ANKARA - İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ikinci ayında 11 kadın cinayeti yaşandı, 20 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 5 kadın öldürülmek istenirken ağır yaralandı. Temmuz ayına kadar seferberlik ilan eden kadınlar, sokakları terk etmeyeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin feshedilmesinin üzerinden iki ay geçti. Geçen 2 ayda kadına yönelik şiddetle ilgili iktidar herhangi somut bir adım atmazken, şiddetin yanı sıra taciz, tecavüz ve şüpheli kadın ölümlerinde artış yaşandı. Sözleşmeden çekilmenin 2’nci ayında yaşananları derledik.
11 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
Kararın yayımlandığı ilk ayda, 29 kadın cinayeti yaşanırken, 1 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. İkinci ay ise (20 Nisan ve 20 Mayıs) 11 kadın cinayeti yaşandı. 20 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 5 kadın öldürülmek istenirken ağır yaralandı. Son 30 gün içinde taciz, tecavüz ve şiddet failleri yönelik cezasızlık politikaları da devam etti.
Sözleşmeden çekilme kararı Avrupa sözleşmelerinin onay ve feshedilme sürecini tartışmaya açarken, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) konu hakkında Venedik Komisyonu’na başvurmak için girişimlerde bulundu. Öte yandan AKPM, “acil gündem maddesi” olarak Türkiye’yi görüştü. AKPM’nin gündem başlıklarından biri sözleşmeden çekilme kararı oldu. Kadın kazanımlarının başında gelen sözleşmenin feshedilme tartışmaları sürerken, “Kadına Karşı Şiddet Araştırma Komisyonu” Meclis’te ilk kez toplandı. Ancak kadınlar, “Bu kaçıncı komisyon, yeni komisyonlar kurmak kamuoyunun oyalanmasından başka bir anlam taşımıyor” diyerek tepki gösterdi.
ÖNERGELER RED EDİLDİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İzleme Raporu’nun 7’ncisini açıklayan Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), bir ayda Meclis’e sunulan 90 kanun teklifinin hiçbirinde kadının adının olmadığını belirtti. Raporda, sözleşmeye dair görüşme talepleri ve araştırma önergelerinin AKP-MHP oylarıyla reddedildiği kaydedildi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Nisan ayı raporuna göre 16 kadın katledildi, 14 kadın ise şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Platform, “Anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygula” sloganıyla yeni bir mücadele hattı başlattı. Bu kapsamda 6 ülkeden ve Türkiye’nin 73 ilinden 750 platform üyesinin katılımıyla online toplantı gerçekleştirdi. Sözleşmeden çekilme kararı ve ardından yaşananların ele alındığı toplantıda kadınlar tüm ülkede eylem halinde olacaklarını açıkladı.
SÖZLEŞMENİN 10’UNCU YILI
Sözleşmenin 10’uncu yılında, Türkiye’nin her kentinde kadınlar sokaklara çıkarak “Sözleşmeden vazgeçmiyoruz” dedi. 78 baro başkanı da ortak açıklama yayınladı. Fesih kararının kadınları korumasız bırakacağı vurgusu yapılan açıklamada, kararın geri alınması çağrısı yapıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, ev emekçisi işçilerin yaşadığı zorluklar ve sorunlara ilişkin hazırladığı “Değersizleştirilen Ev İşçiliği-Görünmeyen İşçiler Raporu”nda, ev hizmetlerine giden her 10 kadından 3’ünün cinsel, fiziksel şiddet ve işyerinde mobinge uğradığına yer verilirken, konut dokunulmazlığından dolayı bu tür saldırıları ispatlamanın imkansız olduğuna dikkat çekti. 29 Nisan- 17 Mayıs tarihlerini kapsayan “tam kapanma” sürecinde şiddetle baş başa bırakılan kadınlar, sığınma evleri ve Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne (ŞÖNİM) alınmadı. İzmir’de maruz bırakıldığı psikolojik şiddet nedeniyle ŞÖNİM’i arayarak destek isteyen N.G. isimli kadından şiddete dair rapor istendi.
AKP’LİLERİN KARIŞTIĞI ŞİDDET OLAYLARI
AKP’li isimlerin karıştığı kadın cinayetleri, taciz, tecavüz ve şiddet olaylarındaki artış dikkat çekti. 28 Mart 2019’da yaşadığı evde şüpheli bir şekilde ölü bulunan Kazakistan uyruklu gazeteci Yeldana Kaharman'ın ölümünde, şüpheli görülen eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın oğlu AKP Milletvekili Tolga Ağar ile ilgili iddialar araştırılmadı. Kaharman'ın otopsi raporu 2 yıl sonra ortaya çıkarken, rapordaki detaylar cinayet şüphesini güçlendirdi.
