İSTANBUL - Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi’nin feshine karşı yapılan başvuruya ret kararının 84 gün sonra tebliğ edilmesine tepki gösteren EŞİK üyesi avukat Yelda Koçak, itiraz edecekleri kararın geç tebliğ edilmesinin altında “pazarlık sürecinin" yattığını söyledi.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair maddeler içeren İstanbul Sözleşmesi, 20 Mart'ta AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kararıyla feshedildi. Kadın örgütleri, muhalefet partileri ve çok sayıda sivil toplumu örgütü, bunun üzerine "yürütmeyi durdurma" talebiyle Danıştay’a yaklaşık 200 başvuru yaptı. Danıştay 10’uncu Dairesi, 28 Haziran’da sadece İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in başvurusunu reddettiğini açıkladı. Ancak Danıştay'ın diğer başvuruları da aynı tarihte reddettiği ve kararları taraflara 84 gün sonra tebliğ ettiği ortaya çıktı. Konuya ilişkin 21 Eylül'de açıklama yapan Eşitlik için Kadın Dayanışması (EŞİK), Danıştay'ın 84 gün boyunca itiraz haklarını engellediğini açıkladı.
EŞİK üyesi avukat Yelda Koçak, Danıştay’ın ret kararlarını 84 gün sonra tebliğ etmesini ajansımıza değerlendirdi.
200 BAŞVURU
Sözleşmenin feshedilmesi üzerine Danıştay’a çok sayıda başvuru yapıldığını hatırlatan Koçak, “Sözleşmenin resmen kaldırılacağı 1 Temmuz'a yaklaşırken kadın örgütleri olarak Danıştay’a çağrı yaptık ve ‘ivedilikli olarak yürütmeyi durdurma talebimizi inceleyin’ dedik. Bunun üzerine Danıştay 28 Haziran'da sadece bir dosyada 'yürütmeyi durdurma' talebinin reddedildiğine açıkladı. Bunu basınla paylaşırken de ret kararının 200 dosya için verildiği yönünde servis etti. Ancak bu süreçte 200 davada da ret kararını görememiştik. Tebliğ edilmedi yani" bilgilerini paylaştı.
'İTİRAZ HAKKIMIZI TIKADILAR'
Kendisinin yaptığı başvurunun reddedilmesine ilişkin kararın da tebliğ edilmediğini aktaran Koçak, 84 gün sonra kararın dosyalara konulup avukatlara tebliğ edildiğini ifade etti. Koçak, 84 gün boyunca ret kararına karşı itiraz etme haklarının engellendiğine işaret ederek, “Ret kararı bize tebliğ edilmediği için bir üst merci olan Danıştay Daireler Kurulu’na itiraz edemedik. İtiraz etme sürecimizi tıkadılar. Aslında kadınların hukuksal mücadele yolu da tıkatılmak isteniyor. Danıştay 10’uncu dairesi bu yolu tıkıyor. Danıştay hukuka, yasalara aykırı davranıyor” diye belirtti.
2 ÜYE KARŞI ÇIKTI
Kararın tebliğ edildiği 20 Eylül'den sonra itirazlarını yapacaklarını ifade eden Koçak, Danıştay’ın ret kararlarının Cumhurbaşkanlığın savunmasıyla paralel olduğuna dikkat çekti. Koçak, “Ret kararlarında ‘Uluslararası sözleşmeden Cumhurbaşkanı kararı ile çıkılabileceğine’ ilişkin beyanlar var. Yani çekilme kararının hukuka uygun olduğunu belirtiyor. Ret kararlarında 2 hakim karşı oy kullanmış ve sözleşmenin iptal edilmesi kararına katılmadıklarını beyan etmiş" dedi.
PAZARLIK SÜRECİ
Koçak, Danıştay'ın ret kararını bilinçli olarak 84 gün sonra tebliğ ettiğini ve bu durumun altında “pazarlık sürecinin" yattığını söyledi. Koçak, şunları söyledi: “Bu kararların siyasi olduğunu ilk ret kararı verilen dosyada da gördük. İlk ret kararı bir muhalefet partisi tarafından yapılan başvuruya verildi. O dosyadan daha önce açılan dosyalar vardı. Bu da bunun nasıl bir siyasi kamplaşma, nasıl bir siyasi restleşmenin ürünü olduğunu gösteriyor. Bu sözleşmeden tek başına çekilmenin elbette ki uluslararası alanda yansımaları olacak. Benim hissiyatım; İktidar bu süreci olabildiğince uzatıp, tıkayıp, unutturmaya ya da günün birinde bir pazarlık kozu haline getirmeyi hedefliyor. Yani tamamen bu defteri hukuki olarak kapatmıyor."
İktidarın olası yaptırımlar karşısında yapılan başvurular üzerinden davaları kabul etme seçeneğinden vazgeçmek istemediğini ifade eden Koçak, "İktidar, kadınların temel hakkı olan yaşam hakkını düzenleyen böylesine önemli bir sözleşmeyi kendi yaşam ömrünü uzatmak için pazarlık unsuru haline getirmeye çalışıyor. Burada da hukuk yolunu uzatmaya çalışıyor. O kadar yavaşlatıyorlar ki gerçekten bunun bir pazarlık konusu yapılmadığını düşünmek saflık olur" diye kaydetti.
DURUŞMALI DAVA TALEBİ
Hem Cumhurbaşkanlığı savunmasında hem de ret kararlarında sözleşmeden neden çekildiğine dair bir cevap bulamadıklarını ifade eden Koçak, davanın esastan ele alınmasını istediklerini söyledi. Koçak, “Esastan inceleyin çünkü bu sadece teknik hukuki bir mesele değildir. 'Sadece yürütmeyi durdurma davası değil ana davamızı kabul edin' diyoruz. Önümüzdeki aylarda esasa dair karar vermesini bekliyoruz. Tabi biz davamızı duruşmalı istedik. Danıştay’ın duruşma salonuna gidip derdimizi anlatmak istiyoruz. O üyelerle yüz yüze gelmek istiyoruz" şeklinde konuştu.
Kadın hareketlerinin saldırı altında olduğunu dile getiren Koçak, şöyle devam etti: “Kadın hareketi bir saldırıya göğüs germe sürecinde. Sadece hukuksal haklarımız açısından değil genel olarak da bir kuşatma altındayız. Buna karşı mücadele etme ya da daha ileri adım atma hamlelerini gerçekleştirme gibi çalışmalarımız var. Buna dair de çalışma programlarımız var. Takvimimizi ilerleyen günlerde kamuoyuyla paylaşacağız.
MA / Diren Yurtsever