URFA - Suruç Katliamı’nda babası öldürülen Dilek Kaya ile AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız'ın yakınlarının saldırısı sonucu eşi ve iki oğlunu kaybeden Emine Şenyaşar’ın yolu, “adalet” mücadelesinde kesişti. İki kadın, farklı dilde aynı talepte bulundu.
Yargı yasa kamuflajı ile siyasallaşırken, Türkiye’de “adalet” arayanların sayısı her geçen gün artıyor. Adalet arayanların yolları ise adliye binalarında kesişiyor. Dilek Kaya ve Emine Şenyaşar, katledilen yakınları için Urfa Adliyesini yol eyleyen iki kadın oldu. Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi bahçesinde 20 Temmuz 2015’te DAİŞ’in bombalı saldırısında katledilen 33 kişi arasında Dilek Kaya’nın babası İsmet Şeker de vardı. Babası için adalet arayan Dilek Kaya’nın yolu, AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız'ın yakınları tarafından 14 Haziran 2018’de eşi ve 2 oğlu katledilen Emine Şenyaşar ile Urfa Adliyesi’nde kesişti.
Çocukları ve eşi katledilen Emine Şenyaşar "Adalet" talebi ile Urfa Adliyesi önünde tuttuğu nöbetin 89'uncu gününde iken, Dilek Kaya da babasının katledildiği Suruç Katliamı davasının 19’uncu duruşması için Urfa Adliyesi’ne geldi.
BABASI İÇİN
DAİŞ saldırıları sonucu harabeye dönen Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentini yeniden inşaa etmek ve çocuklara oyuncak götürmek amacıyla Suruç’a gelen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğündeki gençler, Amara Kültür Merkezi bahçesinde DAİŞ’in canlı bomba saldırısına uğradı. Patlamada 33 kişi yaşamını yitirirken, olaya ilişkin açılan davanın 19’uncu duruşması, 27 Mayıs günü görüldü. Suruç Aileleri İnisiyatifi üyesi Dilek Kaya, katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri ile birlikte duruşmayı takip etmek ve adalet taleplerini yinelemek için Urfa Adliyesi’ne geldi.
OĞULLARI İÇİN
Suruç’un "Bir milyoncular çarşısında" 14 Haziran 2018’de, AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakınları ve korumalarının Şenyaşar ailesinin işyerine yönelik başlayan ve hastanede devam eden saldırılarında, Hacı Esvet Şenyaşar ile oğulları Adil ve Celal Şenyaşar işkence edilerek öldürüldü. Olayda AKP’li vekilin kardeşi Mehmet Şah Yıldız da yaşamını yitirdi. Aynı saldırıda, Şenyaşar ailesinden Ferit, Fadıl ve Mehmet Şenyaşar yaralandı.
Fadıl Şenyaşar, henüz hastanede tedavisi sürerken gözaltına alınarak çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Anne Emine Şenyaşar, ailesini katleden faillerinin yargılanması ve cezaevindeki oğlunun serbest bırakılması için Urfa Adliyesi önünde nöbet eylemine başladı.
SALDIRILARDA ORTAK NOKTA
20 Temmuz'daki Suruç katliamına giden süreç, 7 Haziran 2015 seçimlerinde, AKP’nin HDP'nin yüzde 13,1 oy alması ile tek başına hükümeti kurma vasfını kaybetmesine dayanıyordu. HDP’nin 7 Haziran seçimleri öncesi Diyarbakır mitingine düzenlenen DAİŞ’in bombalı saldırısı ile başlayan saldırılar, yeni seçim tarihi olarak belirlenen 1 Kasım’a kadar sürdü. Şenyaşar ailesine yönelik saldırılar ise 24 Haziran 2018 genel seçimlerinin arifesinde yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kez mitinglerde “Başkanlık” propagandası ile seçime gitti. AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, silahlı yakınları ve korumaları ile birlikte “seçim nçalışması” adı altında Şenyaşarlara ait işyerini ziyaret etti ve hemen ardından burada aynı aileden 3 kişinin öldüğü, 3 kişinin yaralandığı bir katliam yaşandı.
İKİ DAVA
Suruç’ta 33 kişinin yaşamını yitirdiği patlamaya ilişkin açılan davada tek sanık Yakup Şahin yer aldı. Dava, Şahin üzerinden 6 yıldır sürüyor. DAİŞ için “Bir grup öfkeli genç” tanımlaması yapan dönemin başbakanı, şimdi Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AKP ile yolları ayrıldıktan sonra 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sürecine işaret ederek “Terörle mücadele konusunda bizi bugün eleştirenler eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz” açıklaması yaparak, döneme ilişkin ipuçları verdi. Suruç davası avukatlarının Davutoğlu’nun dinlenmesi talebi ise mahkeme tarafından şimdiye kadar kabul edilmedi.