AKP’den 2015 yılında Konya milletvekili aday adayı olan Feramuz E., Ankara’da bulunan tarım firmasında işe başlayan bir kadını taciz ederek, “Tanıdığım milletvekilleri var, AKP arkamda” diyerek tehdit etti. İstanbul’da da Ferhat Korkmaz, sanal medyada “Biz devletiz” diyerek, Sibel Yıldız’ı tecavüz ve ölümle tehdit etti. Tüm bunlar yaşanırken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cinsiyetçi söylemleri tepki topladı. Soylu, kendi hakkında söylenen bazı iddialara cevap verirken, "Karısının iç çamaşırına sığınan edepsiz” ifadelerini kullandı.
CEZASIZLIK POLİTİKASI
Sözleşmeden çekilme kararı şiddet faillerini cesaretlendirirken, cezasızlık politikaları devam etti. Kilis’te tecavüze uğrayan kadının yardım istememesini “rıza” sayan mahkeme, tecavüz faili M.Ö.K. isimli erkeğin beraatına karar verdi. Bingöl Karlıova’da R.Ö.’yü ölümle tehdit ederek darp eden Ferhat K. isimli uzman çavuşa, şikayet ve darp raporuna rağmen sadece uzaklaştırma cezası verildi. İstanbul’da çocuğuna 12 yaşından itibaren sistematik olarak cinsel istismarda bulunan T. Kansız, gözaltına alındıktan 2 saat sonra serbest bırakıldı. Antalya’da çöp dökmek için sokağa çıkan Elif Ülkü Eroğlu’yu “şortla sokağa çıktı” bahanesiyle darp eden Mahsun Tatar, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Adana’nın Yüreğir ilçesine bağlı Atakent Mahallesi’nde 14 Nisan'da evli olduğu Galavizh Ayoubi Amirabad'a “seni öldürsem de ceza yemem. Benim yiyeceğim ceza 3-5 ay” diyerek şiddet uygulayan Zülküf Coşkun, bir ay sonra serbest bırakıldı.
Öte yandan eşi tarafından sistematik şiddete uğradığı ve ölümle tehdit edildiği için öz savunma yapan Melek İpek için kadınların mücadelesi sonuç verdi. Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen üçüncü duruşmada İpek tahliye edildi.
SÖZLEŞME UYGULANANA KADAR…
Sözleşmenin, fesih kararının yürürlüğe gireceği tarih olarak belirlenen Temmuz ayına kadar sokakları terk etmeyeceklerini belirten kadınlar, kadın seferberliği ilan etti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, sözleşmeden resmi olarak henüz çıkılmadığını hatırlattı. 1 Temmuz’a kadar sözleşmenin hala geçerli olduğunu belirten Başaran, “ Türkiye'de çok uzun seneler sözleşme zaten uygulanmıyordu. Kadınların zorlamaları ve direnmeleriyle dönem dönem uygulanıyordu. Ancak Türkiye uluslararası alanda sözleşmeye uyma yükümlülüğü yokmuş gibi bir algı yarattı.1 yıldır yürütülen sözleşme tartışmalarıyla iktidar erkek egemen zihniyete hizmet ediyor” diye belirtti.
Sözleşmenin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yıkmak için iktidara bazı sorumluluklar yüklediğini ifade eden Başaran, “Bunun sonucunda da erkeklerin yargılanma korkusuyla geri adım atmak zorunda kaldığı oluyordu. Bu sözleşmenin bir etkisiydi. Kararla birlikte erkekler cesaretlendi, suç meşrulaştı. Zaten erkek bakış açısıyla, erkek egemen yaklaşımla dizayn edilmiş yargı mekanizması bu adımla daha da erilleşti" dedi.
ALGI OPERASYONU
Geçtiğimiz aylarda ilk defa toplanan Meclis Kadın Komisyonu'nun sözleşmenin etkin uygulanması için çalışmalar yaptığını aktaran Başaran, devamında şunları söyledi: "Komisyon, kadınların toplumda yaşadığı şiddeti, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini nasıl ortadan kaldıracağına, neyi referans alacağına dair raporlar sunuyor. Ama raporlar açıklanmıyor. Bu da iktidar kendince algılar yaratıyor. Bu sebeple verileri gizleyerek yarattıkları algıyı beslemeye çalışıyor. İktidar ‘kadın cinayetleri azaldı’ diyor. Oysa biz kadın cinayetleri ortadan kalkmalı diyoruz. Oysa cinayetlerin azalmadığını biliyoruz. Uzun süredir Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı da İçişleri Bakanlığı da bu verileri gerçeği aktaracak bir biçimde yansıtmıyorlar."
1 Temmuz için çağrıda bulunan Başaran," Kadınlar büyük mücadelelerle bu sözleşmeyi elde etti. İktidar, aileyi önceleyen ve kadını da aile içerisinde yer alacak şekilde tanımlayan bir sözleşme yapmayı planlıyor. Ancak biz buna izin vermeyeceğiz. 1 Temmuz'da kadar değil bu sözleşme uygulanana kadar mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.