DİYARBAKIR - "Ve yazıyoruz. Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz" sloganıyla cinsiyetçi medyayı deşifre ederek, kalıplarda çatlaklar yaratan JINHA 9’uncu yılında. Kadın odaklı habercilikle bir çığır açıldığını belirten kadın gazeteciler, “Sokağa çıkan kadınlar bizden, biz de onlardan güç alıyoruz” dedi.
Hegemonik erkekliğin en fazla üretildiği alanların başında medya geliyor. Şiddet öğeleri ve kadın bedenini neredeyse “pornografik” bir unsur olarak sunan ve cinsiyetçi bakışın üretimine katkıda bulunan fotoğraflarla cinsiyetçiliğin tekrar tekrar üretildiği medyadaki tahakküm de kadınların mücadelesiyle değişiyor.
8 Mart 2012 tarihinde "Ve yazıyoruz. Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz" diyerek yayın hayatına başlayan Jin Haber Ajansı (JINHA), yaygın medyanın cinsiyetçi doğasını deşifre ederek, kalıplarda çatlak yaratmak anlamında son derece önemli bir hamle oldu. Diyarbakır'da 10 kadının bir araya gelerek kurduğu Türkiye'nin ilk kadın haber ajansı JINHA ile başlayan kadın odaklı basın geleneği ise 9’uncu yılına girdi.
ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK
"Ve medyanın dilini değiştiriyoruz. Bizden sonra dünya medyası artık eskisi gibi olmayacak" iddiasıyla yola çıkan kadın gazeteciler, medyadaki temsil kalıplarıyla mücadelesini engellemelere, yasaklara, kapatmalara, gözaltı ve tutuklamalara rağmen kararlılıkla sürdürüyor.
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminin ardından yayınlanan 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 29 Ekim 2016’da kapatılan JINHA’nın ardından yola “Medyanın diline çuvaldız niyetine” mottosuyla günlük haber sitesi Gazete Şûjin ile devam edildi. Şûjin’in de 25 Ağustos 2017 tarihinde yayınlanan KHK’yle kapatılmasının ardından kadın basın geleneği, 25 Eylül 2017’de Kürtçe, Türkçe, İngilizce, Arapça dillerinde yayına başlayan Jinnews’le devam kararı aldı.
Bu gün ise JINHA’nın açtığı yolda, Jinnews, Jin TV, Nû JINHA ve Jineoloji dergisi ilerliyor.
JINHA’NIN MESAJI
JINHA’da muhabir ve editör olarak çalışan, kapatıldıktan sonra da çalışmalarına Jinnews’te devam eden Gülşen Koçuk, 8 Mart’ı erkek egemen sistemin şiddetine karşı itirazların yükseldiği bir gün olarak tanımlayarak, JINHA’nın kuruluşunun da kadın mücadelesiyle paralel olduğunu söyledi. Koçuk, “Hem kadınlar hem de kadın gazeteciler için önemi de daha farklı oluyor. Bir taraftan şiddete itiraz ederken diğer taraftan da o itirazın sesi oluyorsunuz. Bu anlamıyla bir kadın haber ajansının 8 Mart'ta açılması çok önemliydi. Kadınlarla bağınızı ve dayanışmanızı güçlendirme üzerinden kuruluşumuzu deklere ettik. Kuruluş tarihi için seçilen tarih tesadüf değildi tamamıyla tüm dünya kadınlarının ortak mücadelesi olan anlamlı gün seçildi ve JINHA'nın vermek istediği mesajı tüm dünya kadınları aldı” dedi.
Jinnews olarak oluşturulan kadın habercilik dilini JINHA'dan aldıklarını kaydeden Koçuk, kadın cinayeti olarak ele alınan haberlerin aslında bir katliam olduğunu, şiddetin sadece bireyden gelmediğini, ideolojik olarak bakılması gerektiğini dile getirdi. JINHA’nın kendisinden sonra gelen kadın yayıncılık için ön açıcı olduğunu söyleyen Koçuk, “Bir kadın katledildiğinde, tacize, tecavüze, saldırıya uğradığında, kadının neden saldırıya uğradığıyla ilgilenen bir medya ile karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
HAKİKATİN KALEMİYLE
Bu ihtiyaçlar üzerine kadın haberciliğinin doğduğunu kaydeden Koçuk, “'Ve yazıyoruz erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz' diyorduk. Kapatılmasıyla kadın haberciliği mücadelesi son bulmadı. Ondan sonra Şûjin geldi sonra Jinnews, ardından Nu JINHA yayın hayatına başladı. Bu örnekler daha da çoğalarak devam edecektir. Biz dünyanın yarısıysak kadın haberciliğine ihtiyaç da en az dünyanın yarısı için var. Bu ihtiyaç olduğu sürece bizlerde kadının, hakikatin kalemiyle yazmaya devam edeceğiz” diye belirtti.
