Kadınlar cinsiyetçi politikalara karşı 1 Temmuz’a hazırlanıyor

  • kadın
  • 09:37 30 Haziran 2021
  • |
img

İSTANBUL - İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılacağı 1 Temmuz’da ülkenin dört bir yanında “İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz, hayatı durduruyoruz” şiarıyla alanlarda olacak olan kadınların mesajı net: “İtaat yok.”

Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bu konuda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi, yarın yürürlükten kaldırılıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla alınan çekilme kararına karşı Danıştay 10. Dairesi’ne 220 dolayında dava açıldı. Dilekçelerinde, “kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması” talep edildi. Ancak Danıştay, sözleşmeden çıkmaya saatler kala kararını vererek, yürütmenin durdurulması talebini reddetti.
 
Cumhurbaşkanlığı, 28 Temmuz’da Danıştay'a gönderdiği 7 sayfalık savunmada kararın iptali istemiyle açılan davaların “haksız ve hukuki dayanaktan yoksun” olduğu gerekçesiyle reddini istemişti.
 
ALANLARDA BULUŞULUYOR
 
Çekilme kararına karşı 3 aydır kesintisiz bir şekilde alanlarda olan ve tüm platformlarda itirazlarını dile getiren kadınlar ise, 1 Temmuz’a hazırlanıyor. İstanbul Sözleşmesini Uygula Kampanya Grubu’nun çağrısıyla “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, hayatı durduruyoruz” şiarıyla ülkenin dört bir yanında eylemler gerçekleştirilecek. İstanbul’da da saat 19.00’da Taksim Tünel’de bir araya gelinecek.
 
Kampanya grubunda yer alan Özgür Genç Kadın üyesi Hivda Selen, 1 Temmuz’da hayatı durdurmanın ve sokaklarda buluşmanın kadınlar açısından önemli olduğunu vurgulayarak, “Çünkü iktidar, kadınlar katledilirken, erkek şiddeti artarak devam ederken, çocuk istismarı, taciz, tecavüz her geçen gün artarken İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı aldı. Ve hiçbir şekilde mücadelemize rağmen geri adım atmadı. Dolayısıyla kadınlara, ‘Siz katledilebilirsiniz, erkek şiddetine maruz kalabilirsiniz, çocuklar istismara uğrayabilir. Ancak bunların hiç biri benim umurumda değil. Benim kararlarımı tanımak zorundasınız’ mesajı veriliyor. İslamcı, faşist yeni nesil yaratılmaya çalışılıyor. Bugün üniversitelere kayyım atamalarından da bunu çıkarabiliyoruz. Kadın üniversitesi kurmak istemelerinden de bunu çıkarabiliyoruz” dedi.
 
İTAATSİZLİĞE, SOKAĞA
 
Kadınları itaatsizliğe çağıran Selen, şöyle devam etti: “Çünkü kadınlar katledilirken, erkek şiddetine maruz bırakılırken hayat olağan akışında akamaz. Biz hayatı durduracağız, çünkü bizim hayatlarımızı her geçen gün durduruyorlar. Alınan kararlarla da bunu yasal hale getirmeye çalışıyorlar. Kadınlar, bunu sorguluyor, onur ve özgürlük mücadelesi için de 1 Temmuz’da hayatı durdurmaya çıkacaklar. Sözleşmeden de haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmiyoruz. Bütün kadınları, 1 Temmuz’da sokağa, isyana, itaatsizliğe çağırıyoruz. 1 Temmuz’da buluşmak demek haklarımızı, hayatlarımızı, bugüne kadar mücadele ederek elde ettiğimiz kazanımlarımızı savunmak demektir. Hayatlarımız iktidarın umurunda değil. O zaman biz birbirimizi savunuruz, öz savunma ile savunuruz, kendi mekanizmalarımızı yaratarak savunuruz.”
 
