İSTANBUL - Tecritle birlikte tüm ülkeye yayılan olumsuzluklardan ilk olarak kadınların etkilendiğini belirten sosyalist kadınlar, hak ve özgürlüklerin önünün tecridin kaldırılmasıyla açılacağını söyledi.
Uluslararası komployla 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye teslim edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 22 yıldır İmralı Adası’nda özel olarak inşa edilen Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuluyor. İmralı’dan sirayet tecrit politikası, bugün Kürt sorunu özelinde yürütülen savaş politikalarının sonucu olarak tüm ülkeye yayılmış durumda. Halkları farklı biçimlerde etkileyen tecrit, ülkeyi de sosyal, iktisadi ve siyasi anlamda derin bir krize sürüklemiş durumda.
Tecridin tüm topluma sirayet ettiği sesleri yükselirken, kadınlara yönelik artan şiddet ve katliam da bu politikadan bağımsız görülmüyor. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Devrimci Parti (DP) ve Partizan temsilcisi sosyalist kadınlarla, tecridin kadın ve topluma yansımalarını konuştuk.
ÖZGÜRLÜKLER TECRİT EDİLİYOR
ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Öcalan üzerindeki tecridin yalnızca bir hak ihlali olmadığını, “bir halkın tecrit edilmesi” anlamına geldiğini belirtti. Türkiye’nin Kürt sorunun önündeki en büyük engeli (tecrit) aşmadığı takdirde demokrasi ve özgülükler adına bir ilerleme şansının olmayacağına dikkat çeken Gümüştaş, özgürlüklerin önünün açılabilmesi için İmralı tecridinin kaldırılması ve müzakere sürecinin başlatılması gerektiğini ifade etti.
MÜCADELE EDENLERE BİR MESAJ
Öcalan üzerindeki tecridin aynı zamanda topluma dayatıldığını dile getiren Gümüştaş, “Türkiye toplumu, yıllardır tecrit politikasıyla yaşıyor. İmralı sistemi bir halkın sesinin kısılmasının en faşizan biçimiyle formüle edilmiş halidir. Tecrit toplumsal yaşamın tüm kesimlerine sirayet eden bir devlet politikasıdır. Böyle bir tecrit Türkiye’de özgürlük için mücadele eden tüm güçlere de bir mesajdır” diye belirtti.
KADINLARIN ESİN KAYNAĞI
Öcalan’ın mücadelesinin Ortadoğu halkları için bir kurtuluş reçetesi olduğunu söyleyen Gümüştaş, “Öcalan’ın önünü açmak Ortadoğu başta olmak üzere tüm özgürlüklerin önünü açmaktır. Bunun için özel bir mücadele gerekmektedir” dedi. Gümüştaş, eşbaşkanlık gibi önemli bir kazanım sağlayan Öcalan’ın mücadelesinin aynı zamanda kadın devrimi olarak görülen “Rojava devrimi”nin yaşamasına sebep olduğunu belirterek, “Kürt kadınlar, kazandığı mevzilerle Türkiye’nin kadın özgürlük mücadelesinin gerçek ve özne dinamiği oldu. Bu mücadele Türkiye kadınların esin kaynağıdır” ifadelerini kullandı.
YOK ETME POLİTİKASI
Partizan Temsilcisi Sinem Özkan da, tecridin özel saldırı konseptinin bir parçası olduğunu dile getirerek, “Devlet Kürt halkına yönelik yoğun baskı ve sindirme politikalarıyla saldırılarını sürdürmektedir. Öcalan’a uygulanan tecrit, Kürt Özgürlük Hareketi’nin mücadelesine, Kürt ulusunun haklı ve meşru taleplerine vurulmak istenen bir prangadır. İmralı’daki tecritle, Kürt halkının iradesi ve mücadelesi baskılanmaya, yok edilmeye çalışılmaktadır” dedi.
KADIN KAZANIMLARINA SALDIRI
Öcalan üzerindeki tecridin en çok kadınları etkilediğini ifade eden Özkan, şöyle dedi: “Kadın özgürlük mücadelesinin kazanımları hedef alınarak gasp edilmektedir. Bölgedeki belediyelere yönelik kayyum saldırılarında ilk kadın kurumları kapatılmakta, TJA üyesi ve aktivistleri gözaltı ve tutuklamalarla baskılanmaktadır.”
TUTUKLULARIN TALEPLERİ KARŞILANMALI
Tecride karşı tutukluların başlattığı açlık grevi eylemlerine de değinen Özkan, taleplerin meşru olduğunu ve acilen karşılanması gerektiğini söyledi. Taleplerin karşılanmasının dışarıdaki mücadelenin büyütülmesine bağlı olduğunu dile getiren Özkan, tutuklulara yönelen saldırı ve tecrit politikalarına karşı dışarıda toplumsal muhalefetin yaratılmasının önemli olduğunu yineledi.
BARIŞIN YOLU
Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren ise, Öcalan üzerindeki tecridi “Kürtlere düşmanlık” olarak nitelendirerek, bununla Kürtlere diz çöktürülmek istendiğini vurguladı. Öneren, barışın muhatabı olan Öcalan’ın sesini kısılarak, halklar arasında bir barışın imkansız hale getirilmeye, barışın yollarının kapanmaya çalışıldığını aktardı. Tecridin ağırlaştırılmasının ülkedeki kaosun derinleşmesine neden olduğunu söyleyen Öneren, “Bundan ise en çok kadınlar etkileniyor. Ülkedeki yaşanan tüm olumsuzluklarda ilk olarak kadınlar hedef alınıyor. Tecritle birlikte kadınlara yönelik şiddet ve katliamlar artıyor. İmralı’da başlayan tecrit tüm topluma yayılmış durumda. Bu anlamda tutukluların talepleri kadınların talepleridir” dedi.
TOPLUM NEFES ALACAK
Tecridin kaldırılması demek barış ve özgürlüklerin önünün açılması demek olduğunu belirten Öneren, yine kadınlara yönelik baskı ve katliamların azalacağını ve toplumun nefes almasını sağlayacağını söyledi.
MA / Semra Turan