DİYARBAKIR - Yaklaşık 30 yıldır kendi diktiği kıyafetlerle Newroz'a katılan 75 yaşındaki Nuray Abay, “Bedenimde bu ruh oldukça, Newroz’a gitmeye devam edeceğim. Ben Newroz’a aşığım. Newroz diriliş günüdür” dedi.
Tam 2633 yıldır sönmeyen ve her yıl 21 Mart günü dünyanın dört bir yanında harlanan Newroz ateşi, bu yıl da “Newroz ateşiyle direnelim, özgürleşelim” şiarıyla 30’u il 61 merkezde coşkuluyla yakılacak. 30 yıla yakındır Newroz kutlamalarına kendi el emeği yöresel kıyafetleriyle katılan 75 yaşındaki Nuray Abay, Newroz’u “aşk” olarak tanımlıyor ve bu yılda şafak vakti Newroz için yola koyulacağını söylüyor.
KAYBOLAN ÇOCUKLUK
Mardin’in Derik ilçesinde dünyaya gelen 75 yaşındaki Nuray Abay, küçük yaşta annesini kaybetti. Henüz 14 yaşındayken komşusunun çocuğuyla nişanlandırıldı, fakat daha nişanlıyken kendisinden 10 yaş büyük biri tarafından kaçırıldı ve 15 yaşında zorla evlendirildi. Diyarbakır’a yerleşen ve ilk çocuğunu 20 yaşında dünyaya getiren Abay’ın, 3 çocuğu daha oldu. Yıllarca eşi tarafından erkek çocuk dünyaya getirmediği gerekçesiyle hem fiziksel hem de psikolojik şiddete maruz kaldı.
CEHENNEM YAŞAMI
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Abay, evlendirildiği ilk günden beri boşanmak istediğini, fakat bir türlü o cesareti bulamadığını söyledi. Abay, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Özgür değildim. Köle gibi sabahtan akşama kadar çalışıyordum. Bu düşünceler her gece aklıma gelir, yine de değişen bir şey olmazdı.”
Daha sonra evli olduğu kişinin başka bir kadınla evlendiğini ve kendisine yönelik şiddetin daha da arttığını söyleyen Abay, aylarca hastanede kaldığını anlattı. Abay, tüm bunları anlatırken bazen hüzünlendi, bazen sinirlendi ancak yüzündeki tebessümden de hiç vazgeçmedi.
ÇOCUKLARINI ALDILAR
O dönem evli olduğu kişinin başka bir kadınla evlenmesinin ardından Abay, resmi olarak boşanamadı ancak kendine başka bir ev tutmayı başardı. Şiddet bu kez çocukları üzerinden gerçekleşti ve çocuklarını yanına alması engellendi. Artık kendi ayakları üzerinde durmayı başaran Abay, mücadelesini şöyle anlattı: “Bazen pamuk tarlasına çalışmaya, bazen de evlere temizliğe gidiyordum. Çocuklarım benim gibi annesiz büyümesin diye boşanma davası açtım. Davayı kazandım, çocuklarımı aldım. Nafaka hakkımı da elde ettim.”
ÖZGÜRLEŞTİ
Abay, boşandıktan sonra maddi zorluklar çekip ucuz kiralık evlerde yaşasa da şiddet görmeden, daha özgür yaşamaya başladı ve zorluklara karşı iradeli bir mücadele verdi. Abay, çocukları kimseye muhtaç olmasın diye televizyon ve dikiş makinesi aldı, sabahları temizliğe gitti, bakıcılık yaptı, akşamları da şal dikti. Güzel bir yaşamı kazandığını dile getiren Abay, “Artık özgürdüm, huzurluydum, mutluydum. Hatta o kadar mutluydum ki kız kardeşim de evliliğiyle sıkıntılar yaşıyordu, bende ona ‘boşan gel bize katıl onlara katlanmak zorunda değilsin’ diye söylerdim. O adamdan ayrıldıktan sonra kölelikten, onların egemenliğinden kurtulup özgürleştim. Çok mutlu olmuştum, sanki 15 yaşına yeni girmiştim, ruhum gençleşti” diye anlattı.
KAZANILAN YAŞAM
Daha sonraki yıllarda Abay, kendi yaşam mücadelesini toplumsal mücadelelerle bütünleştirdi ve yıllardır eylem etkinliklerden geri kalmadı. Her eylemde, mücadelesinin nişanı olarak kendi diktiği kıyafetlerle ön sıralarda yerini aldı. Kimi zaman perdeden kimi zaman koltuk kılıfından kıyafetler diken Abay, dolabını göstererek, elbiselerini çok sevdiğini ve bu kıyafetlerle sokağa çıkarak kültürünü yaşatmak istediğini söyledi.
HER SOKAK NEWROZ'DU
Newrozların daha kitleselleşmeden önce sokak aralarında yapılan kutlamalara katıldığını belirten Abay, eski Newrozları şöyle anlattı: “Kuruçeşme’de (Bağlar) Newroz’a gidiyordum, o zaman Newroz alanı yoktu. O dönemden beridir Newroz’a gidiyorum. Newroza gittiğimde HADEP daha kurulmamıştı. Kuru çeşmeden önce de Newroz kutlanıyordu, ancak sokaklarda kutlardık. İlk Newrozlar açık bir alanda kadınlar, erkeler, çocuklar herkes ne bulduysa getirip yakıyordu. O gün akşama kadar herkes ayakta Newroz’u bir şekilde kutlardı. İlk Newrozlar böyleydi. Ateşin etrafında halay çekilmeye başlanır, polisler gelince herkes bir yere saklanır, polisler gidince tekrar alana gelinirdi. Polisler gitmediğinde ise başka bir yere gidilir, orada ateş yakılır ve halay çekilirdi. Yani bütün engellemelere rağmen Newroz illaki kutlanırdı. Daha sonraysa Newroz alanı kurdular. Newroz alanının kurulmasıyla birlikte insanlar daha çok gelmeye başladı ve kitleler büyüdü. Newroz benim için düğündür, halaydır, başarıdır, hak, hukuk, kültür ve dildir.”
NEWROZ AŞKI
En büyük aşkın Newroz ve beraberindeki direnişlerin olduğunu ifade eden Abay, özgürlük için alanlarda olduğunun altını çizerek, “Newroz’a gidince sanki Kürdistan kurulmuş gibi hissediyorum. Geçen sene pandemiden kaynaklı Newroz kutlanmadı ama bu sene herkese çağrımdır; kimse evinde kalmasın. Newroz diriliş günüdür. Herkes kültürel kıyafetleriyle Newroz aşkı ile alana gelsin. Ben sabahın şafağında Newroz’a gideceğim. Bedenimde bu ruh oldukça, Newroz’a gitmeye devam edeceğim. Ben Newroz’a aşığım” diyerek, yaşamının bu aşkla geçtiğini ve bu şekilde devam edeceğini vurguladı.
MA / Eylem Akdağ