ANKARA - Dünyada 48 kadın gazetecinin 8 Mart’ı cezaevinde karşıladığını belirten Gazetecilikte Kadın Koalisyonu Araştırma Koordinatörü Ceren İskit, “Ataerkil sisteme, ayrımcılıklara, hak ihlallerine ve patriarkaya karşı omuz omuza verirsek, bizim sesimiz daha gür duyulur” dedi.
Tüm dünyada kadınlar, kadına yönelik eşitsizlik, hak ihlalleri, şiddet, taciz ve tecavüze karşı taleplerini haykırmak için 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne hazırlanıyor. Hayatın her alanında olduğu gibi sözü ve emeğiyle mücadele eden kadın gazeteciler de erkek-devlet şiddetinden nasibini alarak, baskı, taciz ve hak ihlallerine maruz kalıyor. Türkiye ve dünyada kadın gazetecilere yönelik hak ihlallerini raporlaştıran ve kadın gazetecilerin çalışmalarını data haline getiren Gazetecilikte Kadın Koalisyonu’nun Araştırma Koordinatörü Ceren İskit ile kadın gazetecilerin yaşadıkları sorunları konuştuk.
Koalisyonun kurucusunun Pakistanlı gazeteci Kiran Nazish olduğunu belirten İskit, Nazish’in yaşadığı tehdit ve ayrımcılıktan yola çıkarak, diğer kadın gazetecilerin de benzer sorunlar yaşadığı üzerinden bir dayanışma ağı kurma ve onların seslerini duyurmayı hedeflediğini söyledi. Kadın gazetecilerin çalışmaları hakkında da bir data oluşturmayı hedeflediklerini dile getiren İskit, dünyada artan hak ihlalleri nedeniyle öncelikli çalışmalarının da bu alanda yoğunlaştığını ifade etti.
2019’da kurulan Koalisyonun, ABD eski Başkanı Donald Trump ve koronavirüs (Kovid-19) salgını dönemine denk geldiğini belirten İskit, "Black Lives Matters protestoları sırasında kadın gazeteciler saldırılara maruz kaldı. Trump’ın yaptığı açıklamalarda kadın gazetecilerin soru sormaları engellendi. Çok cinsiyetçi söylemlerle karşı karşıya kalmanın yanı sıra Trump tarafından hedef gösterildiler. Biz de bunları tek tek raporlaştırmaya karar verdik. Mynmar darbesi sonrası 14 Şubat’tan 1 Mart’a kadar 25 (erkek-kadın) gazeteci gözaltına alındı. 10 gazeteci hala gözaltında ve koşullarını bilmiyoruz” dedi.
7 ÜLKEDE TEMSİLCİLİK
7 ülkede mentorlük temsilcilikleri bulunduğu bilgisini paylaşan İskit, Amerika, Kosova, Almanya, Türkiye, Meksika, Irak ve Hindistan’da da ağları olduğunu aktardı. Yakın zamanda Kanada, El Salvador, İran, Nijerya ve Afganistan'da daha küçük ağlar oluşturduklarını ifade eden İskit, yaptıkları çalışmalara dair şunları söyledi: “Öncelikli olarak kadın gazetecilerin hak savunuculuğunu üstleniyoruz. Kadın gazetecilerin başına gelen şiddet, taciz, saldırı vakalarını belgelemeye çalışıyoruz. Sonrasında bunların basın bildirilerini oluşturuyoruz ve medya kuruluşlarıyla paylaşıyoruz. Toplumsal farkındalık yaparak, kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. Şimdiye kadar 94 ülkeye ulaştık.”
HAK SAVUNUCULUĞU
İskit, devamında şunları söyledi: “Kadın gazetecilerin yanında olduğumuzu göstermek ve haklarını savunmak çalışmalarımızın temelini oluşturuyor. Bu çalışmamız dışında, çok ciddi tehditlerle, ölüm tehditleri veya saldırıya uğrama ihtimali olan veya hakkında asılsız iddialarla oluşan bir takım hukuki suçlamalara maruz kalan gazeteciler için imza kampanyaları düzenliyoruz. Hukuksuz şekilde yargılanan ve ceza alan gazeteciler için kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. Bu kampanyaları siyasi liderlerle, ülkelerin iktidarda olan partileri ile ya da kanaat önderi olabilecek, farkındalık yaratabilecek örgütlerle, bu tarz tehditlerin engellenmesine öncü olabilecek kişilerle paylaşıyoruz.”
EN FAZLA BASKI TÜRKİYE’DE
İskit, kadın gazetecilerin sahada ve basın kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle daha fazla baskı altında olduğuna dikkat çekerek, bu baskıların en çok olduğu ülkeleri şöyle sıraladı: “En çok hak ihlalinin olduğu ülkeler arasında Türkiye ilk sıralarda yer alıyor. Türkiye dışında Amerika, Rusya, Hindistan, Pakistan, Belarus, İran sıralayacağım ülkeler arasında. Dünya’da 48 kadın gazeteci şu an da tutuklu. İran’da 10, Türkiye’de 7 gazetecinin tutuklu olduğunu kaydedebildik. 40’a yakın gazeteci de sosyal medya paylaşımları, haberleri, ortaya çıkardıkları yolsuzluk haberleri nedeniyle yargılanıyor.”
