DİYARBAKIR - Kürt kadınlar, 1919’da başlattıkları ve dönemlerin zihniyetlerine meydan okurcasına sürdürdükleri mücadeleyle bugünlere getirdikleri 8 Mart’ı yüzbinlerle kutluyor. Hem kimlik hem de eşitlik mücadelesi veren kadınların, her yılın siyasi atmosferini alanlara taşıyan "Jin jiyan azadî” (Kadın yaşam özgürlük) sloganı ise direnişin öncüsü oldu.
Yeniden doğuşu ve yenilenmeyi simgeleyen Mart ayı “kadınların tarihi” olarak kabul ediliyor ve toplum içerisinde, siyasette, iş yaşamında elde edilen başarılar kutlanıyor. Cinsiyet eşitsizlikleri vurgulanıyor, protestolar düzenleniyor. Ortadoğu ve Türkiye’deki kadın mücadelesinin önemli aktörlerinden biri de hiç kuşkusuz Kürt Kadın Hareketi. Dünyanın önde gelen kadın direnişlerinden birini sergileyen ve önemli kazanımlar elde eden Kürt kadınlar, eşitlik için verdikleri mücadelenin yanı sıra Kürt kimliğinin tanınmasında da büyük bir role sahip.
Toplumunun ataerkil yapısıyla birlikte devletin başta dil olmak üzere sınıfsal koşullarına dayalı engellerle de mücadele etmek zorunda kalan Kürt kadınların, 1919’da Kürt Kadınları Teâli Cemiyeti ile başlayan, 1970’lerde Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği (DDKAD) ve 1987’de Yekitiye Jinen Welatparezên Kurdistan (YJWK) ile sürdürülen, 90’lardaki baskı ve yasaklara rağmen bugünlere gelen mücadelesi, 8 Mart’ın da en önemli dinamik ve renklerinden biri.
İLK 8 MART
Kürt kadınların ilk örgütlü mücadelesi olan Kürt Kadınları Teâli Cemiyeti, 1919’da İstanbul’da kuruldu. Sadece kadın hakları için değil aynı zamanda ulusal bilinci sağlamak amacıyla kurulan Cemiyet’ten 58 yıl sonra Diyarbakır’ da 29 Kasım 1977 tarihinde Devrimci Demokrat Kadınlar Derneği (DDKAD) kuruldu.
Aktif bir şekilde çalışma yürüten kadınlar, mitingler, ev gezmeleriyle toplantılar düzenledi. Anadilde eğitim için de çalışmalar yürüten DDKAD, 8 Mart’ı ilk defa kutlayan Kürt kadın derneği. Dernek yöneticileri, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 8 Mart’ı kutladıkları için Diyarbakır’da yargılanıp tutuklandı.
KADIN KOLLARI
Siyasi partilerdeki kadın birimi ise, 11 Mayıs 1994 tarihinde kurulan Halkın Demokrasi Partisi’nde (HADEP) ve 1990’ların ikinci yarısında oluştu. Partiye kadınların katılımıyla birlikte ilk kez HADEP’in 2000 yılında gerçekleşen kongresinde, kadın ve gençlik kolları özerk örgütler olarak tanımlandı. Ayrıca kongrede, ek 4. madde ile “pozitif ayrımcılık” ilkesi tüzüğe eklendi.
İLK MİTİNG
Uzun yıllardan sonra Kürt kadınlar, örgütlü adıyla ilk kez 1997’de düzenlediği mitingle 8 Mart’ı kutladı. Mitingde, Mor Çatı’dan Pazartesi’ye, Kadın Kütüphanesi’nden Feminist Kadın Çevresi’ne kadar pek çok grubun yanı sıra HADEP’li kadınlar da kendi talepleriyle yer aldı. HADEP’li kadınlar, 1998’de aldığı kararla ise bileşenlerden ayrı olarak bir miting düzenledi. Diğer kadınlarla aynı taleple alana çıkan Kürt kadınlar, bu mitingde polis şiddetine maruz kalırken, bölge kentlerinde kutlama yapmak isteyen kadınlar yoğun bir baskıyla karşı karşıya kaldı.
