ADANA - Tekstil atölye ve fabrikalarında yüzyıllardır devam eden sorunlar artarken, kadın işçiler kötü çalışma koşullarına karşı çözümün mücadelede olduğuna işaret etti.
ABD’nin New York kentinde, bir tekstil fabrikasında yükselen alevler ve alevler arasından gelen çığlıklar kadınların hak arayışı, direniş ve örgütlülüğünün başlangıcı oldu.
Bir katliamın örgütlü mücadeleye dönüşü 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak karşımıza çıkarken, kadınların 164 yıllık sorunlarına karşı hak arayışı da sürüyor. Kadın işçilerin yükselen isyanı çeşitli kazanımlar sağlarken, tekstil fabrikalarında kötü çalışma koşullarında çalışan kadınlar, bir kez daha eşit işe eşit ücret talebinde bulundu.
Çalışma koşulları ve uğradıkları ayrımcılığı konuşmak için irtibata geçtiğimiz kadın işçiler, ekonomik anlamda zor zamanlardan geçtiklerini, işlerine son verilme korkusu nedeniyle görüntü ve isimlerinin verilmemesi şartıyla görüşmeyi kabul etti. Görüşme sırasında ise hem işverenden hem de aileden çekinildiği için tereddütlü bir şekilde kısa cevaplarla sorularımız geçiştirildi.
HER ŞEY PAHALLI EMEK UCUZ
Yıllardır tekstil atölyelerinde güvencesiz bir şekilde çalışan Z.A., “Biz eve nasıl ekmek götüreceğiz onun derdindeyiz. Her şey çok pahalı, ancak bizim emeğimiz çok ucuz. Köle gibi çalışıyoruz, hak ettiğimizi alamıyoruz” diyerek kadın işçilerin durumunu özetledi.
Kadın olarak yaşamın her tür zorluklarıyla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Z.A, çalışırken erkek işçilerin alaycı, hakaret içeren sözlerine maruz kaldıklarını, patronların ise erkek işçiye daha fazla ücret ödeyerek ayrımcılığı derinleştirdiğini söyledi.
‘SÜSLÜ LAF’ DEĞİL HAKLARINI İSTİYORLAR
Z.A., 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne değinerek ülkeyi yönetenlere şu eleştirilerde bulundu: “Çalışma koşullarımız çok kötü. Kapalı ve havasız bir ortamda onlarca kişiyle maskeli çalışıyoruz. Hafta sonları mesai yapmamıza rağmen mesai ücretlerimiz ödenmiyor. Sigortasız ve düşük ücrete çalışıyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü diyorlar, o gün süslü açıklamalar yapıyorlar. Kadınları önemsiyorlarsa, önce haklarımızı versinler. Biz kadınlar da haklarımızı elde etmek için mücadele etmek zorunda kalmayız.”
EŞİTSİZLİK SÜRÜYOR
Tekstil işçisi Ş.Y., kadınların düşük ücretle çalıştırıldığını, buna karşı hem emekleri hem de özgürlükleri için ciddi bir mücadelenin verildiğini belirtti.
3 yıldır tekstilde düşük ücret ve güvencesiz bir şekilde çalıştığını paylaşan G.B., günde 12 saat çalıştığına dikkati çekerek, “8 Mart’ta haklarımızı bir kez daha haykırmamız lazım. Erkek ve kadın işçiler eşit maaş almalı. Kadının haklarını görmeyen bir devletle karşı karşıyayız. Bunu özellikle tekstil ortamında bire bir yaşadığımız için haklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
GÖRÜNMEYEN EMEK
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, 22 Şubat 2020 tarihinde katıldığı Hazır Giyim, Tekstil, Deri ve Halı Sektörleri Çalıştayı'nda 1 milyon 67 bin 23 kişinin hazır giyim sektöründe çalıştığını açıkladı. Ancak, resmi rakamların aksine, bu sektör, sigortasız çalışanlar ile çocuk ve mülteci işçilerin de dahil edilmesiyle 3 milyona yakın işçinin emeğiyle dönüyor. Bu sayının yüzde 75’ini ise kadın ve çocuklar oluşturuyor.
Sabah saat 08.00’dan akşam saat 18.30’a kadar çalışan işçiler, sabah ve öğleden sonra olmak üzere birer kez 15’er dakikalık çay molası, saat 12.00’da ise bir saat yemek molası veriyor. 150 metrelik alanda 100’e yakın işçinin çalıştığı atölyelerde, işçiler yoğun makine sesine karşı taktıkları kulaklıklarla müzik dinleyerek mesaiyi bitirmeye çalışıyor.
MA / Hamdullah Kesen