Özgür Kadın Hareketi’nin (Tevgera Jinên Azad -TJA) tecride, siyasi soykırıma, tacize, tecavüze, anadil ve inançlara yönelik saldırılara karşı 15 Eylül 2020 tarihinde “Em xwe diparêzin (Kendimizi savunuyoruz)” sloganıyla başlattığı kampanya beşinci ayını da geride bıraktı. TJA aktivisti Zelal Bilgin, kampanyanın geldiği aşamaya ve 8 Mart hazırlıklarına ilişkin bilgi verdi. 

 

'ŞİDDETİ TIRMANDIRIYORLAR'

 

Bilgin, kampanyayı kadınların her türlü şiddete karşı kendilerini savunmaya ihtiyaç duyduğu bir dönemde başlattıklarını söyledi. Şiddetin devlet yetkililerinin söylemleri üzerinden tırmandırıldığına işaret eden Bilgin, "Baktığımızda AKP'li Özlem Zengin’in, çıplak aramalara ve tutuklu olan annelere ilişkin söyledikleri korkunç. İçişleri Bakanın söylemleri de aynı şekilde. Toplum içerisindeki şiddete son verebilecek olan biri şiddeti daha çok tırmandırıyor. Çıplak aramanın yapılması meşruymuş gibi aktarılıyor. Bu noktada Özlem Zengin’in söylemleri dikkat çekici, ‘ahlaklı ve iffetli kadın susmaz tepkisini hemen ortaya koyar’, ‘talimatla hamile kalan kadınlar’ diyor. Bu dile baktığımızda cinayetlerin neden son bulmadığını neden bu kadar tırmandığını daha net şekilde görüyoruz. Kullandıkları dil cins kırımını derinleştiren bir noktada. Bu cümleleri kuranlar, dökülen her kadının kanından sorumludur" dedi. 

 

'ŞİDDETİN SORUMLUSU İKTİDAR'

 

Yasaların kadın katliamlarına engel olamadığının altını çizen Bilgin, "Devletin ortaya koyduğu politikalar bu cinayetin önüne geçemiyorsa bu bir cins kırımıdır. Destekli bir cins kırımı, kadınların ekonomik, sosyal olmak üzere bütün yaşam alanını daraltıyor. Gençler üniversitede kayyım istemediği için 'terörist' ilan ediliyor. Bir kadın örgütü kadın cinayetine karşı tepki ortaya koyduğunda 'ahlaksız' olarak tanımlanıyor. Bir devlet kendi ülkesinin vatandaşlarına bu kadar gaddar ve pervasız olamaz. Hukuk işlenmediği sürece bu şiddetin tek sorumlusu olmaya devam edecekler" ifadelerini kullandı. 

 

KADINLAR KENDİNİ SAVUNUYOR

 

Kampanyanın bu aşamasında kadınların kendilerini nasıl savunmaları gerektiğine ilişkin bilinçlendirme yürüttüklerini söyleyen Bilgin, "Toplumun kendini savunabilmek için bilinç kazanması gerekiyor. Bu örgütlü kötülüğe karşı yapılması gereken en meşru şey özsavunmadır. Birey diline, kültürüne  saldırılara ve her türlü şiddete karşı kendisini savunmalıdır. Artık çok bilinçli bir kadın kitlesi var. Kendi itirazını ortaya koyabilen yüzlerce kadınla buluşuyoruz. Bu hükümet yetkilerinin bir karşılığı yok artık. Kadınlar artık şiddeti besleyen, destekleyen her şeyden uzak duruyor, şiddeti tanımlıyor ve kabul etmiyor. Kadınlar her alanda AKP-MHP faşist bloğundaki şahlanmış erkeğe karşı kendini savunuyor" diye belirtti. 

 

8 Mart hazırlıkları kapsamında birçok buluşma gerçekleştirdiklerini aktaran Bilgin, köyden kente birçok kadınla bir araya gelerek tartışmalar yürüttüklerini aktardı.

 

8 MART'A COŞKULU KARŞILAMA

 

Kampanya kapsamında başlatılan bilinçlendirme çalışmalarına kadınlardan yoğun talep geldiğini dile getiren Bilgin, "Kürt kadın hareketi olarak hem ulusal kimliğimizden hem de kadın kimliğimizden kaynaklı çok yönlü bir şiddete maruz kalıyoruz ve buna karşılık da çok yönlü mücadele hattı örüyoruz. 8 Mart bizim için daha önemli. Çünkü bizler ekonomik, siyasal bütün haklarımızı bedeller ödeyerek elde ettik. Katledildik, uzun yıllar cezaevlerinde kaldık, çıplak bedenlerimiz teşhir edildi, çıplak aramalara maruz bırakıldık. Bunun yanında bir soykırımla da karşı karşıyayız. 8 Mart’a doğru giderken cezaevlerinde tecride ve hak ihlallerine karşılık başlatılan süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemi var. Hak ihlalleri bir yerden başlar ve toplumun bütün alanına nüfuz eder. Muhalif bütün kesimlere çağrımızdır,  8 Mart'ı çok coşkulu bir şekilde karşılayıp mevut AKP-MHP faşist bloğun baskı rejimlerine karşı mücadelemizi ortaya koyalım" diye kaydetti.

 

Bilgin, son olarak 8 Mart etkinliklerinin startını verdikleri Siirt ve Şırnak'ın İdil ilçesinde yapacakları  açıklamalara bütün kadınları davet etti.