Kadınlardan yükselen cinsiyetçiliğe karşı mücadele vurgusu

  • kadın
  • 19:26 16 Mayıs 2021
  • |
img
 
İZMİR - “Pandemi ile yükselen cinsiyetçilik” online panelinde konuşan kadınlar, eşitsizliğin ve ayrımcılığın ortadan kalkmasının ortak mücadele ile olacağına vurgu yaptı. 
 
Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi ve Wabi Sabi Sağlık Araştırmaları Merkezi tarafından pandemi de siyasal, sosyal ve ekonomiye etkisi ve dönüşümünü ele almak üzere düzenlediği paneller dizisi “Pandemi ile yükselen cinsiyetçilik" başlığıyla devam etti.
 
 Kolaylaştırıcılığını sosyolog Halide Türkoğlu’nun yaptığı panelde feminist aktivist İlke Gökdemir, “Pandemi ile toplumsal rollerin yeniden derinleşmesi”, Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya “Pandemi sürecinin kadına şiddet üzerindeki etkisi" sunum yaparken, pandemi sürecinde kadın istihdamının sorunlarını ise feminist aktivist Semiha Arı ele aldı. 
 
'EŞİTSİZLİK DERİNLEŞİYOR'
 
Panelde ilk olarak söz alan feminist aktivist İlke Gökdemir, Türkiye'nin otoriterleşen bir rejimle yöneltildiğini, muhafazakarlaşmanın artmasından en çok kadın ve LGBTİ+'lirin etkilendiğini söyledi. Gökdemir, “Cinsiyet eşitliği ve kadınlara yönelik eşitsizlikleri bu alanda mücadele eden örgütler dile getiriyor ve bu yüzden hedef alınıyor. Var olan sistem kadınların özgürlüğünü engelliyor. Türkiye'nin son 10 yılına baktığımızda kadının birey olarak görülmediği ancak aile ile tanımlandığını ve bunu yaparken kutsallık atfedilerek, sistemli bir şekilde politikalar üretiliyor. AKP hükümeti bunu daha güçlü bir şekilde yapıyor. Siyasal ve günlük hayatlarımızda çok net görüyoruz. Kürtaj yasaklanmak istediğinde kadınalar sokaklara çıktı ancak bugün kamu kurumlarında kürtaja erişemez durumdalar. Küçük kentlerde hiç erişilemiyor, büyükşehirlerde neredeyse tek tük hastane var" dedi.
 
'KADIN İŞSİZLİĞİ ARTTI'
 
Bir kriz dönemi olan pandemide de en çok kadınların etkilendiğini belirten Gökdemir, "Pandeminin ilk döneminde alınan kapanma kararlarıyla evlerde kapalı kaldık. Kadınlardan ev içi yükünün getirdiği çığlıkları duyduk ve hala devam ediyor. Bakım hizmeti veren kadınların çoğu işsiz kaldı. Bu süreçten en fazla tek başına yaşayan kadınlar oldu. Güvencesiz ve eşit ücret alamayan kadınlar bu sürecin sorunlarını daha derin yaşadı” diye belirtti. 
 
'ŞİDDET ÖNLENMEDİ'
 
Pandemide şiddet gören kadınların destek alamadığını, devletin kadınlara bilgilendirme yapmayıp, çözüm yoları göstermediğini aktaran Gökdemir, “Devletin kadınlara yönelik sosyal bir politikası yok. Cinsiyet eşitliği perspektifiyle sosyal politika üretilmiyor. Sözleşmeden çıkma kararının pandemi sürecinde alınması tesadüf değil" diye konuştu. 
 
Pandemi sürecinde eğitim alan çocuklara ve evde eğitim yükünü üstlenen kadınların yaşadıklarına da değinen Gökdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Devlet okulları açmayarak, kadınlara eğitim yükünü yükledi. Kreşler kadınların kamusal alanda var olabilmeleri için önemli bir nokta. Çocuk evde olduğunda kadınlara yükümlülüğü kaldı. Bu yüzden çoğu kadın işten ayrılmak zorunda kaldı. Tüm bu nedenle kadınlar bu süreçte güçsüzleşti. 
 
