Mustafa Karasu: Devlet Bahçeli’nin el sıkması özel savaş siyaseti gereğidir

img

HABER MERKEZİ – Bahçeli’nin DEM Partililerle tokalaşması ardından başlayan “çözüm” tartışmalarına dair açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, “Devlet Bahçeli’nin el sıkması özel savaş siyaseti gereğidir” diyerek uyarılarda bulundu. 

 
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti’lilerle tokalaşmasına ilişkin Fırat Haber Ajansı’na (ANF) verdiği röportajda değerlendirmelerde bulundu. 
 
Kürt sorununun çözülmesi gerektiğini vurgulayan Karasu, “tokalaşma” fotoğrafına dair, “MHP’nin tek bir amacı vardır; Kürtleri bitirmek! MHP ile ilişkili her söylem ve adıma bu çerçevede bakmamak büyük gaflet olur. AKP-MHP faşist ittifakı, DEM Parti ve demokratik siyasal alan için bir tuzak kurmuştur” uyarısında bulundu. Karasu, "Kendine muhalif diyen kanalların tartışması şu yönlü olabilir. AKP-MHP iktidarının gerçekten de Kürtleri mücadeleden alıkoymak, Kürt soykırımı politikasını daha rahat yürütmek için bazı Kürtlerin kafasını karıştırmak ve PKK’ye karşı çıkın, diyerek Kürt halkının özgürlük mücadelesini zayıflatmak amacıyla böyle bir oyun kurduklarını söyleyebilirler. Açık adımlar ve politika değişiklikleri görmedikçe, bunu söylemelidirler. İmralı’da hukuk çiğneniyor, ağır tecrit uygulanıyor, zindanlar ölüm evleri haline gelmiş, binlerce siyasetçi içeride ve her gün tutuklamalar ve Kürt kültürü üzerinde baskılar var. Bu durumlar değişmeden Kürt sorununun çözümü için samimi niyet ortaya konulmuş olamaz. Kürtler, böyle tavır koyabilir. Ancak muhalifler, çözüm sürecinin olumsuzluğu üzerinden tartışma yaparlarsa, bu demokratik bir anlayış olmaz; demokratik olmayan bir tutum olur. Aslında AKP-MHP iktidarının şimdiye kadar ki politikaları onaylanmış olur” dedi. 
 
ÇÖZÜM VE CHP’NİN TAKINMASI GEREKEN TAVIR
 
Bu süreçte CHP’nin takınacağı rolün önemli olduğuna işaret eden Mustafa Karasu, “CHP açıkça ‘Kürt sorununda bir çözüm olursa biz destek veririz’ diyerek inisiyatif koyabilir. Bu, Kürt sorununda inisiyatifi ele almak anlamına gelir. CHP’yi gerçek demokratik çizgiye oturtur. Böylece bir daha CHP’ye ‘bölücülerin yanındasınız, şunun yanındasınız’ diyerek bir suçlama içine giremezler. CHP, muhalif kanallarda bazılarının ortaya koyduğu yaklaşımın tersine, bizzat kendisi Kürt sorununun çözümünde inisiyatif alabilir. Böylece AKP-MHP’nin muhalefeti suçlama ve Kürtleri oyalama politikasını boşa çıkarmış olur. CHP’nin gerçek bir sosyal demokrat parti olması önündeki en büyük engel, MHP-AKP ve bazı çevrelerin CHP’nin Kürt sorununda politika üretmelerini engelleyen suçlayıcı ve töhmet alında bırakan yaklaşımlarıdır. CHP, AKP-MHP’nin, DEM Parti’ye verdiği mesajları fırsat bilerek bu durumu aşabilir ve gerçek bir sosyal demokrat parti haline gelebilir. Eğer muhalif kanallarındaki bazı kişilerin Kürt sorununun çözümü konusunu olumsuz bir tartışma haline getirmelerini aşamazsa CHP, yerel seçimler dönemindeki görüntüsünü kaybeder; böylece AKP-MHP’nin kurduğu oyunun içine girmiş olur. MHP ve AKP’nin Kürt sorunu konusunu araçsallaştırmalarının önemli bir nedeni de, Türkiye’de gerçek bir demokrat ya da sosyal demokrat duruş ve programın ortaya konulmamasıdır. Bilindiği gibi, dünyanın her yerinde bu tür sorunlarda sol güçler ve kendisine sosyal demokratlar diyenler, olumlu yaklaşım gösterirler” ifadelerinde bulundu. 
 
