DİYARBAKIR - Yıllarca yoksulluk içinde yaşam mücadelesi veren ve şimdi de evsiz bırakılmak istenen Ben û Senli kadınlar, “Aç kalalım ama evimiz yıkılmasın” çağrısında bulundu.
Kayyım yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından 10 Ağustos 2020 tarihinde, “surların restorasyonu ve çevresinin temizlenmesi” adı altında başlatılan çalışmalar nedeniyle “zorunlu kamulaştırma” kapsamına alınan Yenişehir ilçesinin Şehitlik Mahallesi’ndeki Ben û Sen Burcu’nun hemen yanında kurulan evlerin yıkımına başlandı.
1990’lı yıllarda inşa edilen evlere 50 ila 90 bin fiyat biçiliyor. Ancak mülk sahiplerine biçilen bedelle, ev fiyatlarının 300 ile 800 bin TL arasında değiştiği Diyarbakır’da bir ev alma şansı bulunmuyor. Ekonomik kriz ve pandemi sürecinde artan yoksullukla mücadele eden halk, şimdi de yıkım ile birlikte evsiz kalacak. İşsizlik, yoksulluk, salgın koşulları derken, evlerinin yıkılmasıyla barınma sorunuyla karşı karşıya kalan mahalle sakinlerini zor günler bekliyor.
KRİZİN ETKİLERİ
Mahalle sakini kadınlardan Şemsihan Uğur, 22 yıldır Ben û Sen’de yaşıyor. Düzenli bir gelirlerinin olmadığını belirten Uğur, 5 çocuğunun olduğunu ve ekonomik krizden en çok kadınların etkilendiğine dikkati çekti. Her dönem yeni zamlarla geçinemez duruma geldiklerini vurgulayan Uğur, “Eskiden aldığımız bir paket makarna şimdiki şartlarda hem pahalandı hem de yetmiyor. Mutfak masraflarımız çıkmıyor. Bu evin bütün yükü benim omuzlarımda. Elektrik ve su faturalarını ödeyemiyoruz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz, ortada kaldık” diye konuştu.
BÜTÜN YÜK KADINLARDA
Mahalle sakini Gülcan Kayadelen de, kiracı olduğunu, yıkımdan dolayı taşınma hazırlıkları yaptığını ancak taşınmanın maliyetini dahi karşılayamadığını söyledi. Kimi zaman çocuklarına süt alacak para bulamadığını söyleyen Kayadelen, yüzündeki maskeyi göstererek, “Şu maskeyi bile alamıyoruz. Aynı maskeyi 4-5 defa kullanmak zorunda kalıyoruz. Biz kadınlar hem bedenen hem de ruhen çok yıpranıyoruz. Erkekler çıkıyor gidiyor, evin temizliğidir, yemeğidir, çocuklardır hepsi bizim omuzlarımızda. Mutfak masrafları da çok arttı” ifadelerini kullandı.
EKONOMİK EŞİTSİZLİK
Eşinin de aralıklı zamanlarla çalıştığını kaydeden Kayadelen, 3 çocuğunun okuduğunu ve eğitim masraflarının ayrı bir sorun olduğunu ifade etti. Kayadelen, “Online eğitim içinde sürekli kontör yüklüyoruz. Çocuklarımız bizim gibi bir hayat yaşamasın diye elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Yardım eli değil, iş istiyoruz. Devlette çalışan herkes bu ekonomik krizden sorumludur. Ayda 20 bin alıyorlar, tabi ki ‘kriz yok’ derler. Bütün malzemelerin fiyatı zengine de fakire de aynı ama gelirlerimiz farklı. Çiftlerin intihar etmesi bu ekonomik krizden kaynaklı. Avrupa’daki ülkeler gibi çalışmayanlara maddi destek sunulsun. Ya da iş yapabileceğimiz fabrikalar kurulsun” talebinde bulundu.
EVLER YIKILMASIN
Kızıyla birlikte yaşayan ve ekonomik gelirini el emeğiyle yaptığı patiklerden kazanan Şahime Kaymaz ise, ekonomik krizden kaynaklı aile içi sorunların yaşandığına değindi. Kumar oynadığı için eşinden boşanan Kaymaz, “Evimizin bütün gelirini kumar masalarında harcıyordu. Boşandım ve kurtuldum” dedi. Gece geç saatlere kadar kızıyla birlikte dikiş nakış yaparak para kazandıklarını dile getiren Kaymaz, “Yaptığımız patikleri 10 TL’ye satıyoruz. Bu zamanda 10 TL’ye ne gelir ki? Pazara gidemiyoruz. Yaşlılık maaşı da alamıyorum. Ancak her şeye rağmen aç kalalım ama evimiz yıkılmasın” sözleriyle yıkımın tüm mahalleliyi mağdur edeceğini belirtti.