ANKARA - Son dönemde kadın üye ve yöneticilerinin hukuksuz uygulamalarla karşı karşıya kaldığını dile getiren KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, “Dayanışmamızla, birbirimize yurt olarak bu mücadeleyi ileri taşıyacağız” dedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), kamu emekçilerine yönelik son döneme artan baskılara ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına ilişkin basın toplantısı düzenledi.
“Mücadelemizden vazgeçmiyoruz” sloganıyla KESK Genel Merkez binasında düzenlenen toplantıya, KESK Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri de katıldı.
Toplantıda konuşan KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, toplumda yaşanan ataletsizliğe dikkati çekerek, “Ataerkil kapitalizmin yarattığı eşitsizlikler bugün dünyanın her tarafında şiddeti, tacizi, savaşı, krizi, yoksulluğu, işsizliği, mobbingi, ayrımcılığı derinleştirirken, tüm bunlara karşı kadınların insanca yaşam, gerçek demokrasi ve eşitlik talepleri yükselmeye devam ediyor” dedi.
İDEOLOJİK SALDIRILAR
Kadın mücadelesini varlığına tehdit olarak gören anlayışın, kadınlara yönelik ideolojik saldırılarını arttırdığını belirten Atasoy, “İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı başta olmak üzere, kadın kazanımlarını gasp etmeye dönük düzenlemelerin yasa kılıfında hayata geçirilmeye çalışılması, kadınları şiddete daha açık hale getirmeyi amaçlamaktadır” ifadelerini kullandı.
SORUŞTURMALAR
AKP iktidarının, 15 Temmuz darbe girişimi gibi pandemiyi de fırsata çevirdiğini ve "tek adama" dayalı yeni bir rejim inşasının gerekçesi haline getirdiğini söyleyen Atasoy, “Temel istihdam olarak öngörülen esnek/kuralsız ve güvencesiz çalışma, kadınların iş yerlerinde örgütlenmesi önünde engel teşkil etmekte, çıkarılan yasalar dışında mobbing ve baskı süreçleri de bunun için seferber edilmektedir. Yaşamlarımıza ve emeğimize dönük iktidar politikalarını işyerlerimizde teşhir etmekten geri durmadık. İşyerlerinden alanlara kadınların öncülüğünde kadın sözünü, taleplerini ve dayanışmasını örgütlemeye çalıştık. Bu nedenle haksız hukuksuz soruşturmalarla, ihraçlarla, işten çıkarmalarla ve türlü cezalandırmalarla karşı karşıya kaldık” ifadelerinde bulundu.
SÜRGÜN, MOBBİNG, İŞTEN ÇIKARILMA
Son dönemlerde farklı kurumlarda kadın üye ve yöneticilerinin haksız hukuksuz uygulamalarla karşı karşıya kaldığını dile getiren Atasoy, yaşananları şöyle sıraladı:
“*İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde çalışan iki üyemiz 14 Mart Tıp Bayramı'nda vefat eden 384 sağlık emekçisi için 1 dakika saygı duruşunda bulundular. Rektörlük tarafından bu anma gerekçe gösterilerek SES işyeri temsilcimiz hemşire Günseli Uğur ve üyemiz Arzu Sert tedbir kararı verilerek görevden uzaklaştırıldılar.
*5 Nisan 2021’de, Diyarbakır'da Rosa Kadın Derneği'ne yönelik baskınla pek çok kadınla birlikte, KHK ile mesleğinden ihraç edilen SES üyemiz Zelal Bilgin ve BTS eski Kadın Sekreterimiz Bahar Karakaş Uluğ katıldıkları kadın eylemleri gerekçe gösterilerek gözaltına alınmış ve sonrasında tutuklanmışlardır.
*Haber-Sen İstanbul Şube üyemiz Deniz Salmanlı, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek 14 Nisan 2021 tarihinde açığa alınmıştır. Yine aynı tarihte Haber-Sen Basın ve Eğitim Sekreteri Banu Savaş'a, sendika faaliyetlerini yürütmesi nedeniyle hukuka aykırı yapılan soruşturmayla ‘maaştan kesim cezası’ verilmiştir.
*Diyarbakır Haber-Sen Şube Kadın Sekreterimiz Esra Ademhan katıldığı sendikal faaliyetler ve kadın eylemleri gerekçe gösterilerek, PTT Genel Müdürlüğü tarafından açılan soruşturma sonuncunda görevinden ihraç edilmiştir. Aynı gün 31 Mart seçimleri sonrasında kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan Tüm Bel Sen Şube Yürütme Kurulu Üyemiz Nihal Yanık'ın İçişleri Bakanlığı kararıyla ihraç edildiğinin haberini aldık.
*BTS İzmir Şube Kadın Sekreterimiz Nurhan Karadağ, aynı kurumda çalışan eşiyle birlikte pandemide gerekli önlemlerin alınması, hukuksuz sürgün kararlarının iptali ve özelleştirme uygulamalarına karşı kamusal ulaşım hizmeti talepleriyle yürüttüğü sendikal faaliyetleri nedeniyle sürekli baskı ve mobbinge maruz bırakılmaktadır. Malatya'ya sürgün edilen eşi Ünal Karadağ ise, eş durumundan kaynaklı İdari Mahkeme’ye açılan dava sonucu görev yerine dönmüş, sonrasında ise son derece keyfi bir tutumla Balıkesir Gökköy'e sürgüne gönderilmiştir.
*Aynı süreçte İzmir'de görev yapan BTS Genel Kadın Sekreteri Begüm Özyönüm hakkında kılık kıyafetten, sendikal eylemlere değin pek çok keyfi gerekçeyle, usule aykırı bir biçimde yürütülen soruşturmalarla son 7 yıldır aldığı yüksek sicil notlarına rağmen kademe ilerlemesi durdurulmuş, kınama gibi farklı cezalar verilmiş ve sonrasında sürgün edilmiştir.
*Önceki dönem Ankara Eğitim Sen 5 No'lu Üniversiteler Şubesi başkanlığı görevini de yürüten Doç. Dr. Meltem Kayıran'ın 30 yıldır emek verdiği fakültesiyle ilişkisi haksız-hukuksuz bir biçimde kesilmiştir.”
‘VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Üyelerine dönük tüm baskılara karşı mücadeleden geri adım atmayacaklarının altını çizen Atasoy, şöyle dedi: “AKP iktidarı oluşturduğu ‘makbul kadın’ tanımının dışında kalan, mücadelede bir adım geri atmadan ve en önlerde yer alan kadınları türlü cezalarla kamusal alandan dışlamaya, eve kapatmaya, iş yerinden, emekçilerden yalıtmaya, yalnızlaştırmaya çalışsa da KESK’li kadınlar olarak asla vazgeçmeyeceğiz. Dayanışmamızla, birbirimize yurt olarak bu mücadeleyi ileri taşıyacağız.”