük payının savaşa harcadığına dikkat çeken Bahçeci, kadınların ekonomik şiddetin hedefine konularak, günden güne yoksullaştırıldığını kaydetti. İktidarın savaşa rıza üretmeye çalıştığını dile getiren Bahçeci, “Türkiye halklarının savaşa rızası yok. Halkın derdi ekmek, adalet. Halk çözüm istiyor, halk nefes almak istiyor” dedi.
AKP-MHP iktidarının “sömürgeci işgal” saldırılarına sarıldığını belirten Bahçeci, şunları söyledi: “Bu sömürgeci zihniyet bugün Kürtlere karşı KDP ile iş birliği yapıyor. Üs kurduğu Federe Kurdistan’da başlattığı saldırılarla halk, topraklarından zorla göç ettiriliyor. KDP’nin askeri noktaları Türkiye’nin elinde. KDP bir siyasi parti olmaktan çok, bir aile hanedanlığı gibi Kürtlerin mücadelesine karşı konumlanmış durumda. Federe Kürdistan Bölgesi’nin özerkliğini tehlikeye atarak, adeta bir sömürge hükümeti gibi AKP-MHP ile iş birliğine devam ediyor. Kurdistanlı kadınlar olarak KDP’ye sesleniyoruz: Günübirlik hanedan çıkarlarını Kürt halkının çıkarlarına tercih ettiniz. Kürtlerin düşmanlarıyla iş birliği yaptınız. İhanet savaşının öncüsü oldunuz. Bunun için ‘Jin, jiyan, azadî’ şiarıyla ile Şengal’de karanlık çeteleri yenenler, Başûr’lu yoksullar, Kurdistan’ın yurtsever evlatları saltanatınıza rıza göstermeyecek; yönetimdeki ömrünüz zannettiğinizden daha kısa sürecek.”
ÖZEL SAVAŞ POLİTİKALARI
Amed’de Hizbullah tarafından kafelere, iş yerlerine gerçekleştirilen, kadınları ve mücadele felsefesini hedef alan saldırıları hatırlatan Bahçeci, bu saldırıların özel savaş politikalarının bir parçası olduğunu kaydetti. Saldırılarla kadınların kamusal alandan çekilmesinin hedeflendiğini kaydeden Bahçeci, şöyle devam etti: “Bizler korkuyu 90’larda sizi bertaraf ederken bıraktık. Bizler bu kentin her yerinde var olmaya devam edeceğiz. Özel savaş politikalarının ilk ve son aparatlarından Hizbul-kontra ise AKP-MHP ile birlikte tarihe karışacak. Yıllardır süren çatışma politikalarına özel savaş yöntemleri eşlik ediyor. Bugün Kurdistan’da uyuşturucu kullanma yaşı 9’a kadar düşürülmüşse, Kerboran’da, Elîh’te, Cizîr’de, Amed’de bir çift Kürtçe kelama tahammül edilmiyorsa, halay çektikleri için Kürtler tutuklanıyorsa, ağaçlar kesiliyorsa, Kürt halkının diline, kültürüne, doğasına yönelik saldırılarla toplum nefessiz bırakılmak isteniyorsa, üniformalılar kadınlara çok daha rahat şekilde şiddet uygulayabiliyorsa ve savaşa karşı barışı kurma kudretine sahip en önemli isim olan Sayın Abdullah Öcalan üzerinde dünyada eşi benzeri olmayan bir mutlak tecrit yıllarca sürüyorsa Kurdistan’da özel savaş politikaları sürüyor demektir. Bizler yarım asırdır özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesini kesintisiz sürdürenler bu politikaların birbiri ile olan bağlarını çok iyi biliyoruz. AKP-MHP’nin mutlak tecrit ile savaşı büyütmek istediğini; tecridi toplumun tüm hücrelerine yaymak istediğini, toplumu açlığa, sefalete mahkûm ettiğini iyi görüyoruz. Ancak bunu başaramayacak. Toplumun buna rızası yok. Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması bizim temel mücadele gerekçemizdir.”
‘KAZANIMLARIMIZI KORUMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Özel savaşa karşı gerçekleştirdikleri atölyelere de değinen Bahçeci, şimdiye kadar 7 ilde gerçekleştirdikleri 29 atölyede yaklaşık bin 200 kadınla bir araya geldiklerini aktardı. Yüzü aşkın atölyelerle kadın kırımına karşı etkin bir mücadele pratiğini hayata geçirmeyi hedeflediklerini sözlerine ekleyen Bahçeci, “Özel savaş politikalarını konuşmak, tartışarak bilince çıkarmak ve farkındalık yaratmak için mahalle mahalle, sokak sokak, cadde cadde, ev ev kadınlarla bir araya gelmeye devam edeceğiz. Karanlığı aydınlığa çıkaracak güneşimiz, jin, jiyan azadî felsefemiz ve irademiz var. Bizler ‘Jin jiyan azadî’ felsefesiyle yol yürüyüşümüzü ısrarla devam ettirmekte kararlıyız. İdamla yargılanan Peşxan Ezîzî’nin ‘Biz ölümden değil onursuz bir yaşamdan korkarız’ dediği noktadayız. Kadın kazanımlarını korumaya ve büyütmeye, toplumu ise savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.