Mersin’de boşandığı Hatun Koç’u (28) Mayıs 2020'de ateşli silahla vurarak ayağının sakat kalmasına neden olan Özkan Yarbi’nin (35) yargılandığı davada, “öldürmeye teşebbüs” suçundan 10 yıl hapis cezası verildi. Yarbi’nin daha önce yargılandığı davalarda, salıverilme koşullarından faydalandığından kaynaklı salıverilme koşullarından yararlanamayacağından dolayı aldığı cezanın tümünü cezaevinde geçirecek. Koç’un avukatlarından Battal Gazi İnci, Yarbi’nin aldığı cezanın neredeyse alt sınırdan verildiğine dikkati çekerek, kararı İstinaf’a taşıyacaklarını dile getirdi.

 

Yarbi’ye verilen cezanın “tasarlayarak öldürmeye teşebbüs” suçundan ceza verilmesini talep ettiklerini belirten İnci, ancak mahkemenin “öldürmeye teşebbüs” suçundan ceza verdiğini aktardı. Yarbi’ye “iyi hal indirimi” uygulanmadığına işaret eden İnci, ancak mahkemenin Yarbi’ye üst sınırdan değil de neredeyse alt sınıra yakın ceza verdiğini söyledi.

 

PLANLI SALDIRI

 

Yarbi’nin cezaevinden yazdığı mektuplarla müvekkili Koç’u tehdit ettiğini, ancak iddia makamının verdiği mütalaada bunu görmezden geldiğini ifade eden İnci, “Yarbi, bu eylemi belli bir planla yaptığını öngörebiliyoruz. Bu eylem tasarlanarak gerçekleştirdiğine dair belli başlı deliller var. Bu deliller, pompalı silahla eylemin çok öncesinden ayarlandığı, cezaevinden gönderilen tehdit mektupları gibi. Ancak, buna rağmen mahkeme kararında bir değişiklik olmadı. İstinaf sürecinde, bu karar umarım bozulacak” dedi.

 

TOPLUMSAL TEŞVİK 

 

Yargının kadın cinayetleri dosyasındaki tutumuna dikkat çeken İnce, şunları söyledi:“Hatun Koç, 2012’den bu yana yaşadığı maruz kaldığı her şey yargı eliyle Yarbi’nin şiddete nasıl teşvik edildiğini görebiliyoruz. Yarbi’ye, yargılandığı hemen hemen tüm dosyalardan alt sınırdan ceza verildi. Yarbi, ilk cezaevine girdiğinde Koç’a tehdit mektupları yolladı. Mektubunda, ‘ben ne de olsa bir iki aya çıkarım o zaman seni gününü görürsün’ buna benzer açık ifadeler var.  Yarbi, aslında yargıdan korkmuyor. Çünkü, yargının verdiği cezalar Yarbi’nin işleyeceği suçları engellemeye dönük değil. Bu aslında yargının özellikle kadına şiddet dosyalarında işin sosyolojik, toplumsal mağduriyet boyutunu incelemeden ne derece olumsuz kararlar verdiğini gösteriyor. Özkan Yarbi, bir şekilde toplumsal olarak teşvik edildiğini görüyoruz. Yargının bu şekilde kararlarını da bir şekilde eleştirmiş olalım.”

 

BASKI KURULMALI

 

Kadına dönük şiddetin önlenmesi için basın-yayın organlarına da görev düştüğünün altını çizen İnce, “Basın, sivil toplum ve kadın örgütleri, eğer bu dosyayı takip etmemiş olsaydı, belki de basit bir davaymış gibi üstü örtülecekti. Mahkeme, belki de bu cezayı da vermemiş olacaktı. Basın, sivil toplum ve kadın örgütleri, bu tür davaları takip etmediği ve baskı kurmadığı zaman yargı gerçekten de bu dosyalarını ciddi bir şekilde incelemiyor ve bu da acı bir tablodur” diyerek, bu tür dosyalara daha fazla duyarlılık gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

 

MA / Mehmet Şah Oruç