Anagold işletmesinde yürütmenin durdurulması kararı

img
ERZÎNGAN - Erzincan İdare Mahkemesi, 9 işçinin yaşamını yitirmesine neden olan siyanürlü altın madeni işletmesi olan  Anagold işletmesinde taşıma faaliyetinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
 
Erzincan İdare Mahkemesi, Erzîngan’ın Licik (İliç) ilçesinde, 13 Şubat’ta 9 işçinin yaşamını yitirmesine neden olan siyanürlü altın madeni işletmesi olan Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.( Anagold) işletmesinde taşıma faaliyetinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
 
TMMOB’un, çalışmaların derhal durdurulması talebiyle yapmış olduğu başvuru Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünce reddedilmişti. Yapılan başvuruda “Yığın liç alanında kayan malzemenin, alanın tabanında ve yan yüzeylerinde uygun kil grubu mineralleri ve HDPE (yüksek yoğunluklu polietilen) jeomembran kullanılarak geçirimsizliği sağlanan bir alana taşınması gerektiğinden bahisle üretimi tamamlanan ocak sahasına depolanmasına yönelik faaliyetin derhal durdurulması, bu işleme ilişkin izin/onay vb. kararların iptal edilmesi” talep edilmişti.
 
‘ŞİRKET MENFATİ ÖNDE TUTULDU’ 
 
Verilen dava dilekçesinde, “Siyanürlü çözelti ve ağır metallerle kayan yüklü liç malzemesinin geçirimsizliği bulunmayan bir alana taşınmasının, yıllardır sürdürülen madencilik faaliyeti ve yaşanan kazalar ile yoğun tahribata uğrayan doğal çevreyi ve canlı yaşamını, ekolojik dengeyi telafisi imkansız yıkımlara, geri dönüşü olmayacak hasarlara uğrattığı” ifade edilmişti. Yine dava dilekçesinde “Yığın liç alanında kayan malzemenin, siyanür içeren çözücü kimyasalların verildiği yığın liç sahasında bulunan kimyasal içerikli malzeme olduğu, bu bakımdan kayan malzemenin depolandığı alanın tabanında ve yan yüzeylerinde uygun kil grubu mineralleri ve HDPE (yüksek yoğunluklu polietilen) jeomembran kullanılarak geçirimsizlik oluşturulmuş bir alan olması gerektiği, aksi takdirde kullanılan kimyasal ile ağır metal vb içeriklerin toprak ve sulara sızmasını engellemenin mümkün olmadığı, kayan malzemenin depolandığı alanının jeolojik yapısının kırıklı ve çatlaklı karstik Munzur Kireçtaşı olduğu, bu kireçtaşının boşluklu, kırıklı ve karstik geçirimli yapısı ile yağmur ve kar sularını bünyesinde toplayarak Karasu Nehrine boşalttığı, bilimsel ve teknik ilkelerin göz ardı edildiği, çevrenin ve kamu yararının tesisinden ziyade maden işletmesinin faaliyetine kolaylıkla devam edebilmesi gözetilerek belirleme yapıldığı, şirket menfaatleri kamu menfaatlerinin önünde tutulduğu” dile getirildi. 
 
‘MEVZUAT HÜKÜMLERİNE UYULMADIĞI ANLAŞILDI’
 
Erzincan İdare Mahkemesince dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilen değerlendirme ise şu şekilde: “Davalı idarece her ne kadar kayan toprağın bir maden atığı olmayıp cevher olduğu, bu nedenle de Maden Atıkları Yönetmeliği'ne tabi olmadığı belirtilmiş ise de, 13 Şubat 2024 tarihinde yığın liçinde toprak kayması olayı meydana geldiği, geçici depolama alanlarına taşınacak olan malzemenin de yığın liçinden kayan malzeme olduğu, ilgili Yönetmelikte ise yığın liçi tesislerinin taban teşkilinde en az maden atıkları için öngörülen kalınlık ve geçirimlilik hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiği, İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Maden ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri tarafından hazırlanan ve yukarıda özetlenen raporda kil serilerek oluşturulacak tabakanın geçirimsizliğinin ve sızdırmazlığının sağlanması için membran kullanılması, böylelikle atık ile temel zemin arasında bir ilişki olmasına müsaade edilmemesi gerektiğinin ifade edildiği, ayrıca anılan Yönetmelikte jeomembranın korunması amacıyla üstüne uygun doğal malzeme ya da jeotekstil serileceğinin belirtildiği, fakat uyuşmazlığa konu olayda geçici depolama alanlarına yığın liçinden kayan malzemenin depolanması faaliyeti sırasında mevzuat hükümlerine uyulmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”