Gazeteci Mariam Kabil’den aktardı: Kadınlar Taliban rejimine direniyor

  • kadın
  • 09:38 20 Ağustos 2021
  • |
img
ANKARA - Afganistanlı kadınların Taliban rejimine direneceğini söyleyen gazeteci Mariam, "Kadınlar seslerini çıkarıyor, varlık gösteriyor. ‘Buradayım, haklarıma sahip çıkacağım, haklarım için savaşacağım’ diyorlar" ifadesinde bulundu.
 
ABD’nin Afganistan topraklarından çekileceğini açıklaması ardından Taliban ülkede hakimiyeti ele geçirdi. Dünyanın birçok ülkesinde aktivistler, siyasetçiler ve insan hakları savunucuları Afganistanlı kadınların karşı karşıya bırakıldıkları Taliban tehlikesine karşı harekete geçme çağrısında bulunurken, Afganistanlı kadınlar da ise uluslararası sessizliğe karşı bir öfke hakim.  
 
Yaşam güvenliği nedeniyle ismini saklı tuttuğumuz kadın hakları savunucusu ve gazeteci Mariam, Afganistan’daki son durum ve kadınların tutumuna dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
Şuanda Kabil'de durum nedir? Taliban'ın kente girdiğine dair haberi aldığında neredeydin, ne yaptın, pencereden baktığında ne görüyorsun?
 
 
 Kabil'in içinden bir kadın gazeteci haberleri sunuyordu. O meslektaşımın cesaretini selamlıyorum. İnisiyatif almış olmasını ön açıcı buluyorum. 
 
Şu an normale kıyasla derin bir sessizlik var. Pencereden baktığınızda post apokaliptik bir filmin sahnesini izler gibi oluyor insan. Sanki tüm şehir çekip gitmiş. Çok nadir de olsa geçen birkaç kişi görüyorum. Bugün ilk kez dışarı çıktım. Markete gitmemiz gerekti. Gazeteci olarak daha önce Taliban tarafından tehdit edildiğim için annem benim yerime kız kardeşimin gitmesinin daha iyi olacağını söyledi ama çıkıp görmeliydim. Bir çarşafım yok. Uzun bir elbise giyip saçlarımın üzerine bir şal attım. Almam gereken şeyi hızlıca alıp eve yürüdüm. Taliban'ın hükümeti devirdiği günden beri evdeydim. Televizyon ve internetten haberleri takip ettim. Bugün çok güzel bir şey gördüm. Kabil'in içinden bir kadın gazeteci haberleri sunuyordu. O meslektaşımın cesaretini selamlıyorum. İnisiyatif almış olmasını ön açıcı buluyorum. Ama şu da bir gerçek, biz kadınların burada hiçbir garantisi yok. Daha önce olanları düşününce, herkes, her an, her şeyin olabileceğini ön görüyor. Şu an bize söylenen herhangi bir şeye inanmamız söz konusu değil. Evim büyük bir caddenin üzerinde. Sık sık pencereden dışarıyı izliyorum. Bazı insanların Taliban'a olan inançlarının nedenini görmeye çalışıyorum. Bugün Taliban gruplarından biri elleri arkadan kelepçeli bir adamı dövüyorlardı. Adamı neyle suçladıklarını bilmiyorum. Acı çektiğini görebiliyordum. Bunları sadece izlemek gerçekten çok korkunç. Bu adamı neyle suçluyorlardı bilmiyorum ama böyle bir şey kabul edilemez. 
 
Afganistan'da Taliban rejimi altında kadınları neler bekliyor?
 
Yine pencereden dışarı bakınca, artık pek kadın görünmüyor. Elbette ki kadınların hayatı çok daha zorlaşacak. İnsanlar şu an şokta. Sokağa çıkmaya korkuyorlar. Taliban'ın neye ne tepki vereceği belli değil henüz. Kendisi her ne kadar kadınlara “özgürlükler” vereceklerini söylese de devlet memuru kadınların işe gidebileceklerini söylemiş olsa da bunun gerçekliğine elbette ki inanmıyoruz. Bu bizim başımıza ilk defa gelmiyor. 
 
Taliban üyelerinin kapı kapı gezip gazeteci aradığını duyuyoruz. Sen de Taliban tarafından tehditlere maruz kalmıştın. Şu anda gazeteciler Afganistan'da tehlike altında mı?
 