Kız çocukları uzaktan eğitime katılamadı. Özellikle yoksul çocukların evlerinde kız çocukları ev içi işlerini yapmak zorunda kalırken, evde tek bilgisayar varsa o bilgisayarla eğitime erişen erkek çocukları oldu. Devlet bu anlamda da hiçbir önlem almadı. Üniversitelerde de durum aynı. Üniversite öğrencisi kadınlar uzaktan eğitim sürecinde aile evlerine geri dönmek zorunda kaldıkları için özgürlüklerinden çok büyük ölçüde geri kaldı." 
 
'KADINLAR MÜCADELEYLE GÜÇLENDİ'
 
Pandemi döneminde alınmayan önlemler ve kadını önceleyen politikaların hayata geçirilmemesine rağmen kadınların güçlendiğini vurgulayan Gökdemir, şöyle devam etti:“10 yıl önce 8 Mart yürüyüşlerinde daha az iken pandemi sürecinde daha kalabalık ve gösterişliydi. Bu bir mücadele ve uzun solukludur. Sözleşme süreci de henüz bitmedi, kadınlar örgütlülüklerine güvenecek. Kadınların mücadelesi çok güçlendi, kendi haklarını bilmeleri, örgütlerle etkileşime geçmesini başardık. Bundan sonraki dönemde de mücadele ederek kazanımlarımızı geliştireceğiz.” 
 
'KAYYIMLAR KORUYUCU MEKANİZMALARI KALDIRDI'
 
“Pandemi sürecinin kadına şiddet üzerindeki etkisi" üzerine söz alan Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, pandemide yaşanan her türlü aksaklığın, kadının yaşamına şiddet olarak yansıdığını söyledi. Bölge kentlerinde atanan kayyımlar ve artan ırkçılıkla birlikte kadına yönelik şiddetin arttığına dikkati çeken Kaya, kadınların şiddet karşısında başvurabileceği mekanizmaların, kayyımlar tarafından yok edildiğini bunun da şiddeti tırmandıran etkenler arasında olduğunu aktardı. 
 
'ŞİDDET HATLARI ÇALIŞMADI'
 
Pandemi döneminde sosyal medya hesaplarından ve telefonla gelen başvurulara da değinen Kaya, şunları söyledi: “En çok ekonomik şiddete maruz kalan kadınlardan başvuru aldık. Gündelik işlerde çalışan kadınlar işsiz kaldı, aynı durumda olan eşi de işsiz kaldığından pandemiyi evde birlikte işsizliğin verdiği gerginlikle ve şiddetle geçirdi kadınlar. Şiddeti önlemek için kurduğumuz çalışma ağları bu başvurular karşısında çaresi kaldı. Çünkü kadınların ulaşabileceği belediyeye ait sığınaklar ve danışma merkezleri tedbir kapsamında kapatıldı. ŞÖNİM'ler ise sağlık açısından oldukça sorunlu yerler ve oldukça yoğundu. Kadınlar evlerine geri gönderiliyordu. Şiddet hatlarının hiçbiri çalışmıyordu. Savcılar başvuru yapmak isteyen kadınları geri çevirdi, caydırmaya çalıştı. Başta kolluğun ve diğer tüm destek mekanizmalarının aktif bir şekilde çalışması gerektiği dönemde kadını şiddet gördüğü yere geri gönderildi. Bu da bize tüm bu mekanizmaların sistemin bir parçası olduğunu bir kez daha gösterdi. Kürdistan'da kadınların devlet şiddeti gördüğünden sisteme olan güvensizliği, pandemi sürecinde daha da ortaya çıktı."
 
'DEVLETİN ŞİDDETİNE MARUZ KALDIK'
 
Pandemide şiddet yanı sıra kadın kazanımlarına saldırılarla da mücadele etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Kaya, “İnfaz yasası, nafaka hakkı, erken yaşta evlendirilme, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi gibi gündemlerle mücadele ettik. Kürdistan'da ayrıca kadın örgütlerine, siyasetçilere yönelik şafak operasyonları gerçekleşti. Biz şiddetle mücadele ederken, devletin şiddetine maruz kaldık” dedi. 
 