BASKI VE ABLUKA
Her sene farklı bir şiarla meydanları dolduran kadınlar, uygulanan tüm baskı ve ablukaya rağmen sokağa çıkarak iradesini yansıttı. Sloganlar hiç susmadı, zılgıtlar dinmedi. Kürt kadınlar, her yılın siyasi atmosferini alanlara taşıyarak mevut durumu protesto etti. Her alana girdiklerinde kıyafetlerinden, renklerinden ve dillerinden ötürü baskıya maruz kaldılar. Ancak onlar beyaz tülbentleri, "kırmızı, sarı, yeşil" kıyafetleri ve "Jin jîyan azadî” (Kadın yaşam özgürlük) sloganıyla direnişin bir kolu oldu.
Kürt kadınların, 2000'den bu yana hangi koşullarda ve sloganlarla alana çıktıklarını şöyle derledik:
2001-2005: 2001 yılında F tipi cezaevleri ve tecrit, 2002’de 8 Mart'a düşen erkek gölgesinin kaldırılması, 2003'te Irak'ta başlamak üzere olan Amerikan işgali, 2004'te son kurbanı Güldünya olan “töre”/”namus” cinayetleri ve 2005'te Dünya Kadın Yürüyüşü kadınların öne çıkan başlıkları oldu.
Kutlanan etkinliklere müdahale eden polis, birçok kadını gözaltına aldı. Yaklaşık 500 kişinin katılımıyla Diyarbakır'da gerçekleşen etkinlik sırasında polis ve kadınlar arasında gerginlik yaşandı.
2006: Kadınlar, "Şiddetsiz bir dünya ve barış için" sloganıyla 8 Mart için alanlara aktı.
2007: Diyarbakır Kadın Platformu, 12 Eylül 2006’da meydana gelen patlamada hayatını kaybedenler için karanfil bırakıp mumlar yaktı.
2008: Bu yılda kadınlar, farklı kentlerde özgürlük taleplerini haykırdı. Binlerce kadın yöresel kıyafetleriyle alanlarda buluştu ve PKK lideri Abdullah Öcalan' a özgürlük talep etti.
2009: Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) öncülüğünde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, bir gün erken kutlandı. İstasyon Meydanı’nı binlerce kişi alanı doldurdu.
2010: Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) tarafından organize edilen 8 Mart etkinliğinde, “Kadın Kenti” ilan edilen Diyarbakır'da, üç gün boyunca erkek yöneticiler tatile çıktı ve şehri kadınlar yönetti. Kadınlar, birbirinden renkli yöresel kıyafetleriyle meydanı doldurdu.
2011: DÖKH öncülüğünde, Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesinde düzenlenen 8 Mart yürüyüşüne polis müdahale etti. Ben û Sen Çamaşır Evi önünde bir araya gelen kadınlar, polis müdahalesine karşılık verince çatışma yaşandı.
2012: Bu yıl kutlanan 8 Mart etkinliklerinde, on binlerce kadın bölgenin bilinen noktalarında yürüyüş yaptı, eylemler düzenledi. Nusaybin'de şölen yapılırken, Diyarbakır, Bulanık ve Yüksekova'da kitlesel yürüyüşler gerçekleştirildi. Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) aktivistleri tarafından "Öcalan'a özgürlük, siyasi soykırıma son" şiarıyla düzenlenen 8 Mart etkinlikleri çerçevesinde KESK Diyarbakır Kadın Komisyonu, Rihan Parkı'ndan Diyarbakır E Tipi Cezaevi önüne meşaleli yürüyüş gerçekleştirdi.
2013: Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) öncülüğünde, “Rosalardan Sakinelere yolunuz yolumuzdur, sözünüz sözümüzdür” şiarıyla düzenlenen mitinglerde, yüzbinlerce kadın bir araya geldi.
2014: Bu yıl kutlanan 8 Mart, Paris'te katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan'a adandı. "Özgür kadınla demokratik ulusa" kampanyası ön plandaydı. Bölgedeki kadınlar yine yöresel kıyafetleriyle alanlara aktı. Bu yıla damgasını vuran bir diğer başlık ise Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Türkiye siyasetine getirdiği yenilik olan eşbaşkanlık sistemi oldu. Eşbaşkan adayları, kadınlarla omuz omuza özgürlük mücadelesini yürüteceklerinin sözünü verdi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla mesajı yayınladı. Mesajına, "Sevgili kadın yoldaşlarım" diyerek başlayan Öcalan, "Benim için kadın özgürlüğü topraktan, kültürden daha önemlidir. Kadın özgürlükçüsü olmak lazım. Kadınlar özgürleşmelidir. Kendinizi özgürleştirmelisiniz" ifadelerini kullandı.
