ANKARA - SES’in yaptığı “Sağlık ve Sosyal Hizmet Alanında Kadına Yönelik Şiddet Araştırması” anketine katılan kadınların yüzde 81’inin psikolojik, yüzde 37’sinin ekonomik, yüzde 43’ünün fiziksel ve yüzde 26’sının cinsel şiddete maruz kaldığı ortaya çıktı.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), “Sağlık ve Sosyal Hizmet Alanında Kadına Yönelik Şiddet Araştırması” sonuçlarını Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. “Kadına yönelik şiddet münferit değil, politik” yazılı pankartın yer aldığı toplantıda araştırma sonuçlarını SES Genel Kadın Sekreteri Gönül Adıbelli paylaştı.
Sağlıkta Dönüşüm Programı ile beraber sağlıkta şiddetin arttığına dikkati çeken Adıbelli, sağlık ve sosyal hizmet emekçisi kadınlara yönelik iş yerlerinde yaşanan şiddeti görünür kılmak için anket çalışması yaptıklarını söyledi. Adıbelli, “Yaptığımız şiddet araştırmasında, şiddetin iktidarın kadın düşmanı politikalarının bir yansıması olduğu sonucu ortaya çıkıyor” dedi.
52 İLDE 663 KİŞİ KATILDI
Anketin, Türkiye genelinde 52 ilden sağlık ve sosyal hizmet alanında çalışan sağlık emekçileriyle 10-22 Kasım 2020 tarihleri arasında web tabanlı yapıldığını belirten Adıbelli, “Anketimiz işyerinde, psikolojik şiddet, mobbing, ekonomik şiddet, dijital şiddet, fiziksel şiddet, cinsel şiddet alt başlıklardan oluşmaktadır. Araştırmaya katılan 617’si kadın, 663 kişinin yanıtları esas alınarak değerlendirme raporu hazırlanmıştır. Erkeklerin araştırmaya katılımı değerlendirme ve kıyas yapabilecek düzeyde değildir. Ancak katılım gösteren erkeklerin de görüş ve değerlendirmeleri rapora yansıtılmıştır. Araştırmaya unvanına göre en çok hemşireler katılım göstermiştir” bilgisini paylaştı.
ŞİDDET ORANLARI
Araştırmaya katılan kadınların yüzde 81’inin psikolojik, yüzde 37’sinin ekonomik, yüzde 43’ünün fiziksel ve yüzde 26’sının cinsel şiddete maruz kaldığını belirttiğini aktaran Adıbelli, “Şiddetin dışında işkolumuzda çalışan kadın emekçilerin yüzde 80’i mobbinge ve yüzde 35’i ise dijital şiddete maruz bırakıldığını ifade etmiştir. Katılımcıların eğitim durumu incelendiğinde erkeklerin yüzde 65’inin, kadınların ise yüzde 70’inin lisans mezunu olduğu görülmektedir. Yaş durumuna göre baktığımızda yaş aralığının erkeklerde yüzde 37’si 31-40 yaş aralığında, kadınların ise yüzde 39’u 41-50 yaş aralığında olduğu görülmektedir” dedi.
PSİKOLOJİK ŞİDDET
Araştırmaya katılan 502 kadının işyerinde psikolojik şiddete maruz kaldığını ifade eden Adıbelli, “Psikolojik şiddet türleri içerisinde yüzde 56 ile hakaret ve sözlü taciz en çok maruz kalınan şiddet türü olarak ifade edilmiştir. Kadın katılımcıların yüzde 68’i yöneticilerin psikolojik şiddetine maruz kaldığını ifade etmiştir. Psikolojik şiddete maruz kaldığını ifade edenlerin eğitim durumuna göre en fazla yüzde 71’i lisans mezunu olanlar, yaş dağılımına göre yüzde 39’u 41-50 yaş arası, medeni durumuna göre yüzde 59’u evli kadınlar, unvanına göre ise en fazla yüzde 48 ile hemşireler olduğunu görmekteyiz” şeklinde konuştu.
MOBBİNG
Adıbelli devamında şu bilgileri paylaştı: “Araştırmaya katılan kadınların yüzde 89’u mobbingin ne olduğunu, yüzde 74’ü mobing durumunda ne yapılacağını bildiğini, yüzde 80’i meslek hayatında mobbinge maruz kaldığını, yine yüzde 80’i de yöneticileri tarafından mobbinge uğradığını ifade etmiştir. Mobbinge maruz kalanların eğitim durumuna göre baktığımızda en fazla yüzde 71 ile lisans mezunu olanlar, yaş grubuna göre yüzde 39 ile 41-50 yaş aralığında olanlar, yüzde 57 ile en çok evli kadınlar, unvanına göre ise yüzde 47 ile hemşireler olduğunu görüyoruz.