'CEZAEVLERİNDE KADINLAR PANDEMİ TECRİDİNDE'
 
Pandemi döneminde derneklerine yönelik operasyon kapsamında tutuklanan Kaya, cezaevinde kadınların yaşadığı şiddete ilişkin de şu bilgileri paylaştı: “Cezaevleri görüşme sınırlılığı içindeyken pandemi döneminde tecride dönüştü. Aile görüşünüz, avukat görüşünüz yok. Telefonla görüşmeleriniz kısıtlı. Sağlık hakkınızdan faydalanamıyorsunuz. Koşulları bu denli zor olan bu yerler pandemiden kaynaklı daha da zorlaştırıldı."
 
'CİNSİYETÇİ MİLİTARİZMLE MÜCADELE EDİYORUZ'
 
Kürt illerinde üniformalı devlet görevlilerinin kadınlara yönelik suçlarına da değinen Kaya, Gülistan Doku ve İpek Er örneklerini anımsatarak, “Bu suçlar kayyumlarla ve pandemiyle daha arttı. Üstelik devletin tüm mekanizmaları buna göz yumuyor. Bu bizim için oldukça ağır çünkü bunları yaşayan kadınlar hayatlarından vazgeçemeye kadar gidebiliyor. Bu çok tehlikeli ve ürkütücü bir durumdur. Kürt kadınlarına yönelik cinsiyetçi militarizmle mücadele etmeye devam edeceğiz" diye konuştu. 
 
ÖRGÜTLENMEK
 
Bütün şiddet türleri karşısında kadınların özsavunma hakkının kullanılmasının önemine değinen Kaya, en büyük özsavunmanın örgütlenmekten geçtiğini belirtti. Kaya, “Bu yüzden ne kadar güçlü örgütlenirsek ne kadar geniş ittifaklar kurarsak tüm bu saldırıların karşısında daha güçlü direnebiliriz" dedi.  
 
'KADINLAR KAYIT DIŞI İSTİHDAM EDİLİYOR'
 
Son olarak söz alan feminist aktivist Semiha Arı, pandemi sürecinde kadın istihdamının sorunlarına dikkat çekti. Kapitalizmin en çok kadın emeği sömürüsünden beslendiğini söyleyen Arı, "Türkiye kadın istihdamının en az olduğu ülkelerden biri. Kadınlar en çok kayıt dışı çalıştırılan sektörlerden çalıştırılıyor. Güvencesiz ve düşük ücretli çalıştırılan kadınlar için pandemi döneminde ev içi emeğin bir kriz alanına döndüğünü gördük" şeklinde konuştu. 
 
'TÜİK VERİLERİ MANÜPÜLE EDİYOR'
 
Pandemiden önce ekonomik kriz nedeniyle kadınların pek çok üretim alanında toplu olarak işten çıkarıldığını anımsatan Arı, ev içi işlerinden dolayı çalışamayan kadınların yirmi milyon gibi bir rakama ulaştığını belirtti. Sağlık ve eğitim gibi sektörlerdae iş yoğunluğunun arttığını ifade eden Arı, ekledi: “Çalışma ve yaşam koşullarının çok daha berbat bir hal alan bu alanlardaki kadınlar için durum tükenme noktasında. Kapitalizm krizlerini kadının emeği üzerinden absorbe eder. AKP'nin kadın emeği politikalarına bakarsanız bunu görürsünüz.” 
 
'BAKIM EMEĞİ MERKEZE ALINMALI'
 
Bakım emeğinin yeni kurulacak yaşam tahayyüllerinin temelinde olması gerektiğini söyleyen Arı, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Erkek politikalarına, şiddete karşı nasıl mücadele edip başarı kazandıysak aynısı bakım politikaları üzerinden yapmalıyız. Pandemiyle birlikte derinleşen ekonomik krize dair bakım emeğini merkeze almadan yapılan hiçbir analizin ve geleceğe dair kurulacak hiçbir alternatifin başarıya ulaşabileceğini düşünmüyorum. Bu nedenle kadın hareketinin kadın emeği meselesi üzerine hem politika yapma hem de alternatifler düşünmesi gerekiyor." 
 
Soru ve cevaplar bölümü ardından sona ererken, panel “Pandemik koşulların çocuk ve eğitim hakkına etkisi” oturumuyla devam ediyor.