HABER MERKEZİ - KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus, "Türk devletinin kontrolü altındaki bölgelere radikal İslamcı ve cihadist güçler yerleştirildi. Cihatçı güçler Kürt halkının varlığı üzerinde tehdid oluşturuyor. Kürtler bu işgale karşı harekete geçmeli. Yurtsever olan her bir Kürt bu işgale karşı sorumluluk ve tutum almak zorundadır" dedi.
Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi'ne yönelik saldırıları 2 yılı aşkın süredir devam ediyor. 17 Nisan 2022 tarihinden bugüne kadar Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine yönelik başlatılan saldırılar sürerken, Temmuz ayı başından bu yana saldırılar Dihok'un Amediye ilçesi kırsalında arttı. Türkiye'nin saldırılarında KDP istihbarat ve lojistik destek sağlıyor. Federe Kurdistan Bölgesi'nde 40 kilometreye yakın alanı işgal eden Türkiye, birçok yerde arama noktaları ve askeri üsler kurdu. Saldırıların başlamasından bu yana bölgede yüzlerce köy boşaltılırken, yerel kaynaklar ise 600'e yakın köyün boşaltılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.
Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Ahmet Karamus'un da aralarında bulunduğu KNK heyeti Federe Kurdistan Bölgesi'ndeki siyasi parti ve kurumlarla Türkiye’nin saldırılarını görüşmek için temaslarda bulundu. KNK Eşbaşkanı Ahmet Karamus, Türkiye’nin bölgeye yönelik uygulamaları ve saldırılarına ilişkin Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
'GÖRÜŞMELER OLUMLU GEÇTİ'
Bölgede Kürt siyasi partilerle yaptıkları görüşmelerde aynı fikrin ortaya çıktığını belirten Karamus, KDP dışındaki tüm Kürt partileriyle görüştüklerini belirterek, şöyle konuştu: "Kürt ulusal birliğinin inşası için başlattığımız çalışmalarımız devam ediyor. Bu sefer KNK olarak Güney Kurdistan'a gidişimiz önemliydi. KDP dışındaki tüm parti, örgüt ve isimlerle görüştük. KDP ile görüşmeme nedeni ise bugüne kadar yaptığımız bütün görüşme taleplerine dönüş sağlamamaları ve görüşme taleplerimizi reddetmeleriydi. Her seferinde farklı kişiler üzerinden bizimle görüşmek istemediklerini belirttiler.
Görüşmelerde Türkiye’nin saldırıları da konuşuldu. Görüşmelerimiz olumlu geçti. Bu tarz görüşmeler hemen sonuç vermese de Güney Kürdistan'daki parti, örgüt ve kurumların hem ulusal hem de uluslararası düzeydeki pozisyonları gelecekte net bir şekilde ifade edilecektir. Bu nedenle görüşmelerimiz iyi ve olumlu geçti."
'HALK BAHÇESİNE GİDEMİYOR'
Türkiye’nin kontrolü altında olan bölgelerde yaşayan yurttaşların bağ ve bahçelerine gidemediklerini söyleyen Karamus, bölgede yaşayan vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamak için şehre gidemediklerini belirterek, şöyle konuştu: "Şuan da Güney Kurdistan üzerinde büyük bir tehlike var. Güney Kurdistan'ın statüsünün kaldırılması ve kazanımlarının yok olması tehlikesi var. Türkiye, Kurdistan'ın Güney'inde Zaxo'dan, Behdînan'a, Bradosta kadar işgal ederek hakimiyeti altına almak istiyor. İnsanların tarlalarına ve bahçelerine girmesine izin verilmiyor. Türk devletinin kontrolü altında olan bölgelerde huzur yok. Yurttaşlar serbestçe köylerine giremiyor, bahçesine gidemiyor. Gidenler de tek tek aramadan geçiriliyor. Neredeyse bir ülkeden başka bir ülkeye geçiyorlarmış gibi bir muamele görüyorlar. Halkın talebi ise tüm Kürt halkının bu işgale karşı tavır almasıdır. Herkesin bu işgale karşı sesini yükseltmesidir."