2015: Özgür Kadın Kongresi (KJA) öncülüğünde, "Kobanê'de direnen kadınla örgütlenelim, yaşamı özgürleştirelim" şiarıyla gerçekleşen ve on binleri aşan bir katılımla kutlanan 8 Mart’ta, "İç Güvenlik Paketi" protesto edildi. Çekilen halay ve horonlar mitingi festival alanına dönüştü.
Yine, Dünya Kadın Yürüyüşü (DKY) kapsamında Nusaybin ve Qamişlo sınırıın iki yakasında düzenlenen mitinglerle, dünya kadınları ile Kuzey Doğu Suriyeli kadınların sloganları, müzik ve zılgıt sesleriyle birbirine karıştı.
2016: Kadınlar bu yıl KJA öncülüğünde, “Kadınlar önderliği ve özgürlüğü için direniyor" şiarıyla alanları doldurdu. Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda gerçekleşen mitingde, gerek konuşmaların ana ekseni, gerekse de kadınların sloganlarında, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Sur ve PKK Lideri Abdullah Öcalan vardı.
2017: Kadınlar, Olağanüstü Hal (OHAL) karanlığını aşarak, referandum seçimini "Na, na" şarkılarıyla alanlara taşıdı. “Eşit ve özgür bir yaşam için her yerde her dilde 8 Mart" şiarıyla, yoksulluk, işsizlik ile eril ve militarist politikaları protesto etti.
2018: Dicle Amed Kadın Platformu (DAKP) tarafından düzenlenen etkinlikte, Efrîn'deki çatışma ön plandaydı. Kadınlar savaşın son bulmasını istedi.
2019: Bu yıl kutlanan 8 Mart'ta kadınlar, DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in tecride karşı başlattığı açlık grevini selamladı. Bölgedeki kadınlar "Leyla Güven Onurumuzdur" diyerek meydanları doldurdu.
2020: Bu yıl bölge kentleri, Tevgera Jinên Azad (TJA) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi öncülünde "Direnişi örgütlüyor, özgürlüğe yürüyoruz" şiarıyla 8 Mart'ı karşıladı. Mitinge, bir mesaj gönderen Kandıra Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Tarihi bir sürecin içinden geçerken, büyük Ortadoğu kaosunda faşizme karşı en büyük ve öncü savaşın sahibi kadınlar devrimi emziriyorlar. Kadınların bedeninde devrim gün be gün büyüyor ve yayılıyor” dedi.
2021: Bu yıl mevcut siyasi ortamın yansımalarıyla birlikte tecrit ve açlık grevi eylemlerine dikkat çekecek olan kadınlar, TJA öncülüğünde “Kadın Kırımına Karşı Yaşamı, Tecride Karşı Özgürlüğü Savunuyoruz” şiarıyla 8 Mart’ı karşılıyor.
ÖZGÜRLÜK ARAYIŞI
Bölge kentlerinde kutlanan 8 Mart etkinliklerine ilişkin Yeni Yaşam gazetesi yazarı Figen Aras ile konuştuk.
8 Mart etkinliklerinin 1910’da başlayıp tüm dünyayı etkisi altına aldığını belirten Aras, "Bu etkinin kaynağı sadece fabrikada yakılan kadınların o vahşet durumu değil, bu kadınların haklılıkları ve talepleriydi. Direnişi diri tutmanın yollarının aramasıydı. Kürt Kadın Hareketi, 8 Mart bilincini 2000'lerde tüm coşkusuyla alanlara yansıttı. Kadının siyasette yer alması, anadiline sahip çıkması, öncü olması noktasında çok ciddi talepler gerçekleşti. O zamanlar cins biliminin, kadın kurtuluş ideolojisinin sorgulanması, erkek ve kadın nasıl yaşamalı, ret ve kabul sorgulamalarının artık yaşamın politik alanına da yansımaya başladığı dönemlerdi. Bir yandan siyasal sistemin sürekli saldırıları bir yandan da Kürt kadınların özgürlük arayışı 8 Mart'ta daha da arttı" dedi.
