‘Sorunların çözümü Abdullah Öcalan'ın özgürlüğüne bağlı’

img

WAN - Wan TUHAY-DER yöneticileri, sürecin sağlıklı yürütülmesi için atılacak ilk somut adımın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük "umut hakkı"ın uygulanması olduğunu belirtti. 

Kürt sorununun demokratik çözümü için adımlar atılması gerektiğini vurgulayan siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AK BK) vermiş olduğu "umut hakkı" kararının uygulanması ve siyasi tutsaklar için yeni düzenlemelere işaret ediyor. Tutsak aileleri de hem "umut hakkı"nın uygulanması hem de siyasi tutsakların tahliyesi için birçok eylem gerçekleştirdi.
 
Wan Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği’nin (Wan TUHAY-DER) son verilerine göre, merkez ve ilçelerde 192, Îdir’de 41, Colamêrg merkez ve ilçelerinde 181, Mûş’ta 60, toplam 4 kentte 424 siyasi tutsak ve ailesi olduğu kaydedildi. Sürecin başlamasının ardından bu ailelerin de kendilerine ulaştığını belirten dernek yöneticileri, ailelerin genel talebi “umut hakkı”nın uygulanması olduğunu vurguladı. 
 
‘SAYIN ÖCALAN’A GÜVENİMİZ TAM’
 
Wan TUHAY-DER Eşbaşkanı ve  tutsak yakını Rengin Karaduman, “Tutsak aileleri olarak süreçten umutluyuz. Çünkü Sayın Abdullah Öcalan’a olan güvenimiz tam. Ancak devlet nezdinde hala somut hiçbir adımın görmedik" diye belirtti. 
 
 
YILDIRMA POLİTİKALARI
 
“Hasta tutsaklar ‘cezaevinde kalamaz’ raporlarına rağmen hala cezaevlerinde tutuluyor” diyen Rengin Karaduman, “Sürece dair önceliklerimizden biri de yine hasta tutsakların tahliyesidir. Tutsaklar ailelerinden çok uzaktaki kentlere gönderilerek burada tutuluyor. Bazı aileler çocuklarının, eşlerinin ziyaretlerine yılda bir kez bile gidemeyebiliyor. O kadar yolu gidiyorsunuz, çıplak aramaya varan bir sürü işlemden geçirilerek 40-45 dakikalık görüş yapıyorsunuz. Bazen yaşlı bir amcanın gözünün okumaması, bazen de bir annenin yöresel kıyafeti bahane edilerek görüş yaptırılmıyor. Özellikle Türkiye metropollerine gittiğimizde çok farklı muamelelerle karşı karşıya kalabiliyoruz. Bazen bu kentlerde Kürtçe bile konuşamıyoruz. Çünkü bize dönük ırkçı bir linç etme durumu söz konusu olabiliyor. İsimlerimiz Kürtçe olduğu için bazen isimlerimizle seslenemediğimiz oldu. Tutsak aileleri olarak bize de böyle ceza veriyorlar” ifadelerini kullandı. 
 
TUTSAK AİLELERİ SOMUT ADIM İSTİYOR
 
2021’de yürürlüğe girerek aldığı hukuksuz kararlarla siyasi tutsaklara disiplin cezaları verip tahliyelerini keyfi engelleyen İdare ve Gözlem Kurulları hatırlatan Rengin Karaduman, “Geçtiğimiz günlerde bir kadın tutsağın tahliyesi yine İGK kararıyla engellendi. Diğer yandan hala pek çok arkadaşımız sanal medya paylaşımları gerekçesiyle tutuklanıyor, ceza alıyor” diye ifade etti. 
 
‘HUKUK SORUNU VAR’
 
Ülkedeki hukuk sisteminde çifte standart olduğunu dile getiren dernek yöneticisi Nedim Şipal,  “Kürt sorunuyla alakalı bir hukuk sorunu var. Bu hukuk sorunu toplumun bütün kesimlerine olduğu gibi cezaevlerine sirayet ediyor” dedi. Cezaevlerinde tutsakların başta sağlık olmak üzere eğitim, iletişim ve kültürel haklarının sistematik olarak engellendiğine vurgu yapan Şipal, cezaevlerinde devam eden soruların toplumda da infial yarattığını belirtti. “Cezaevleri idaresi kimliği inkar boyutunda kararlar alıyor” diyen Şipal, özellikle pişmanlık dayatmasının hala sürüldüğünün altını çizdi. Şipal, tutsak ailelerinin derneğe ulaşarak sorunların hala sürdüğünü ve sürece dair somut adımları sorduklarını yineledi. 
 
 
‘UMUT HAKKI’ BİREYSEL BİR ÖZGÜRLÜK DEĞİL’
 
Söz konusu sorunların çözümünün Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğüyle bağlantılı olduğuna işaret eden Şipal, "umut hakkı" vurgusunda bulundu. Şipal şunları söyledi: “Tutsak ailelerinin beklentileri öncelikle yaşatılan hak ihlallerinin düzeltilerek hukuki boyutta düzenlemeler yapılarak tahliye edilmeleri. Sayın Abdullah Öcalan başta olmak üzere, tüm siyasi tutsakların bir an önce tahliye edilmesi. Pozitif yaklaşım gerektiren süreçle alakalı hukuki düzenlemeler yapılması gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz. Cumhuriyetin ilk yıllarında 1921 Anayasası’ndan sonra oluşturulan hukuk sistemi ilkinin aksine tekçiydi. 1924 Anayasası kendi hariç ötekilere ayrı bir hukuk sistemiyle yol aldı. Bu hukuk sistemi de bizi bir arada tutamıyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın başlattığı süreçle alakalı bir hukuk sistemi olmasını talep ediyor. Dernek olarak buradan Meclis’te kurulan Komisyon’a açık çağrımızdır. Bir an önce Sayın Abdullah Öcalan ile görüşülmesi gerekiyor. Yine Sayın Abdullah Öcalan’ın da işaret ettiği gibi ‘umut hakkı’ bireysel bir özgürlük değil. Bunun uygulanması gerekiyor. Bir an önce Sayın Abdullah Öcalan başta olmak üzere tüm tutsaklara bu hakkın uygulanması gerektiğini belirtiyoruz.” 
 
 
MA / Ceylan Şahinli