KOLONYALİST DEVLETLERLE YENİ BİR İTTİFAK GİRİŞİMİ
Türkiye'nin üç kolonyalist devletle ittifak yapmaya çalıştığını ifade eden Karamus, şöyle devam etti: "Bölgede büyük bir tehlike var. Böylesi bir durumda Türk devleti tüm Ortadoğu'da büyük bir istikrarsızlık yaratmaya çalışıyor. İsrail ile Hamas arasındaki savaş Ortadoğu'ya yayılmış durumda. Ukrayna ve Rusya'daki savaş bölgede uluslararası istikrar meselesidir. NATO üyesi olan Türk devleti de bu kaostan yararlanarak Kürt varlığını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Türk devletinin Güney Kurdistan'ın statüsünü yok etmek ve kazanımlarını ortadan kaldırmak için müzakereleri uzun süredir devam ediyor. Aynı zamanda diplomatik müzakerelerini de sürdürüyor ve Irak, Suriye İran ve Federal Hükümet ile ittifak kurma çabası içerisinde. Federal Hükümet bizzat bu çalışmalara katılıyor ve Türk devletiyle el ele vererek işgal talebini harfiyen yerine getiriyor. Bugün federal hükümet Türk devletini korumak için burada. Bu çok önemli bir konudur. Kurdistan yıllardır sömürge devletlerinin işgali altındadır. Mücadele sonucunda bir ölçüde Kürt statüsü elde edildi. Ancak bugün bir Kürt partisi bunu tehlikeye atıyor."
'RADİKALİST, CİHADİST GRUPLAR KONUŞLANDIRILDI'
Türkiye'nin kontrolü altındaki bölgelere radikal güçlerin konuşlandırıldığı bilgisini paylaşan Karamus, "Yerel halkın verdiği bilgiye göre, Türk devletinin kontrolündeki alanlar İslamcı, cihatçı ve radikal gruplar tarafından işgal ediliyor. DAİŞ çetelerinin ve El Nusra'nın bölgeye konuşlanması Kürt halkının varlığına ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu, Türk devletinin Kürtlere karşı yeni stratejisidir. İşgal altındaki bu bölgelere kimse gidemiyor. KDP güçleri, insanları gözaltı ve tutuklama tehdit ediyor. Bölge halkına Türk ırkçılığını dayatıyorlar. Basının paylaştıklarından çok daha vahim bir durum var. Türk devletinin ve KDP'nin bu baskılarının daha fazla ortaya çıkarılması ve teşhir edilmesi gerekiyor" ifadelerinde bulundu.
'VAROLAN TAVIR YETERLİ DEĞİL'
Karamus, Kürdistanlı partilere harekete geçme çağrısında bulunarak, “Bu işgale destek veren de iktidar partidir. Bu da şüphesiz bölgede bulunan diğer güçleri de etkiliyor. Ama önemlidir Goran Hareketi, Şii Kürdistan ve Tevgera Azadi partileri tavırlarını net bir şekilde gösterdiler. Ancak bu yetmiyor. Türk devleti kamuoyunu yanıltarak 'terörist güçlerle mücadele ettiğini' söylüyor ama bu büyük bir yalan ve manipülasyondur. Behdinan'dan Bradost'a kadar bu hattın tümü işgal edilmek isteniyor. Türk devleti 1974'te Kıbrıs'ı işgal ettiği zaman da sınırlarının güvenliğini aldığını söylemişti. Ancak öyle olmadı. Şimdi aynı şeyi Federe Kurdistan üzerinden yapıyor. Bu istilacı bir zihniyettir" değerlendirmesini yaptı.
Karamus, bu süreçte herkesi yurtseverlik görevini yerine getirmeye çağırarak şunları söyledi: "KNK olarak dünyanın her yerinde Kurdistan'ın kazanımlarını korumak için ciddi bir çalışma içerisindeyiz. 21. yüzyılda, amaçları Kürt halkının varlığını ortadan kaldırmak. Cihatçı güçler Kürt halkının varlığı üzerinde en büyük tehtidi oluşturuyor. Bu yüzden Kürt halkı bu işgale karşı harekete geçmeli. Yurtsever olan her bir Kürt bu işgale karşı sorumluluk almak ve tutum almak zorundadır."