EKONOMİK ŞİDDET
Kadın katılımcıların yüzde 37’si ekonomik şiddete maruz kaldığını ifade etmiş, aynı zamanda yüzde 30’u ise ekonomik şiddet olarak ‘Maaşımı ihtiyaçlarım doğrultusunda harcamama müdahale edildi’ ifadesini kullanmıştır. Ekonomik şiddet uygulayıcıları içerisinde yüzde 40 ile yöneticiler ve yüzde 26 ile de eş seçeneğini işaretlemiştir. Eğitim durumlarına göre yüzde 71’i lisans mezunu olanlar, yaş durumuna göre yüzde 41’i 41-50 yaş arası, medeni durumuna göre yüzde 57’si evli kadınlar ve unvanlarına göre ise yüzde 51 ile hemşireler maruz kalmışlardır.
DİJİTAL ŞİDDET
Kadın katılımcıların yüzde 35’i dijital şiddete maruz kaldığını ifade etmiştir. Dijital şiddete maruz kaldığını ifade eden kadınların yüzde 69’u ‘rahatsız edici takip ve sohbet’ seçeneğini işaretlemişlerdir. Diğer şiddet türlerinden farklı olarak kadınlar, şiddet uygulayıcıları olarak dijital şiddeti daha çok tanımadıkları kişiler tarafından maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Dijital şiddete maruz kalanların eğitim düzeyine göre yüzde 67 ile lisans mezunları, yaş gruplarına göre yüzde 31 ile 31-40 yaş arası, medeni durumuna göre yüzde 48 ile bekarlar, unvanına göre ise yüzde 40 ile hemşirelerin maruz kaldıklarını görüyoruz.
FİZİKSEL ŞİDDET
Kadın katılımcıların yüzde 43’ü fiziksel şiddete maruz kaldığını, bu kadınların yüzde 13’ü hala şiddet riskinin devam ettiğini ifade etmiştir. Fiziksel şiddet uygulayıcıları olarak yüzde 29’u eşim/birlikte yaşadığım kişi /baba-anne ve kardeş olarak ifade etmiş. Eğitim durumuna göre yüzde 68’i lisans mezunu, yaş durumuna göre yüzde 40’ı 41-50 yaş arası, medeni durumuna göre yüzde 52’si evli, unvanına göre ise yüzde 46 ile hemşireler olduğu görülüyor.
CİNSEL ŞİDDET
Kadın katılımcıların yüzde 26’sı cinsel şiddete maruz kaldığını, bu katılımcıların yüzde 7’si şiddet riskinin halen devam ettiğini ifade etmiştir. Cinsel şiddet uygulayıcıları olarak kadınlar tarafından en çok ifade edilen seçenek ‘Erkek arkadaşım/Sevgilim/Eşim’ seçeneğidir. Cinsel şiddete maruz kalan kadınların yüzde 61 oranında ‘Hiçbir şey Yapamadım’ seçeneği işaretlediği araştırmamızda bu durumdaki kadınların çoğunlukla sessiz kalmak zorunda kaldığını göstermektedir. Bu da şunu gösteriyor ki, kadınlar olarak halen cinsel şiddeti ifade etmede ve dillendirmede zorlandığımız ortaya çıkıyor.
Birçok kadının cinsel şiddete maruz kalmasına rağmen resmi yollara başvurmadığı görülmektedir. Cinsel şiddete maruz kalan kadınların yüzde 78’i ‘Hiç bir psikolojik destek almadığını’, ifade etmiş, yine kadın katılımcıların yüzde 95-97 oranında da haklarını bildiklerini, cinsel şiddete maruz kaldıklarında yüzde 47’si polis ve jandarmaya başvurduklarını belirtmiştir."
ŞİDDETİ ÖNLEMENİN YOLU
Şiddeti önlemek için toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanması gerektiğine vurgu yapan Adıbelli, “Şiddeti önlemenin yolu, kadın kazanımlarının korunmasından, İstanbul sözleşmesinin ve 6284 sayılı yasanın tüm maddeleriyle birlikte hayata geçirilmesinden, caydırıcı yargı kararlarından ve iktidarların şiddeti besleyen gerici, militarist, kadın düşmanı ayrımcı politikalarından vazgeçmesinden geçer” ifadelerini kullandı.