Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı: Kalıcı mekanizmalar oluşturulmalı

img
İSTANBUL - Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, çocukların çeşitli hak ihlallerine maruz kaldıklarına işaret ederek, "Yerel yönetimlerin göçmen çocukların haklarını koruyacak kalıcı mekanizmaları hayata geçirmelidir” diye kaydetti.
 
Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla mülteci çocukların maruz kaldığı hak ihlallerine dikkat çekmek için “Göçmen ve mülteci çocuklara yönelik hak ihlalleri durdurulsun” şiarıyla İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Şişhane Meydanı’nda açıklama gerçekleştirdi. “Çocuk hakları hemen şimdi” pankartının açıldığı açıklamada, İngilizce “Sokaklarda işyerlerinde çocuk cinayetleri her yerde” yazılı dövizler taşındı. Açıklamaya çok sayıda hak savunucusu katılım sağladı. Basın metninin Kürtçesini Abdullah Kılıç, Türkçesini Şamil Özçelik okudu.
 
Çocukların derin yoksulluk, kriz, anadilde eğitim engeli, çocuk işçiliği, ırkçılığa, şiddete, istismara gibi durumlarla karşı karşıya kalındığını belirten Özçelik, bunlara karşın uluslararası hukuk ve iç hukukta maddelerin olduğunu ve bu kapsamda bu maddelerin uygulanması gerektiğini söyledi. Özçelik, “Çocuk Hakları Sözleşmesi, 197 ülkenin onayı ile insan haklarına ilişkin sözleşmeler içinde “en fazla imza atılmış” insan hakları belgesi olma özelliğini taşımaktadır. Bu sözleşme ile 18 yaşın altındaki bireyler; din, dil veya kabiliyet farkı gözetilmeksizin, düşünce ve söylemlerinin ne olduğuna ve nasıl bir aileden geldiklerine bakılmaksızın bu haklara sahiptirler. Bu sözleşme ile çocuk haklarının korunması ve geliştirilmesi için kişi ve devletler için yükümlülükler getirilmiştir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne taraf devletler sözleşme hükümlerini ayrım gözetmeksizin her çocuğa uygulamakla yükümlüdür” dedi.
 
GÖÇMEN ÇOCUKLARDA EĞİTİM
 
Göçmen çocukların eğitime dahil olmadığını da sözlerine ekleyen Özçelik, “Başka ilde kayıtlı olma, kimlik çıkartma sorunları, güvenlik endişeleri, ekonomik sorunlar nedeniyle çocukların işçi olarak çalıştırılması ve maalesef ‘çocuk evlilikleri’ önemli bir yer tutmaktadır. Ülkelerinde yaşanan savaştan sonra büyük bir travma ile Türkiye’ye gelen göçmen çocuklar, burada da kendilerine yönelik ayrımcılık politikalarıyla, fiziki ve psikolojik şiddetle karşılaşmakta, travma yaşamaya devam etmektedirler. Okullarda da bu olumsuz durum yaşanmakta, öğretmenler, veliler, okul idaresi ve arkadaşları tarafından hem göçmen çocuklar hem de ailelerine yönelen bu ayrımcılığa maruz kalmamak için, göçmenler okulla bağlarını kesmeyi tercih edebilmektedirler” diye belirtti. 
 
CEZASIZLIKLA SONUÇLANAN DAVALAR
 
Göçmen çocuklara yönelik ırkçılık, çocuk işçiliğinden dolayı hayatlarını kaybeden çocukların olduğunu ve nedeninin “cezasızlık” politikası olduğunu belirten Özçelik, şu örnekleri verdi:
 
* "28 Nisan 2020, Ali Hemdan, 18 yaşında, Adana’da dur ihtarına uymadığı için polis tarafından öldürüldü.
 
* 15 Temmuz 2020, Hamza Acan, 17 yaşında, Bursa’da pazardaki kavga sırasında öldürüldü.
 
* 4 Nisan 2023, Gina Mercimek, 9 yaşında, Kilis’te tecavüze uğradıktan sonra öldürüldü, kuyuya atıldı.
 
* 13 Haziran 2024, Ahmet Avan, 11 yaşında, Adana'da çalıştığı tekstil atölyesinde, asansörle duvar arasına sıkışıp hayatını kaybetti.
 
* 21 Eylül 2024, Abdullatif Davvara, 15 yaşında, maskeli saldırganlar tarafından İstanbul’da parkta öldürüldü.”
 
'HAK İHLALLERİ ORTADAN KALDIRILMALI'
 
Özçelik, göçmen çocuklara ilişkin yaşanan hak ihlallerinin ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek, “Yerel yönetimler göçmen çocukların haklarını koruyacak, sağlıklı gelişimlerine imkan sağlayacak kalıcı mekanizmalar oluşturarak, hayata geçirmelidir” dedi.