Sözleşmenin iptali sonrası şiddet arttı

  • kadın
  • 09:02 2 Ağustos 2021
  • |
img

İSTANBUL - İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılmasının ardından kadına yönelik şiddetin arttığına dikkati çeken Av. Sezin Uçar, “Sözleşmenin yeniden imzalanması başlı başına bir mücadele olabilir” dedi.

Türkiye'nin, kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bu konuda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırmasının üzerinden bir ay geçti. Sözleşmenin yürürlükten kaldırıldığı 1 Temmuz tarihinden sonra Balıkesir’de Kader K., İstanbul’da Fatma Akdeniz, Aydın’da Yağmur Tayhan’ın da olduğu en az 3 kadın erkekler tarafından katledildi. Yine Giresun’da S.C., Kocaeli’de Sema Aytekin, Kayseri’de N.A., Mersin’de Y.D., Antep’te Emine T., Ankara’da Kadriye A. ve Marmaris’te F.Ö.'nın da aralarında bulunduğu en az 5 kadın katledilmek istendi.  
 
ŞİDDET ARTTI 
 
Sözleşmeden çekilmenin ardından kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde artış olduğuna dikkat çeken avukat Sezin Uçar, sözleşmeden çekilmenin erkeklere "alan" açtığını ifade etti. Sözleşmenin kaldırılmasıyla birlikte erkek egemen söylemin daha da belirginleştiğini ifade eden Uçar, kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair maddeler içeren 6284 sayılı kanunun da kaldırılabileceğini ifade etti. Uçar, "Ya da kadınların bu güne kadar güvenceye alınmış haklarını kaldırmak isteyecekler. Kadın kazanımları ortadan kalktıkça kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları da artmış olacak" dedi. 
 
Sözleşmenin kaldırılmasının "erkeklerin yaptırımdan ve toplumsal baskıdan kendilerini uzak görmesini" beraberinde getirdiğini söyleyen Uçar, "Kadına her türlü davranışta bulunma serbestliğini kendilerinde görüyorlar. Sözleşmeden çekilme kadına yönelik şiddet konusunda erkeklere öz güven ve cesaret veriyor. Zaten yargı ve diğer erkek egemen kurumları teşvik ediyor. Devlet sözleşmeyi kaldırarak kendini böyle bir yükümlülükten kurtarmak istiyor. Avrupa Denetim Konseyi'nden kendini kurtarmak istiyor" diye konuştu. 
 
ÖZ SAVUNMA İTİRAZI
 
Mevcut yasaların tek başına kadınları korumadığını belirten Uçar, kadınları korumak için bir devlet politikasının olması gerektiğini vurguladı. Uçar, “Çok uzun zamandır kadın katliamları yaşanıyor ve bu engellenemiyor. Bu eşitsizlik ortamında engellenmesi zaten çok zor. Öz savuna eylemlerinin bu kadar artması da bunu gösteriyor. ‘Madem ben koruma kararına rağmen öldürülüyorum’ diyen kadınlar, kendine yönelik şiddeti bertaraf etmek adına bir erkeği öldürebiliyor. Öz savunma haklarını kullanabiliyorlar ve bu da güçlü bir itiraz” diye belirtti.
 
MÜCADELE 
 
Sözleşmeden çekilmenin kadın özgürlüğü ve mücadelesinde bir engel oluşturmayacağını vurgulayan Uçar, "Sözleşmenin yeniden imzalanması başlı başına bir mücadele olabilir” dedi. Uçar, “Bu sözleşme zaten kadınlar sayesinde oldu. Kadının insan hakları sözleşmesi diyoruz ve bu gerçekten çok esaslı bir düzenleme. Erkek egemen bir faşist zihniyetle yönetiliyoruz. Tekrar kadın kazanımlarına saldıracaklar. Ama önemli olan bunun bir meşruiyetinin olmaması. Toplumun birçok kesiminde de meşruiyeti yok. Baskıyla ve gayri meşru sözlerle bu sözleşmeden çıkmış olundu” dedi.
 
MA / Diren Yurtsever - Mehmet Aslan