URFA - Urfa Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin, yılın ilk üç ayında şiddet gören 15 kadından başvuru aldığını belirten Avukat Zeynep Kaya, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin cezasızlığı yasallaştırdığını söyledi.
Urfa Barosu Kadın Hakları Merkezi, şiddete maruz bırakılan kadınların sorunlarına çözüm olmak için çalışmalarını sürdürüyor. Genelde şiddete maruz bırakılanların Kadın Hakları Merkezi’ne başvurmaktan çekindiği kentte, baroya ayda ortalama en az 5 kadın başvuruyor. Yılın başından bu yana 15 kadın merkeze başvururken, başvurucuların 5’i cinsel saldırı, 2’si cinsel taciz, 4’ü tehdit-hakaret, 6’sı fiziksel şiddet-yaralama ve 1’i psikolojik şiddet gördüğünü kaydetti.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği Mart ayında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre, 28 kadın katledildi, 19’u şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Jinnews’in şiddet çetelesine göre, 27 kadın katledildi, 15’i şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin yürürlüğe girdiği 20 Mart’tan sonra 11 kadın katledildi, 5'i şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
Fesih kararının ardından sokağa çıkan kadınlar, yaşam haklarına sahip çıkıyor.
KORUMA SAĞLANIYOR
Urfa Barosu Kadın Hakları Merkezi'nden Stajyer Avukat Zeynep Kaya, bürolarına yapılan başvuruların ağırlıklı olarak aile içi fiziksel şiddet olduğunu aktardı. Kendilerine yapılan başvurudan sonra izledikleri yolu Kaya, şöyle anlattı: “Başvuru alındıktan sonra kadına gerekli bilgilendirmeler yapılıyor. Daha sonra gerekli görürsek adli yardım ve güvenli bir yerde kalması gerekiyorsa o yerin hazırlanmasını sağlıyoruz. Hazırlanan güvenli evde kalmasını teşvik ediyoruz. Hukuki anlamda bir dava açıldıktan sonra da davanın gönüllü takipçisi oluyoruz. Bu mağdurlar, dava sonuçlanana kadar bir nevi Urfa Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin koruması altında oluyor.”
BAŞVURUDAN ÇEKİNİLİYOR
Kadınların büyük bir kısmının şiddet sonrası konuşamadığına dikkati çeken Kaya, “Şiddet sonrası konuşmak da bazen yeni bir şiddet getirebiliyor. Bazı başvurularda ise, bahsedilen olaydan uzun bir süre sonra kendisini toparlamış oluyor ve hukuki yollara başvuruyor. Bunun için bazı faaliyetler yürütüyoruz. Aile içi şiddetin temelleri araştırılıyor. Kadın Hakları Merkezi’mizde kadınların bilinçlendirilmesi amacıyla broşür ve dergi çalışmalarımız oluyor. Saha alanında da ciddi bir çalışma oluyor. Derneklerle beraber etkileşim içerisinde özellikle Urfa yöresindeki kadınların nasıl bir şiddetle karşı karşıya kaldıklarını ve bunu ne kadar süre sonra izah edebildiklerini de araştırıyoruz. Birçok kadının mağduriyetinden çok uzun bir süre sonra bize gelebildiğinin farkındayız. Bunun önüne geçmek amacıyla bilinçlendirmek için birçok çalışma yürütüyoruz” dedi.
URFA’DA ‘KUMA’ ŞİDDETİ
Kent yöresinde sahada yaptıkları araştırmalar neticesinde kadınların özellikle kuma şiddeti ile karşılaştıklarını ifade eden Kaya, “Burada hem birinci evlilikteki kadın hem de ikinci evlilikteki kadın bir şiddete maruz kalıyor. Çünkü biz şuna inanıyoruz; hiçbir kadın gerçekten böyle bir hayat yaşamayı tercih etmez. Kadınlar, başka birinin eşiyle de eş olarak yaşamaya zorlanabiliyor. Başka çaresi bırakılmamış olabiliyor. Çünkü ekonomik olarak var olmalarının önüne geçiliyor. Kendi hayatlarında karar merci çoğu zaman kadınların kendisi olamayabiliyor. Kuma şiddetini iki kadının aynı evde yaşamasından ziyade iki kadının aynı evde eş olarak yaşamak zorunda bırakılması olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
ÇOCUK YAŞTA EVLENDİRME ORANI
Aynı zamanda kentte çocuk yaşta evlendirmelerde ciddi bir oran olduğunu ancak bununla ilgili başvuru ya da şikayet alamadıklarını dile getiren Kaya, “Bu konularda şikayet edebilecek birini bulmak zor oluyor. Böyle bir şikayet bile zor geliyor. Ama çocuklara yönelik cinsel istismar, cinsel saldırı veya taciz konularında başvurular alıyoruz. Bu konuların biraz daha aşıldığını ve şikayet edilebildiğini görüyoruz” diye belirtti.
CEZASIZLIK YASALLAŞTI
İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile feshedilmesinin “cezasızlığı yasallaştırdığını” belirten Kaya, buna şöyle açıklık getirdi: “Artık şiddet uygulayan erkekler ‘Niye biz cezaevindeyiz, niye çıkmıyoruz, İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı’ gibi cümlelerle karşımıza gelmeye başladılar. Bu da sözleşmenin hangi amacı taşıdığını daha net bir şekilde gözler önüne seriyor. İstanbul Sözleşmesi’nde asıl dikkat edilecek tehlikeli nokta artık şiddet uygulayanların bunu bir cezasızlık olarak görmesi. Erkeklerin, ‘Biz rahatça istediğimizi yapabiliriz’ fikrine erişmesi çok tehlikeli bir hal almaya başladı. Bu durumda herkesi İstanbul Sözleşmesi’ni okumaya ve anlamaya davet ediyorum.”
ŞİDDET EĞİLİMİ ARTIYOR
İstanbul Sözleşmesi’nin özellikle dezavantajlı gruplar açısından önemine dikkati çeken Kaya, “Yaşadığımız toplumda bazı dezavantajlı gruplarımız var; çocuklar ve kadınlar gibi. Sözleşme bu özel alandakilere bir eşitlik hakkı sağlayacaktı. Ki hiçbir zaman da istediğimiz gibi uygulanamadı. Ama şu an getireceğinden daha çok götürdü. Şu an birçok kişi artık ceza almayacağını düşündüğü için serbest bir şekilde istediğini yapabilme eğiliminde” dedi.
HİÇBİR ZAMAN VAZGEÇİLMEDİ
Kaya, son olarak ise şunları söyledi: “Ben genç bir kadın avukat olarak, çekilme kararının kadınları asla yıldırmayacağını hatta daha çok birleştireceğini ve gürleştireceğini düşünüyorum. Biz haklarımızdan, özellikle de yaşam hakkımızdan hiçbir zaman vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Bu bizim dayanışmamızı daha çok arttırdı. Kadınlar bir aydır sokaklarda, pandemi şartlarına rağmen herkes bir şekilde eylem ve hazırlık içerisinde. Herkes bir şekilde birbirinin hakkını savunma çabası içerisinde."
MA / Lezgin Tekay