Evet, böyle bir durum hakkında bilgilendirildik. Kendi tarihimize baktığımız zaman bu ülkede gazetecilerin hedef alındığını, saldırıya uğradığını, bu saldırıların çok çeşitli şekillerde gerçekleştirildiğini görüyoruz. Yakın zamanda Kabil'in farklı bölgelerinde gazeteciler öldürüldü. Haber yapılsın istemiyorlar. Gazetecileri susturuyorlar çünkü gazeteci halkın sesidir ve onlar halkın sesini çıkarmasını istemiyor. Gazeteciler gerçeği yazmasın, söylemesin istiyorlar. Bugün bir meslektaşımla konuştum. Çok tehlikeli bir bölgede yaşıyor. Elbette ki çok korkuyor. Burada bir gazetecinin başına gelebilecek tek şey ölüm de değil. Tecavüze uğrayabilir ya da bir uzvunuzu kaybedebilirsiniz. Dün Saray'ın önünde eylem yapan kadınlar gördüm. Haklarını talep ediyorlardı. Çalışma hakkı, eğitim hakkı, insanca yaşam hakkı. Taliban elbette bu gibi eylemleri hedef alacak. Afganistan'da bir şeyler değişti. Gençler çok farklı, 20 sene önceki gibi değil bu jenerasyon. Teknoloji gelişiyor, her şey değişiyor. Sosyal medya var, internetle birlikte bilgiye erişim kolaylaştı. Bu şekilde insanları daha ne kadar cahil tutabileceklerini düşündüklerini bilmiyorum ama işe yaramayacağını düşünüyorum.
 
Şu anda yaşam koşullarınız nasıl? Mesela çarşaf giymeyi reddeden bir kadın alışveriş yapabilmek için dışarı çıkabiliyor mu? 
 
 
Bugün araba kullanan bir kadın gördüm. Kadına nereye gittiğini sordum. "Kabil sokaklarında bir kadının araba kullandığını görünce Taliban ne yapacak onu görmek istedim" dedi bana. 
 
Şu anda sokaklarda sadece erkekler var. Daha önce evdeki ihtiyaçları kadınlar karşılardı. Şu anda kadınlar dışarıda neyle karşılaşacaklarından emin değiller ve net bir açıklama da yok. Evinde erkek olanlar alışverişini yapabiliyor. Tek başına kalan kadınlar da var, stokları tükendiğinde umarım ne yapacağımızı artık biliyor oluruz. Bugün araba kullanan bir kadın gördüm. Kadına yaklaştım nereye gittiğini sordum. "Kabil sokaklarında bir kadının araba kullandığını görünce Taliban ne yapacak onu görmek istedim" dedi bana. Ama ne yazık ki geri dönüşünü görmedim. Ona Taliban'ın nasıl tepki verdiğini bilmiyorum. Ama kadınların tavırlarından görüyorum ki, bu sefer geçen sefer gibi olmayacak. Okulların açılacağını söylüyorlar. Kız çocuklarının okula gidebileceği henüz belli değil. Gidebilecek olsalar bile lise yaşlarındaki bir kız öğrenciyi (15 yaşından büyük) okula giderken görüp kendine alma hakkına sahip olduğunu iddia eden Taliban milisleri sokaklarda gezdiği sürece insanların kız çocuklarını okula göndereceklerini sanmıyorum.
 
Türkiye Cumhurbaşkanı geçtiğimiz gün yaptığı bir açıklama ile Taliban ile iyi ilişkiler mesajı verdi. Bugün ise Taliban sözcüsü Türkiye hükümetini kardeşleri gibi gördüklerini söyledi. Bu konuda ne düşünüyorsun?
 
Şu ana kadar bildiğim kadarıyla yalnızca Suudi Arabistan hükümeti Taliban yönetimini kabul ettiğini söyledi. Ama Türkiye'de böyle bir açıklama yapmışsa, bir yandan da Afganları sığınmacı olarak alacağını söylerken, bu insanın kafasında soru işaretleri yaratıyor. Sormadan edemiyorsunuz, insan hakları nerede? Ben daha önce Türkiye'ye geldim. Buraya göre çok daha laik bir ülke ile karşılaştım. Şu durumda söyledikleriyle yaptıklarının birbiriyle alakası olmadığını söylemek mümkün. Burada insanlara, özellikle kadınlara, hayatlarını nasıl yaşayacaklarını, dışarıda ne giyeceklerini, nasıl görünmeleri gerektiğini dayatıyorlar. Laik bir ülke olarak asıl Türkiye'nin o masayı kurması ve şu soruyu sorması gerek: İslam gerçekten bu mu? Çünkü İslam’a göre de insanların özgürlük, eğitim gibi hakları var. Kimse kafasına göre, ülkeden ülkeye değişen bir İslam uydurup insanlara hayatlarını nasıl yaşayacaklarını söyleyemez.
 
