Toplum sağlığı kadının sağlığına bağlı

img
ANKARA - TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Meltem Günbeği, toplum sağlığı için öncelikle kadının sağlıklı olması gerektiğini belirterek, sağlıklı bir toplum için kadının her türlü hakkını koruma altına alan İstanbul Sözleşmesi’ne işaret etti. 
 
Kamuoyunda “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nden çekilme kararı, her alandan kadınların tepkisiyle karşılandı. Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme, bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen ilk belge olan sözleşme, imzacı devletlere hem kamusal hem de özel alanda kadınların şiddetten arınmış bir yaşam sürebilmeleri için gerekli yasal düzenlemeleri yapma ve tedbir alma yükümlüğü veriyor. Bu ve benzeri birçok maddeyi kapsayan sözleşmeyi kadın mücadelesinin kazanımı olarak gören kadınlar, fesih kararını tanımıyor.
 
Emek ve demokrasi mücadelesi veren kadınlarla sözleşmeyi ve iktidarın tutumunu konuştuk.
 
YAŞAM HAKKI 
 
Sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Ankara Tabip Odası (ATO) Yürütme Kurulu Üyesi Araştırma Görevlisi Laleş Tunç, “Biz kadınlar, hayatımızı, bedenimizi siyasi oyunların mezesi haline getirmeyeceğiz. Sözleşme yürürlükteyken de fiilen uygulanmasıyla ilgili sıkıntılar vardı ve biz o dönem de uygulanması için mücadele ediyorduk, şimdi de aynı şekilde mücadele vereceğiz. Biz hekimler olarak yaşam hakkına saygı duyarak işe başlıyoruz. İstanbul Sözleşmesi de tüm kadınlar için yaşam hakkı mücadelesidir” dedi.
 
DAHA ÇOK MÜCADELE 
 
Hem kadın sağlık çalışanları olarak hem de kadın hastalar açısından sözleşmenin çok değerli olduğunu söyleyen SES Genel Sekreteri Pınar İçel de, sözleşme için mücadeleye devam edeceklerini yineledi. Sözleşmenin toplumsal karşılığını, şiddet gören ve tecavüze uğrayan kadınları tedavi ettikleri süreçte daha iyi anladığını belirten İçel, “Sözleşme kadını şiddetten koruyor. Çalıştığımız alanları da çok yakından ilgilendiren bir sözleşme. İptal kararı yok hükmünde ama biz aktif olarak uygulanması için de daha çok mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
YOLA DEVAM 
 
Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Doçent Doktor Nükhet Paksoy Erbaydar, sözleşmede yer alan “toplumsal cinsiyet eşitliği” üzerine durdu. Sözleşmenin bir sıçrama tahtası olduğunu dile getiren Erbaydar, “Sözleşme, kadın erkek eşitliği mücadelesinin uluslararası platformda karşılık bulmasının sonucu. Dünyanın genelinde buna benzer sözleşmeleri hayata geçirmeye çalışıyorlar. Gerçekten şiddet, kadın erkek eşitliği önünde çok ciddi bir engel. Aradan çıktığı zaman önemli gelişmeleri sağlayabileceğiz. Şiddet dediğimiz şey, sadece sokakta değil, şiddet ev içinde, yatak odasında, çocukların gözü önünde, yani kadınların en güvenli hissetmek istediği her yerde var. Ancak, İstanbul Sözleşmesi’ni ister kaldırsınlar, isterse kaldırmasınlar kadınlar hakkını korumaya devam edecek. Bunun adı bugün İstanbul Sözleşmesi olur, yarın Madrid açıklaması olur, fark etmez kadınlar yola devam ediyor” şeklinde konuştu.
 
TOPLUM SAĞLIĞI İÇİN… 
 
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Meltem Günbeği, “Biz sağlık anlayışımızda sadece beden sağlığını sağlamıyoruz. Bu nedenle şiddetin her türlüsüne karşıyız. Psikolojik şiddet, dijital şiddet temelli sorunları da bu açıdan görüyoruz” dedi. Sağlıkçılar olarak toplumsal bir sağlık anlayışıyla çalıştıklarını ifade eden Günbeği, “Toplumsal sağlığın olması için de en başta dezavantajlı grupları yani; başta kadınlar olmak üzere mülteciler, LGBTİ+ bireyler ve bu bireylerin sağlığı önemli. Çünkü onların sağlığı olmadan toplumsal bir sağlıktan söz edilemez. Biz sözleşmenin kaldırılmasını buna yönelik çok ciddi bir saldırı olarak görüyoruz” sözlerini kullandı. 
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Dönem Sözcüsü Melek Aşır, sözleşmenin kadını toplumda “ikincil” bir varlık olmaktan alıkoyarak ana bir özne haline getirdiğini söyledi. Kadının sadece yaşama hakkını değil, toplumda var olma hakkını da 6284 sayılı kanunla garantilediğinin altını çizen Aşır, sözleşmeyle beraber kadınların toplumda erkeklerle eşit olma hakkı, kadını şiddet gördüğünde devlet tarafından korunma hakkının da garanti altına alındığını hatırlattı.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ankara Kadın Komisyonu Temsilcisi Nevin Kızılöz, sözleşmeden geri çekilmenin kadınlar açısından kötü sonuçlar doğuracağını söylerken, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim- Sen) 4 No’lu Şube Kadın Sekreteri Edge Ejderoğlu ise kadınları koruyan en önemli şeyin kadın mücadelesi olduğunu belirtti. 
 
DAHA FAZLA CİNAYET 
 
Kadın mücadelesi sonucu elde edilen kazanımların önemine değinen Ejderoğlu devamında şunları söyledi: “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği her gün, kadın cinayetlerinin arttığını buna karşın devletin üzerine düşen hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediğini görüyoruz. Bu kadınlardan, cinsiyet eşitliğinden ne kadar korktuklarının göstergesidir. Bizler işyerlerinde mobbinge uğruyoruz; sokaklarda rahatlıkla gezemiyoruz. Eğer devlet bu konuda bize karşı sorumluluğunu yerine getirmeyip sözleşmeden çıkma kararlılığını sürdürürse daha fazla kadının ölümüne daha fazla tacize, tecavüze ve çocukların cinsel istismarına neden olacak.”