İZMİR - Kendilerine yapılan başvurularda yüzde 50 artış olduğunu belirten İzmir Kadın Dayanışma Derneği Yöneticisi Müzeyyen Alpşen, “Başvuru yapan kadınlar, devlet kurumlarına karşı güvenleri kalmadığı ve gidebilecekleri bir yerleri olmamasından kaynaklı sadece psikolojik destek istiyor” dedi.
“Kadın kenti” olarak bilinen İzmir’de, özellikle son aylarda kadına yönelik her türlü şiddet boyut kazanmış durumda. Tarihte bilinen ilk kadın eylemini gerçekleştiren İzmirliler, yaşamlarına ve kazanımlarına dönük saldırılara karşı ise sokağı en fazla örgütleyenlerin başında geldi. İzmir Kadın Dayanışma Derneği yöneticisi Müzzeyen Alpşen ile kentte yaşanılanları ve derneğe yapılan başvuruları konuştuk.
ŞİDDET VE YOKSULLUK
Salgında eve kapanmalarla birlikte şiddetin artmasıyla kendilerine gelen başvurularda da artış olduğunu belirten Alpşen, derneğe son bir yılda özellikle nakdi yardım konusunda başvuruların arttığını söyledi. Alpşen, “Bu konuda çok çaresiz kalıyoruz. Yardım konusunda bir şey yapamayacağımızı anlatmak çok zor geliyor. Bizleri umut ışığı olarak görüp arayan kadınlara sadece yardım alabilecekleri kurumlara yönlendirebiliyoruz. Bu konuda elimizden bir şey gelmemesi bizleri çok zorluyor. Evlerde şiddete maruz kalan kadınlar bir de yoksullukla mücadele ediyor” dedi.
ŞİDDETLE MÜCADELE KOORDİNASYONU
Pandemi döneminde birçok sivil toplum örgütlerinin katılımıyla Şiddetle Mücadele Koordinasyonu oluşturduklarını anımsatan Alpşen, ancak koordinasyonun çalışmalarının yetersiz kaldığını aktardı. Amaçlarının koordinasyona gelen başvuruları daha sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturmak olduğunu ifade eden Alpşen, “Önceliğimiz sokakta kalan kadınlara barına olanakları sağlamaktı. Belediye ile sadece bir barınma evi açabildik. Oda sadece 3 ay açık kaldı, daha sonra kapatıldı. Şiddete maruz kalan kadınlar yine sokakta kaldı” diye belirtti.
YÜZDE 50 ARTTI
Kendilerine yapılan başvurularda son bir yılda yüzde 50 oranında artış olduğunu kaydeden Alpşen, son günlerde ise günde en az 5 kadının derneğe başvurduğunu aktardı. Alpşen, “Ancak ilginçtir ki başvuru yapan kadınlar, kurumlara karşı güvenleri kalmadığı için gidebilecekleri bir yerleri olmamasından kaynaklı sadece psikolojik destek istiyor. Yine özelikle yüzde 30 oranında nakdi yardım başvurusu yapıldı” bilgisini verdi.
KİMLİK MÜCADELESİ
İktidarın kadın politikası ve söylemlerinin kadına yönelik şiddet ve katliamları artırdığını söyleyen Alpşen, “İzmir’de bundan azade değildir. İzmir’in kadın şehri olarak bilinmesinin en önemli özelliği kadınların kendi haklarının farkında olup karşı çıkmalarıdır. Karşı çıkınca da katlediliyor, şiddete maruz bırakılıyorlar. İzmir’de kadınlara yönelik saldırıları bir kadın kırımı olarak tanımlayabiliriz. Bu ülkede kadınlar sadece kimliğinden kaynaklı katlediliyor” ifadelerini kullandı.
İTAAT DEĞİL DİRENİŞ
Saldırılara rağmen kadınların “Varız ve buradayız” diyerek direnişi kuşandıklarını belirten Alpşen, şöyle dedi: “İzmir’de kadın örgütleri olarak saldırılara karşı ortak mücadele ediyoruz. Örgütleniyoruz. Örgütlülüğü ve dayanışmayı büyütmediğimiz sürece her gün birimiz yok olacak. Erk zihniyete karşı itaat etmeyi değil direnişi kuşandık.”
MA / Semra Turan