HABER MERKEZİ - İdam sehpasına Kürt Ulusal Marşı Ey Reqîp’i okuyarak yürüdüğünde henüz 22 yaşındaydı Leyla Qasim. Baas rejimine meydan okuyan “Benim öldürülmemle binlerce Kürt uyanacak" sözleri ise milyonlara miras kaldı.
"Beni öldürün fakat şu gerçeği de bilin ki benim öldürülmemle binlerce Kürt uyanacak" sözleri cellatlarına meydan okuyan Leyla Qasim’a ait. Dilden dile dolaşan Ey Reqip marşı ile idam sehpasına giden Qasim’ın ardından mücadeleci kişiliği, ismi gibi tüm Kürt coğrafyasına yayılarak, günümüze kadar taşındı.
Leyla Qasim, 1952 yılında Irak’ta İran sınırına yakın olan Xaneqîn kentinde Dalaho Qasim ve Kanî’nin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Gece yarısı dünyaya geldiğinden dolayı babası Arapça “gece” anlamına Leyla ismini koydu. 4 erkek çocuğu olan ailenin tek kız çocuğuydu. Çiftçilikle uğraşan aile, Leyla 4 yaşındayken Erbil’e taşındı ve bu sırda ekonomik anlamda birçok sıkıntı yaşadı. Başarılı bir öğrenci olan Qasim, gençlik yıllarında Kürt mücadelesine ilgi duymaya başladı. Ailesi orta öğretiminden sonra 1958 yılında bu kez Bağdat'a göç etti.
BAĞDAT’A TAŞINAN BİR MÜCADELE
Aile, yoksulluklarına rağmen Qasim’in eğitimini tamamlaması ve bir mesleği olması için çabaladı. Ailesiyle Kürt coğrafyasında yaşanan gelişmeleri yakından takip eden Qasim, genç yaşta Baas rejiminin esaretinden kurtulmak amacıyla çalışmalara katıldı ve ideallerini gerçekleştirmek için yola koyuldu. Baas rejiminin asimilasyon politikaları nedeniyle ailesiyle birlikte Bağdat'a taşınan Qasim, sosyoloji bölümünü kazandı. Gençlik hareketinin içinde yer almaya başlayan Qasim ve arkadaşları, Kürt özgürlük mücadelesini Irak'ın başkenti Bağdat'a taşıdılar ve bu yüzden de Saddam Hüseyin hedefi haline geldiler.
UÇAK KAÇIRMA EYLEMİ
Bağdat'ta lise öğrenimini tamamlayan Qasim, 20 yaşındayken tanıştığı Kürdistan Öğrenciler Birliği’ne (YXK) destek vermeye başladı. Bu dönemde peşmergelere katılma kararı aldı. 1974'ün baharında Kürtlere karşı savaş açan Baas rejimi, aileleri Bağdat'tan çıkardı. Irak rejiminin Qeladize kentini bombalaması sonucu ise birçok sivil yaşamını yitirdi. Bu dönemde Qasim, 4 arkadaşıyla uçak kaçırma eylemi gerçekleştirdi. 24 Nisan 1974’te de 4 arkadaşıyla birlikte gözaltına alındı.
Cezaevinde işkence ve insanlık dışı uygulamalara maruz kalan Qasim, hiçbir şekilde mücadelesinden ödün vermedi. Saddam Hüseyin’in emriyle Qasim ve 4 arkadaşı 12 Mayıs 1974 tarihinde idam edildi.
ANNESİYLE SON GÖRÜŞME
Bir kaç gün sonra ise ailesine Qasim’ın idam edileceği haberi verildi. Ferah adında bir Kürt tutukluyu görme bahanesiyle Ebu Greyb'e giden anne, kızıyla görüşme fırsatı yakaladı. Qasim, idam edilmeden önce kısa bir görüşme gerçekleştirdiği annesine şu sözleri söyledi: "Güzel annem; tasalanma, ben bir dava insanıyım artık. Kürt halkı ve Kürdistan için savaşıyorum. Dün Saddam ve beraberinde bir grup buraya geldi. Beni kandıracağını, ilkelerimden taviz vereceğimi zannediyordu. Hatta mücadeleden vazgeçmem için maddi tekliflerde bulundu. İstediğim okullarda öğretmenlik yapabileceğim vaadinde bulundu. Fakat ben bunları kabul edemeyecek kadar onurlu olduğumu, halkımı satmayacağımı söyledim. Kendimi Kürt ve Kürdistan davasına adadığımı, bu mücadele uğrunda idamı onurla karşıladığımı söylemem üzerine çılgınlaşan koca Saddam'ın ne kadar zavallılaştığını gördüm. Anne bizim ölümümüzle binlerce Kürt insanı uyanacak, özgürlük bayrağımız dalgalanacak. Ben öldüğümde üzülmeyin, saç örgülerimden bayrak yapsınlar!"
İDAM SEHPASINA YÜRÜRKEN…
Qasim, idam sehpasına çıkarken henüz 22 yaşındaydı. Yargılama sırasında mahkeme hakimine yönelik sarf ettiği, "Beni öldürün fakat şu gerçeği de bilin ki benim öldürülmemle binlerce Kürt uyanacak. Ben Kürdistan'ın özgürlüğü yolunda canımı feda ettiğimden dolayı sevinç ve gurur duymaktayım" sözleriyle Saddam Hüseyin rejimine meydan okuyordu. Kısa ancak mücadeleyle geçen yaşamının sonuna Ey Reqib marşı okuyarak, yürüdü.
İdam sehpasında okuduğu marş dalga dalga tüm Kürt coğrafyasında yankılandı. Qasim, Kürt özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren ilk kadınlardan oldu. Dönemin zor koşullarında kendini Kürt özgürlük mücadelesine adayan Qasim’ın idam sehpasında başlattığı direniş ise, aradan 47 yıl geçmesine rağmen devam ediyor.