Afgan kadınların Taliban'a karşı çıkmasını bekliyor musun? Hali hazırda örgütlü olan kadın kurumları var mı mücadele etmekte olan?
 
 
Afganistanlı kadınlar, ‘Buradayım, bu kez haklarıma sahip çıkacağım, savaşacağım’ diyorlar. 20 yıl önce oldukları gibi değiller. 
 
Afganistan'daki her rejimde kadınlar acı çekti zaten. Her şeyini kaybeden hep kadınlar oldu. Taliban'ın önceki gelişinde de insanlar senelerce eğitim alamadı. Şimdi de özellikle kadınları mağdur edecek bir durum söz konusu elbette. Birkaç gündür sokakta eylem yapan kadınlar, sırf neler olacağını görmek için araba kullanan kadınlar gördüğümü söyledim. Afganistanlı kadınlar deniyorlar. Seslerini çıkarıyorlar. Varlık gösteriyorlar. ‘Buradayım, bu kez haklarıma sahip çıkacağım, haklarım için savaşacağım’ diyorlar. Afganistan'ın kadınları 20 yıl önce oldukları gibi değiller. Hayat tarzımızı dizayn etmek isteyen herkese karşı ayağa kalkacağız, sesimizi çıkaracağız. 
 
 Son dönemde Türkiye'ye Afganistan'dan bir göç akımı oldu. Türkiye'de pek çok kişi neden gelenlerin çoğunluğunun erkek olduğunu, neden kadınların gelmediğini tartıştı. Kadınlar gelmiyor mu? 
 
 
 Yol boyu aç kalıyorlar. Yolda sevdiklerini, çocuklarını ya da kendi hayatlarını kaybedebiliyorlar. Buna rağmen o ölüm yoluna çıkıyorlar. Ama bu çok sayıda kadının yapacağı bir seçim değil.
 
Afganistan halkı uzun bir zamandır savaş yüzünden acı çekiyor. İşsizlik söz konusu. Bir işe girmeniz hangi etnik gruptan olduğunuza, kimin çevresi, akrabası olduğunuza bağlı. Aksi takdirde yoksulsunuz. Bu gibi sebeplerden çok uzun süredir halkım Afganistan'dan kaçıyor. Taliban'dan önce, hükümetimiz varken de bu böyleydi. Pek çok okumuş, kalifiye insan, doğru insanlarla akraba, eş, dost olmadıkları için işsiz kaldı. Sadece savaşla değil, açlıkla da mücadele ettiler. Sonra da kaçtılar. Biraz huzur için Türkiye ve İran'a göç ettiler. O tehlikeli yolları, tehlikesiz bir yaşam ve biraz huzur bulabilmek için yürüdüler. Çünkü her insan iyi bir hayatı hak eder. Biz gençler olarak, Afgan ulusu olarak bu yaşamı kurmak zorundayız. Son 20 yıldır da benim gibi pek çok kişi bunun için emek harcıyor. Ben gençlerle çok çalıştım. Dünyaya bakışlarına katkım olsun, soru sormayı, özgürce düşünmeyi, kelimelerini kullanmayı öğrensinler istedim. 20 yıldan sonra böyle bir için gidiyorlar. Kadınlara gelince, Afganistan'dan Türkiye'ye giden yol çok tehlikeli. Kadınlar aileleriyle, çocuklarıyla bu yola çıkmak zorunda kalıyorlar. Yol boyu aç kalıyorlar. Yolda sevdiklerini, çocuklarını ya da kendi hayatlarını kaybedebiliyorlar. Buna rağmen o ölüm yoluna çıkıyorlar. Ama bu çok sayıda kadının yapacağı bir seçim değil.  
 
Uluslararası toplum sizin için, kadınlar için ne yapabilir? Bir çağrınız var mı?
 
Tüm Afgan kadınları ve gençleriyle birlikte seslerini yükseltsinler. Bazen 'altı üstü bi kumaş parçası, giyiver' diyenler oluyor. Mesele o kumaş parçası değil. Mesele bir insan olarak saygı görmemek. Geldiler mesela güzellik salonlarını, kuaförleri bastılar, camlarındaki reklamları, kadın fotoğraflarını boyadılar. Biz bunu istemiyoruz. Haysiyetimi zedeleyecek muamelelere maruz kalacağım bir ülkede yaşamak istemiyorum. İnsanlık onuruna yaraşır bir şekilde yaşamak istiyorum.
 
MA / Gözde Çağrı Özköse