YARGI KISKACI
Türkiye’de gazetecilerin en fazla yargı kıskacıyla karşı karşıya kaldığına değinen İskit, “Türkiye’de çoğu gazeteci ‘terör’ suçlamasıyla yargılanıyor. Mesela suçlamaları sayarsam, ‘terör örgütü üyeliği’, ‘terör örgütü propagandası’, ‘halkı kin ve düşmanlığa sevk etme’… Bunun dışında yolsuzluk haberleri yapan gazetecilerle ilgili holdinglerin açtığı davalar var. O holdinglerin açtıkları davalarda manevi tazminatlar talep ediliyor. Türkiye’de sahada çalışan gazeteciler ciddi sorunlarla karşı karşıya. Herhangi bir protestoyu takip eden gazeteciler genelde gözaltına alınıyorlar” diye belirtti.
CEZAEVİNDEKİ KADIN GAZETECİLER
İskit, tutuklu kadın gazetecilerin yaşadığı hak ihlallerine ilişkin, “Cezaevlerinde bulunan kadın gazetecilerin koşulları pandemiden sonra kontrolden çıktı. Bunun son örneğini Van’da Helikopter’den atılma olayını ortaya çıkardıkları için tutuklanan Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve serbest gazeteci Nazan Sala’dan verebilirim. Pandemi gerekçesiyle 14 gün cezaevinde erkek koğuşunda karantinada tutuldular. Sonrasında koğuşa alındıklarında, üzerlerine örtebilecek bir battaniye sağlanmadı. Ruken Demir’in tutuklandığı süreçte cezaevinde yemeğinden böcek çıktığı raporlandı. Cezaevlerinde tutuklulara mektupları dahi verilmiyor. Bu hak ihlallerini belgeleme yanı sıra gündem oluşturmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
AYRIMCILIK
İktidarın baskılarının yanı sıra kadın gazetecilerin meslektaşları ve çalıştıkları kurumlarda da hak ihlaline uğradıklarını ifade eden İskit, “Kadın gazeteci çalıştığı kurumda, sahada da ayrımlara maruz kalıyor. Bir habere gittiğinde, erkek meslektaşları fiziki ayrımı davranışlarıyla gösteriyorlar. Ön sıralarda yer alıyorlar, kamera kurmasına dahi izin vermiyorlar. Bir basın açıklamasında kadın gazeteci soru sormak istiyor, erkek gazetecilere öncelik tanındığı için soru soramadan dönmek zorunda kalıyor. Kurumda özel haber yapmak istiyor, güvenlik sebebiyle ya da seçilen semte göre kadın gazetecinin beyanı alınmadan o haber başka bir erkek meslektaşına verebiliyor. Ya da bir erkek konuğu tarafından tacize uğruyor. Kurum içi çalışma saatleri, eşitsiz maaş koşulları hatta kadının medeni hali bile bir sorun olarak karşısına çıkıyor. Kadın kimliğiyle de kadın gazeteciler vuruluyor. Evli ve çocukluysan, seni sadece kültür sanat haberlerine gönderiyorlar. Kadın gazeteci çocuk sahibi ya da hamile olduğu için işten kovuluyor” şeklinde anlattı.
Uluslararası sivil toplum örgütleriyle birlikte de çalışma yürüttüklerinin altını çizen İskit, “En başında Article19, Pen America, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Uluslararası Kadın Medya Vakfı (IWMF) geliyor. Avrupa Komisyonu’yla da görüşmelerimiz devam ediyor. UNESCO’ya keza bazı özel vakalar üzerinde birlikte çalışıyoruz. Ne yazık ki gazetecilerin güvenliğini korumak zorunda olduğumuz için daha fazla detaya giremeyeceğim ancak onlarla da çalışmalarımız var. Dünya çapında artık basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri giderek çoğaldığı için uluslararası sivil toplum örgütleriyle işbirliklerimiz de o ölçüde artıyor” dedi.
GAZETECİLERE TEHDİT
IWMF ve basın özgürlüğüyle ilgili birçok örgütle beraber çevrimiçi taciz ve karalama kampanyalarına karşı yeni bir çalışma yürüttüklerini dile getiren İskit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü söz konusu tehditler çok ciddi hale gelmeye başladı. Siyasi liderler veya iktidarda bulunanlar kendilerine muhalif özellikle kadın gazetecileri sosyal medya üzerinden hedef gösteriyor. Kadın gazeteciler tırnak içerisinde ‘trol’ dediğimiz kullanıcılardan birçok ölüm tehdidi alıyor. Öyle ki artık adreslerine varacak kadar deşifre ediliyorlar. Son olarak 2019 yılından bu yan Kuzey İrlanda’da çete yapılanmalarını ortaya çıkaran kadın gazeteci Patricia Devlin online saldırılarına maruz kalıyor, ölüm tehditleri alıyor. Yeni doğmuş bebeğine tecavüz tehdidi dahi yapılıyor. Son olarak bir ay önce ismi duvara yazılarak, yanına kurşun resmi çizildi. İmza kampanyası başlattık. Polise başvursa da önlem alınmış değil. Gazetecilerin eli kolu bağlanmak isteniyor. Bunların hepsi sindirme politikalarının sonucudur. Gazetecilik suç değil. Gerçeği yazan hiç kimse yargılanamaz.”
8 MART MESAJI
İskit, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne ilişkin de gazetecilik mesleğini yürüten kadınlara şu mesajı verdi: “Öncelikle içinde bulunduğumuz zorlu koşullarda, kadın gazetecilerin 8 Mart Dünya Kadın Günü kutlu olsun. Ben inanıyorum ki birlikte çok daha güçlüyüz. Ataerkil sisteme, ayrımcılıklara, hak ihlallerine ve patriarkaya karşı omuz omuza verirsek, bizim sesimiz çok daha gür duyulur. Umutlarını yeşertmeye devam etsinler, aydınlık günler yakın. Koalisyon olarak tüm kadın gazetecilerin yanındayız.”
MA / Berivan Altan