KAZANIMLAR İÇİN
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Beser Çelik, 1 Temmuz’da “Deniz Poyraz Ölümsüzdür” pankartı ile Taksim Tünel’de olacaklarını belirterek, “İstanbul Sözleşmesi, kadınların 6284 sayılı yasayla korunmasının önünü açan bir sözleşme. Mücadeleyle kazanılan hakların bir parçası bu. Her ne kadar bir kişinin imzasıyla kaldırılıyor olmasına rağmen kesinlikle sözleşmeden vazgeçmiyoruz. Sahiplenmeye devam edeceğiz. Sözleşmenin etkin uygulanmaması birçok kadın arkadaşımızın katledilmesinin önünü açtı. Sahada, alanda sözlerimizi söylemeye devam edeceğiz. 1 Temmuz’da kazanımlarımıza, haklarımıza ve bedenlerimize sahip çıkmak için güçlü bir şekilde Taksim Tünel’de bir araya geleceğiz. Bu sürece sahip çıkması için bütün kadın arkadaşlarımızı güçlü bir şekilde sözümüzü söyleme ve gücümüzü birleştirmek için Tünel’e çağırıyoruz” diye belirtti.
 
ŞİDDETSİZ BİR TOPLUM
 
Kadın Zamanı Derneği’nden Newroz Ünverdi, sözleşmenin öneminin altını çizerek, “Ben İstanbul Sözleşmesi’ni anadil bağlamında ele alacağım. Eğer sözleşme uygulansaydı Fatma Altınmakas bugün yaşıyor olacaktı. Fatma Altınmakas gördüğü şiddet karşısında karakola gidip şikayet dilekçesi vermek isteyen bir kadındı. Fakat karakolda Kürtçe tercüman olmadığı gerekçesiyle evine geri dönmek zorunda kaldı, şiddet ortamına hapsolmak zorunda kaldı. Daha sonra Fatma katledildi. Buda sözleşmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Kadına yönelik şiddet, ev içi şiddete karşı mücadele eden bununla birlikte önleyici çözümler getirmesi bağlamında da önemli bir sözleşme. Eşit ve şiddetsiz bir toplumun var olması için sözleşme elzemdir. Kadınların bugünkü mücadelesi de bundandır. Tek bir kişinin emriyle sözleşme geri çekildi. Bu aslıda iktidarın kadın politikasını gösterir durumda. Sözleşme uygulansaydı eğer erkek adalet değil gerçek adaletle yargılanacaktı. Bizim mücadelemizde tam olarak bunun için. ‘Sözleşmeden vazgeçmiyoruz’ diyoruz ve Taksim Tünel’de buluşuyoruz” ifadelerini kullandı.
 
MÜCADELEYE DEVAM
 
İlerici Kadınlar Meclisi’nden Aylin Doğan da, sözleşmenin iktidarın iddia ettiği gibi toplum değerlerini zedelemediğini dile getirerek, şöyle devam etti: “Aksine her türlü şiddete, ayrımcılığa ve eşitsizliğe karşı koruyucu önlemler alan, şiddete ayrımcılığa ve eşitsizliğe maruz kalan kadınları ve LGBTİ+ bireyleri koruyan ve tüm bunları da hukuk güvencesi altına alan bir sözleşme. 2011 yılında kadınların kazanımlarıyla imzalanmış bir sözleşme. Ve bir gece yarısı alınan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kaldırılmak isteniyor. 1 yıldır bulunduğumuz her yerden haykırıyoruz; ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz’ diye.  1 Temmuz’da Taksim Tünel’de tekrar haykıracağız. Tüm hayatı durdurarak, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimizi bir kere daha haykıracağız. Danıştay da dahil iktidar ve ona bağlı tüm kuramları, yaşanan şiddetin ve eşitsizliğin sorumlusu olarak kabul ediyoruz. Sözleşme uygulansaydı Özgecan Aslan, Şule Çet, Gülistan Doku, Yeldana Kaharman, Ayşe Tuba Arslan, Pınar Gültekin ve daha nice kadınlar şuan hayatta olabilirdi. İşte bu yüzden yaşamımızdan ve kazanmış haklarımızdan tek bir adamın ağzından çıkan lafla vazgeçmeyeceğimizi bir kere daha haykıracağız.”
 
MA/Diren Yurtsever