URFA - AKP’li belediyelerin düzenlediği evlilik eğitimlerine sadece kadınların katıldığını ve burada "erkeğe itaat" düşüncesinin aşılandığını belirten Urfa Kadın Platformu'nda Ayşe Şehriban Demirel, çözüm olarak İstanbul Sözleşmesi’ni işaret etti.
Urfa’da çocuk yaşta evliliklerin önüne geçebilmek adına Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, 4 aşiret lideriyle protokol imzalamış, bu yöntem kadın kurumlarının tepkisine neden olmuştu. Kadınlar çocuk yaşta evliliklerin bir sistem sorunu olduğunu belirterek çözüm için toplumsal cinsiyet eşitliği ve İstanbul Sözleşmesi’ni işaret etmişti.
Bu olayın yankıları henüz sürerken Urfa Büyükşehir Belediyesi, “aile bütünlüğünün korunması ve güçlendirilmesi” sloganıyla “Mutlu Evliliğe İlk Adım” isimli eğitimler düzenlemeye başladı. Eğitimler Urfa’da boşanma oranlarındaki artışın önüne geçmek ve “aileyi kurtarmak” amacıyla verilirken, eğitimlerde “Aile İçi İletişim”, “Eşler Arası İletişim ve Anne - Baba Çocuk ilişkisi” başlıkları işlendi. Ancak her ne kadar “Eşler arası iletişim” denilse de eğitimlere sadece kadınların alınması dikkat çekti.
Urfa Kadın Platformu üyesi avukat Ayşe Şehriban Demirel, şiddet vakalarının arttığı şu günlerde Urfa’da eğitim adı altında verilen ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren yaklaşımların devlet kurumları tarafından desteklenmesindeki tehlikelere dikkat çekti.
EŞİTSİZLİK DESTEKLENİYOR
Bu tarz eğitimlere sadece kadınların alınmasını da eleştiren Demirel, “Evliliklerde yaşanan sorunların kadınlardan kaynaklandığı gibi bir algı oluşturuluyor. Topluma toplumsal cinsiyet eşitliğine dair topyekun bir eğitim verilmesi gerekirken, kadına yönelik yanlış, eksik bilgiler aktarılıyor. Bu Valilik, Kaymakamlık, belediye gibi kurumların eliyle yapılıyor. Sanki ev içinde bütün sorunların kaynağı kadınlarmış gibi sadece kadınlara dönük eğitimler veriliyor. Toplumda zaten ‘evliliği kadın ayakta tutmak zorunda, çocukla kadın ilgilenir’ gibi bir ön yargı var zaten. Bu eğitimlerde söz konusu algıyı destekler nitelikte. Algıları kırmak yerine, boşanmayan giden sorunların ‘kadınlardan kaynaklandığı’ düşüncesini yıkmak yerine, seminerlerle tersi yapılıyor. Sistem tarafından kutsallaştırılan aile kurumu salt kadının sorumluğu değil, erkeğin de sorumluluğunda” ifadesinde bulundu.
BOŞANMA NEDENİ ŞİDDET
Aile kavramının kutsanması ve sadece kadının sorumluluğuna bırakılmasının kadına yönelik şiddette artışa neden olduğunu vurgulayan Demirel, “Bunlara bağlı olarak boşanmalar da artar. Boşanmanın nedeni kadının şiddet görmesi ve bu şiddete boyun eğmemesidir. Hukukçu kadınlar olarak mahkeme salonlarında şahit olduğumuz boşanma davalarındaki asıl neden, erkeğin kadına bakışı, zihniyetidir. Buna yönelik yerelde ‘evlilik okulları, seminerler’ yerine eğitimde topyekun bir değişim ile müfredata toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair bilgilendirmeler eklenmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Urfa Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği son “eğitim” programına sadece kadınların katılım sağladığını hatırlatan Demirel, belediyenin bu durumu açıklamasını istedi. Eğitimlerin kadınların evli oldukları erkeklere karşı ne yapması gerektiği, “erkeğe itaat etmesi” gerektiği düşüncesinin aşılandığını söyleyen Demirel, bu önerilerin kadını toplumdan uzaklaştırdığını ve kabul edilemez olduğunu kaydetti.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasıyla birlikte toplumda kadına karşı ayrımcılığın daha fazla derinleştiğine işaret eden Demirel, “Sorunlu bir bakış açısını düzeltmeye çalışmak bu tarz sorunlu eğitimlerle olmaz. Bu cezasızlık politikalarının da önünü açar, çünkü kurumların eliyle bunun alt zemini hazırlanıyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin artması demek, kadınların ekonomik özgürlüklerini yitirmesi, daha fazla şiddete maruz kalması anlamını taşır. İstanbul Sözleşmesi kaldırıldıktan sonra şiddet artık daha fazla pervasızlaştı. Erkekler cesaretlendi, bu şartlar altında evliliklerin sürdürülmesi zaten zor. Sözleşmenin fes edilmesiyle çocuk yaşta evliliğin önüne geçmek için aşiret liderleri ile protokol imzalanması, ‘Evlilik Okulları’, ‘Evliliği Kurtarma Semineri’ arasında bir bağ vardır. İlk başta faillerin cesaretlenmesi için sözleşmeden vazgeçildi ve devamı olarak ‘kadınlar sorunlu’ anlayışı çerçevesinde eğitimler verilmeye başlandı. Oysa İstanbul Sözleşmesi kadınların tüm haklarını barındırıyor. Toplumsal eşitsizliği bitirmek istiyorsanız İstanbul Sözleşmesini uygulayın” diye belirtti.
Tüm devlet kurumlarının toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleriyle toplumu bilinçlendirmesi gerektiği yönünde öneriler sunan Demirel, “Evrensel hukuk ve değerle çerçevesinde sorunların çözümüyle ilgili demokratik kitle örgütlerine de büyük sorumluluk düşüyor. Bu açıdan bizim üzerimize ne düşüyorsa yapmaya devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına karşı hukuksal mücadelemiz devam edecek. Toplumda cinsiyet eşitliği sağlanana kadar mücadele edeceğiz. Bu soruna karşı yerelde bütün kurumlarla bir araya gelmeye hazırız” şeklinde konuşmasını noktaladı.
MA / Arjin Dilek Öncel - Emrullah Acar