ÖNEMLİ BİR SOLUK
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) Sözcüsü ve Jinnews editörü Ayşe Güney de, “Kadına nasıl yaklaşırsanız; doğaya, ekolojiye, çocuğa, işçiye yani ötekileştirilmiş olan her kesime öyle yaklaşırsınız. Bu yüzden de biz kadını odağa koyarak bir habercilik geliştirdik” sözlerine yer verdi. Kadın habercilikle bir farkındalık yarattıklarını söyleyen Güney, şöyle dedi: “Haberlerde artık duyarlılık oluştu, haberi yapandan okuyucuya kadar bir farkındalık silsilesi yarattık. Hemen bir yargılamaya gitmelerinin önüne geçtik. Irkçı, ayrımcı cinsiyetçi ve aşırı dinci temalar içeren dili ortadan kaldırarak daha eşitlikçi, yargısız ve objektif bir dil ortaya koyduk. Biz kadınlar ya bir erkeğin gölgesinde kalıyorduk ya bir magazin haberinin içerisinde ya bir katliam haberinin içerisinde ya da erkeğin yaptığı bir işte marjinal görünerek yer alıyorduk. Görsel medyada cinsel obje olarak kullanılıyordu, haber çok tıklansın diye yapılıyordu. Ama artık buna cesaret edilemiyor çünkü kadınların itirazı ile karşı karşıya kalınıyor. Kadının her alanda görünürlüğü arttı. Ve sözünün değerli olduğu açığa çıktı. Kadın odaklı habercilik, medyaya çok önemli bir soluk getirdi.”
TABULAR YIKILDI
Metalaşmaya ve asimilasyona karşı kadınların ciddi bir mücadele verdiğinin altını çizen Güney, kadın basının da bunu görünür kıldığını söyledi. Kadın haberciliğini “cesur habercilik” olarak tanımlayan Güney, “Çünkü her şeyi yazmak ve göstermek zorundasın, her şeye şüpheyle yaklaşmak zorundasın. Bir kadın katledilince iktidara yakın havuz medya kadını 'aldattı', 'kısa etek giydi', 'gece dışarı çıktı' vb. bir sürü gerekçe göstererek kadının katledilmesini meşru kılmaya çalışıyor. Medya yargıya havale ediyor, yargıda cezasızlıkla katliam gerçekleştiren erkeği temize çıkartıyor. Toplum gözünde de aklanmış oluyor. Biz kadın habercilikle bu tabuyu yıktık” dedi.
MÜCADELENİN BİR PARÇASI
Mevcut medya dilinin şiddeti beslediğine dikkati çeken Güney, şu ifadeleri kullandı: “Kadın odaklı habercilik önemli bir çığır açtı. Sokağa çıkan kadınlar bundan güç alıyor, biz de sokağa çıkan kadınlardan güç alıyoruz. Çünkü birlikte sokaktayız. Onlar slogan atıyor, bizde çekiyoruz, yani mücadelenin bir parçasıyız. Kendimizi kadın mücadelesinden ayrı görmüyoruz. Bugün geldiğimiz süreci de JINHA'ya borçluyuz. Görmesi gereken değeri görmedi ve sahiplenilmedi ama tarih bunun karşılığını verecek. Mesleğimiz dört duvarın arasına sıkışan bir meslek değil kadınların düşüncelerine kilit vuramazsınız.”
8 MART TEMENNİSİ
Kadınların her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla farklı taleplerle alanlara çıktığına değinen Güney, “Bu yıl ise 'sistemi değiştirerek özgürlük' talebiyle alana çıkacaklar. Kadınların talebi bizimde talebimizdir. En güzel yaşamın kadın eliyle örülebileceğini biliyoruz. Kürt kadınların önemli gündemlerinden biri de tecrit. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit gün geçtikçe derinleşiyor ve toplumun her alanına sirayet ediyor. En çok da kadına yansıyor, özgür basının da sesi kısılmak isteniyor. Tecride karşı özgürlüğü ve örgütlülüğü savunuyoruz. Kadın basını olarak bu 8 Mart'ın kadınlar ve topumlar açısından özgürlüğe vesile olacak bir zemini oluşturmasını temenni ediyoruz ve tüm kadınların 8 Mart'ını kutluyoruz” diye konuştu.
MA / Eylem Akdağ