Barış Annesi: Tülbendimizin karartılmasına izin vermeyeceğiz

  • kadın
  • 09:10 29 Ağustos 2021
  • |
img
DİYARBAKIR - Ömrünü barış mücadelesine adayan Barış Annesi Emine Deniz, talepleri nedeniyle saldırıya uğradıklarını belirterek, "Beyaz tülbentlerimizin karartılmasına izin vermeyeceğiz" dedi. 
 
Alman ordusunun, Hitler'in emriyle Polonya'yı işgal etmesiyle başlayan 2’nci Dünya Savaşı’nda milyonlarca insan yaşamını yitirdi. Birleşmiş Milletler (BM), savaşların yarattığı tahribatların son bulması amacıyla 2’nci Dünya Savaşı’nın başlangıç tarihi olan 1 Eylül’ü, Dünya Barış Günü olarak ilan etti. 1982 yılından bu yana her 1 Eylül tarihi Dünya Barış Günü olarak kutlanıyor. Ancak aradan geçen 39 yıla rağmen savaşlar halen devam ediyor.  
 
Savaş ve çatışmaların hiç sona ermediği Türkiye’de de halklar yıllardır 1 Eylül tarihinde barışı haykırıyor. Çocukları çatışmalarda yaşamını yitirmiş Barış Anneleri de bu haykırışın adeta simgesi. İlk olarak 12 Eylül 1982 darbesiyle Diyarbakır Cezaevi’nde işkenceye uğrayan çocukları için haykıran anneler, Kürt sorununun çatışmalı evreye girmesiyle birlikte yaşamını yitiren çocuklarının cenazelerinin kendilerine verilmesindeki ısrarlarıyla gündeme geldi. 
 
ANNELER İNİSİYATİFİ
 
Diyarbakır Cezaevi önünde başlayan bu çığlık, 1996 yılında kurulan Barış Anneleri İnisiyatifi ile ete kemiğe büründü. Ömrünün yarısını barış mücadelesine adayan Emine Deniz (60) de beyaz tülbentli annelerden biri. Bir çocuğunu çatışmalı ortamda 1993-97 yıllarında kaybeden Deniz, çocuğunun mezarına ise 2013 tarihinde kavuştu. Deniz, “Cenazesini bile göremedik fakat bu acılarımıza rağmen barış demekten vazgeçmiyoruz” dedi. 
 
Barış Anneleri Meclisi’nin kurulduğu tarihten bu yana barış mücadelesinde yer aldığını belirten Deniz, “Barış için elimizi uzatmadığımız yer kalmadı. Ankara’ya, İstanbul’a gittik, beyaz tülbentlerimizi attık, Diyarbakır’da aynı şekilde. Hikâyemiz çok uzun. Biz hep barış istedik ve hala da istiyoruz, fakat bu devlet barış için uzattığımız ele karşılık vermiyor” dedi.
 
BARIŞ TALEBİ
 
Savaşı “büyük kötülük” şeklinde tanımlayan Deniz, “Fakat barış çok güzel bir şey, ondan güzeli yok. Barış olduğunda huzur olur, ölümler olmaz. Barış istemek suç değil. Barış istedik diye biber gazı sıktılar, yerlerde sürüklediler, fakat biz vazgeçmedik. Tülbentlerimizin karartılmasına izin vermeyeceğiz. Sonuna kadar barış mücadelesinde olacağız. Herkes barış için elini taşın altına koysun, seferber olsun. Sessiz kalmamalıyız, ne kadar sesiz kalırsak o kadar çok ölüm haberi gelecek. Sessizlik ölüm demek ” ifadelerini kullandı.
 
BARIŞTAN ISRARI
 
Yaşadıkları acılara rağmen barıştan bir gün olsun vazgeçmediklerini vurgulayan Deniz, “Biz acımızı unuttuk, son olsun, 'biz ağladık başka anneler ağlamasın' dedik. Acımıza rağmen daha çok barış dedik. Bir kurşun gelecekse biz annelere gelsin ama bu savaş dursun dedik. Çünkü bütün anneler aynı. Rengleri ve dilleri yok. Gerilla, asker ve polis ölümlerinin hepsine üzülüyoruz. Hiçbir anne cenaze haberi almasın. Bizim ciğerimiz yandı, başka annelerinki yanmasın” diye belirtti. 
 
‘NEDEN DUYMUYORLAR?'
 
“Neden bizim sesimizi duymuyorlar” diye soran Deniz, şunları söyledi: “Neden tüm dünya Kürtlere sessiz? Neden herkes Kürt halkına gözlerini kapatmış? Bizim dilimiz, kültürümüz neden suç teşkil ediyor? Biz de insanız. Neden herkes kendi diliyle eğitim alırken biz alamıyoruz? Biz de diğer insanlar gibi barışın tadına bakalım, biz de barış zamanlarını görelim. Gözümüzü açtığımızdan beri cenazeler üstümüze geliyor, savaş, ölüm, zulüm, hakaret, şiddet ve hapis var.” 
 
MA / Eylem Akdağ