'MHP'NİN TEK AMACI KÜRTLERİ BİTİRMEKTİR'
 
Türkiye’de devletin Kürtlere yönelik özel savaş politikalarına işaret eden Mustafa Karasu, “AKP-MHP ittifakı, Kürtlere karşı yürütülen özel ve kirli savaşın zirveleşmiş halidir. AKP-MHP iktidarının bir özel savaş hükümeti olduğu unutulmamalıdır. AKP-MHP hükümetinden Kürtler adına olumlu bir şey beklenemez. MHP, dünyanın başka ülkelerindeki milliyetçi ve faşist partilerle de karşılaştırılamaz. Diğer ülkelerdeki faşist partilerin başka amaçları ve programları da vardır. MHP’nin tek bir amacı vardır; Kürtleri bitirmek! MHP ile ilişkili her söylem ve adıma bu çerçevede bakmamak büyük gaflet olur. 
 
AKP-MHP faşist ittifakı, DEM Parti ve demokratik siyasal alan için bir tuzak kurmuştur. Çağrılar yapacaklar; DEM Parti’nin kabul edemeyeceği şeyler dayatacaklar, ‘yol temizliği olsun’ dediği şeyleri gerçekleştirmeyecekler. DEM Parti ve demokratik güçler, onların dediğini yapmayınca da ‘DEM Parti’ye el uzattık, alan açtık, imkân sunduk, siyaset yapma fırsatı tanıdık, ancak bunlar karşılık vermediler’ diyerek saldırılarını daha da artıracaklar. Kurdukları oyun böyle gözüküyor” dedi. 
 
‘TOKALAŞMA ÖZEL SAVAŞ GEREĞİDİR’
 
Adım atılıncaya kadar AKP-MHP iktidarına karşı mücadelenin sürdürülmesi gerektiğine vurgu yapan Mustafa Karasu şöyle devam etti: “Böylece AKP-MHP’nin kurduğu bu oyunu açığa çıkarmalıdırlar. Burada bir hususu belirtmek de MHP’nin nasıl bir parti olduğunu ortaya koyar. Devlet Bahçeli, bir gün önce CHP ve Özgür Özel için her türlü hakareti yapmış, Meclis’in açılışında Özgür Özel’e, ‘O söylediklerimiz siyaset gereğidir, alınmayın’ demiştir. İşte Türkiye’de siyaset gerçeği budur. Özel savaşın en temel özelliği de budur; yani halkı kandırmaktır. Açıkta söyledikleri, halkı kandırmak içindir. Ancak esas olarak farklı bir politika izleme gerçeklikleri vardır. Böyle bir şey nasıl söylenir, gerçekten de anlaşılır değildir. Herhalde boş bulunduğu için söyledi. Devlet Bahçeli, kendi şahsında Türk siyasetçisinin ne olduğunu ortaya koydu. Halkı kandıran bir siyaset yürütülmektedir. Sadece bu söylem bile bir siyasetçinin siyasi hayatının bitmesi için yeterdir. Bunu söyleyenin bir daha halkın karşısına çıkmaması gerekir. Bu açıdan, Devlet Bahçeli’nin el sıkması da özel savaş siyaseti gereğidir. Bu yönüyle, Devlet Bahçeli’nin el sıkmasından ve söylemlerinden bir şey çıkarmaya çalışmak Türk devlet gerçeğini, özellikle de Türk devletinin temel politikası olan ve hala sürdürülen Kürt soykırım politikasını anlamamaktır.”