AKP’li vekilin akrabalarının Şenyaşar ailesine yönelik saldırısı sonrası Fadıl Şenyaşar ve kardeşleri, tedavileri devam ederken gözaltına alındı ve sonrasında Fadıl Şenyaşar tutuklandı. Şenyaşar, halen Elazığ Kapalı Cezaevi’nde tek kişilik odada tutuluyor. Olaydan 15 ay sonra 18 Eylül 2019’da AKP’li vekilin ağabeyi Enver Yıldız, 50 kişilik koruma ordusuyla geldiği Urfa Adliyesi’nde teslim olduktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Olaydan 18 ay sonra Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sadece işyerinde yaşanan olaya ilişkin iddianame hazırlandı. İddianamede, Şenyaşar ailesine dönük asıl saldırının yaşandığı hastane boyutuna yer verilmedi. Çocuklarına yönelik saldırı haberinden sonra gittiği Suruç Devlet Hastanesi’nde linç edilerek öldürülen Hacı Esvet Şenyaşar’a ilişkin ise 2 buçuk yıldır henüz bir yargılama yapılmadı. İddianamede, tutuklu Fadıl Şenyaşar ve yaralı kurtulan Ferit Şenyaşar’ın da aralarında olduğu 13 kişiye, “öldürme, öldürmeye teşebbüs, yaralama, mala zarar verme, ateşli silah bulundurma” gibi suçlamalar yöneltildi. İddianame, Urfa 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, dava daha sonra “güvenlik” gerekçesiyle Malatya’ya nakledildi.
20 Kasım 2020'de görülen duruşmada, savcı mütalaasını mahkemeye sundu. Mütalaada, tutuklu Fadıl Şenyaşar’a bir kez “kasten öldürme”, 8 kez “kasten öldürmeye teşebbüs” iddiasıyla 150 yıla kadar hapis cezası istendi. Enver Yıldız için ise “ağır tahrik ile öldürme” suçundan 12 yıla kadar hapis cezası istendi. Savcı dosyanın diğer sanıkları için ise basit yaralamadan ceza istedi.
Emine Şenyaşar’ın “adil yargılama” talebi ile Urfa Adliyesi önünde başlattığı adalet nöbeti ise 3 ayını geri de bıraktı.
TEK ÇIĞLIK
Suruç’un farklı noktalarında sevdiklerini yitiren Dilek Kaya ile Emine Şenyaşar’ın yolu Urfa Adliyesi’nde “adalet” mücadelesinde kesişti. Kaya, Suruç Davası'nın 19’uncu duruşmasında babasının faillerini ararken, anne Şenyaşar o saatlerde adliye binası dışında "adalet" nöbeti tutuyordu. Duruşma sonrası bir araya geldiklerinde ise iki kadından iki dilde “adalet yok” çığlığı yükseldi.
FARKLI DİLLER, AYNI ACILAR
Emine Şenyaşar, yaşadığı dehşeti kendi anadili olan Kürtçe'de ayrıntılarıyla anlatırken, Dilek Kaya ise babasının asıl katillerinin cezalandırılmamasını Türkçe anlattı. Kaya Kürtçe bilmiyordu, anne Şenyaşar da Türkçe, birbirlerinin dillerinden anlamasalar da her iki kadının sevdikleri için döktüğü gözyaşı acılarının ortak olduğunu gösterdi.
Kaya, Urfa Adliyesi önünde yaptığı konuşmada, “İkimizde adalete aşık insanlarız” diyerek, Emine Şenyaşar’ın acısını paylaştı.
Elini anne Şenyaşar’ın omuzuna atan Kaya, “Annenin içi yanıyor. Bende öyleyim. Küçücük çocuğumu ve hasta eşimi evde bırakıp, buraya geliyorum. Adalete olan inancımdan asla vazgeçmiyorum. Yıllar geçse, torunlarımda olsa onlarda burada adalet arayacak. Bizi sanki diri diri yaktılar. Aynı acıyı Emine anneye de yaşattılar. Ailesini gözleri önünde katlettiler. Acımız aynı” dedi. Emine Şenyaşar ise, “Suruç’ta zulüm var. Adalet yok. Ailemi sebepsiz bir şekilde katlettiler. Hastanede ailemi gözümün önünde katlettiler. Sırt sırta verip adalet mücadelesi veriyoruz. Ama adalet gelmiyor” diye belirti.
Anne Şenyaşar ve Kaya, bir süre ellerinde “adalet” yazılı dövizlerle birlikte nöbet tuttu. Kaya, hem Suruç katliamında yaşamını yitiren 33 düş yolcusu için hem de Emine Şenyaşar ve adalet arayan tüm kadınların talepleri için İstanbul’da her ayın 20’sinde nöbet tutuyor. Emine Şenyaşar ise Urfa Adliyesi önünde her gün adalet arayışını sürdürüyor.
MA / Barış Polat