KİMLİK VE EŞİTLİK MÜCADELESİ
90'larda bölgedeki yasaklardan kaynaklı Kürt kadınların özellikle salon etkinliklerinde bir araya geldiklerini aktaran Aras, 2000'lere doğru yaklaşıldığında bu bir araya gelişlerle, toplumsal kadın hafızasını canlı tutmak adına etkinliklerin çoğalmaya başladığını ifade etti. Aras, şöyle dedi: "90'lar özellikle komplo süreciyle birlikte Kürt kimliği ve kültürüne yönelik asimilasyon ile baskıların çok yoğun yaşandığı bir dönemdi. Kürt kadınlar da özellikle bu taleplerle, halk olmanın bilinciyle ve kadın-erkek eşitliği şiarıyla alanlara çıkmaya başladı. Kürt kadınların mücadelesinde, hem ulusal kimlik hem de cins mücadelesi sürekli iç içe birbirini güçlendirerek, kopmadan devam etti. Kadınların özellikle ulus ve cins kimliğini birlikte sürdürmesi dünya tarihine baktığımızda çok ender bir şeydi ve bu Kürdistan'da alanlara yansıdı."
HAKİKATİN SEMBOLÜ
8 Mart'ın var oluşun ve hakikatin bir sembolü olduğunu söyleyen Aras, "Ayrıca erkek egemen, ataerkil zihniyet vahşetinin de açığa çıktığı bir tarih oldu. Tüm dünyadaki kadınlar, dayanıştı ve bu bilinç Kürt kadınlara da yansıdı. Kürt kadınların 40 yıllık bir direniş tarihi var. Dolayısıyla Kürt kadınların 8 Mart'ta kendini ifade etmesi, güçlendirmesi hiç de zor olmadı. Bir yanıyla Kürt kadınlar, 8 Mart'a sahip çıktı bir yanıyla da 8 Mart'ın anlamı daha çok yaşama yerleşti. Bugün Kürdistan’da bütün kadınlar, 8 Mart'ın hikayesi ve mesajını bilir. Ama 30 yıl öncesinde bilinmezdi" ifadelerini kullandı.
KADIN YÜZYILI
Özellikle AKP iktidarı döneminde kadın kırımının sayısal boyutuyla arttığını ve bu kırımı meşrulaştıran sistemlerin derinleştiğini dile getiren Aras, "Sistem hala öldüren erkeği değil ölmemek için kendini savunan kadını cezalandırıyor. Kürt Kadın Hareketi olarak şunu savunuyoruz; fiziksel olarak kendimizi savunmak çok önemli çünkü kimsenin bizi öldürmeye hakkı yok. Kimsenin malı ve kölesi değiliz. Zihniyette özsavunmayı geliştirmeliyiz. Biz kimiz, neden bu şiddete maruz kalıyoruz, neden bizden nefret ediliyor, sorularına karşılık bir zihniyet devrimi gerçekleştirmemiz gerekiyor. İki yönlü bir mücadeleye ihtiyacımız var. Hem ideolojik olarak bu bilinci oluşturma hem de bunun örgütlülüğünü geliştirme. Kadın kurumlarının artması, ataerkil sistemlerin çökmesine ve kadın özgürlüğünün hayata geçmesine neden olacaktır. Biz Kürt kadınlar, bu acıları kolektif olarak çok yaşıyoruz. Kadınların isyanı, direnişi ve örgütlülüğü olmadan bu kadın kırımı devam eder. Çok yakın bir zamanda 21'inci yüzyıl, kadın kırımına karşı kadın yüzyılı olma şiarıyla hayata geçecektir" diye belirtti.
DİRENİŞ MEŞALESİ
Aras, devamında şunları söyledi: "8 Mart'ın yanan büyüyen gelişen meşalesi bütün dünyayı sardı, dolayısıyla biz kadınların da o mirası sahiplenerek, alanlara yansıtarak bizden sonraki nesillere çok güzel miras bırakacağımıza inanıyorum. Tüm kadınlara sesleniyorum; o direnişi yaşatmalıyız. Bundan sonra da yaşamı güzelleştirmek için mücadelemize devam etmeliyiz."
YARIN: Ataerkil yasağa kadınca çözümler
MA / Eylem Akdağ