ANKARA - Verdiği ekoloji mücadelesi nedeniyle Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen ve "Ağaç kadın" olarak tanınan Wangari Maathai, tek bir ağaç dikmekle başladığı mücadeleyle hem toprağı hem insanların fikirlerini değiştirdi.
Devletlerin yanlış politikaları yüzünden dünya halkları, ekolojik yıkımların yol açtığı felaketlerin faturasını göç, gıda güvensizliği, temiz hava ve suya erişme yoksunluğu olarak ödüyor. Bu felaketler son olarak karşımıza orman yangınlarıyla çıktı ve etkisi uzun yıllar sürecek yıkımlar bıraktı. Yangınların ardından ormanların ranta açılacağına yönelik endişeler devam ederken, nasıl bir mücadelenin verilmesi gerektiğine yönelik de tartışmalar yürütülüyor.
Bu tartışmalara mücadelesiyle alternatif sunan isimlerden biri olan Wangari Maathai’nin ölüm yıldönümü.
35 MİLYON AĞACIN DİKİLMESİNİ SAĞLADI
Çevre bilincini artırma, kadın hakları, sürdürülebilir kalkınma, demokrasi ve barışa katkıları nedeniyle 2004 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen ilk Afrikalı kadın olan Maathai, yaşamını yitirene kadar orman alanlarının tarıma açılmasına karşı eylemler yürüttü. Sürdürdüğü ağaçsızlandırma karşıtı eylemleriyle tanınan Maathai, Afrika’ya 35 milyondan fazla ağacın dikilmesini sağladı.
YEŞİL KUŞAK HAREKETİ
1940 yılında Kenya’da dünyaya gelen Maathai, Orta ve Doğu Afrika’da doktora ünvanına sahip ilk kadın. 1981-1987 yılları arasından Kenya Ulusal Kadın Konseyi’nin başkanlığını yaptı. Başkanlığı sırasında toplum kökenli ağaç dikimi düşüncesine yoğunlaştı ve zaman içerisinde bu fikri geliştirerek daha geniş tabanlı bir fikir haline getirerek Kenya Ulusal Kadın Konseyi’nin himayesi altında Yeşil Kuşak Hareketi’ni kurdu.
Maathai, hareketi oluşturduktan kısa bir süre sonra çevresel bozunum, ormanların yok oluşu ve gıda güvencesizliğinin arkasındaki sebepleri aradı. Maathai’ya göre buna sebep; insanların güçsüz kılınması, haklarından mahrum edilmesi ve en önemlisi de geleneksel değerlerinin giderek azalmasıydı. Maathai, yaptığı konuşmalarda, “İnsanlar önceleri çevreyi koruyor, birlik ve beraberlik içinde dürüst bir şekilde çalışıyor ve üretiyorlardı, fakat artık bir şeyler değişti” tespitinde bulunarak Yeşil Kuşak Hareketi’yle ekonomik, politik, çevresel durumları inceleyerek yurttaşlık hakları ve çevreyle ilgili seminerler vermeye başladı. Maanthai, verdiği seminerlerin yanı sıra torak ve ormanları gasp edenlere karşı mücadele verdi, Afrika’daki yağmur ormanları ve iklim değişikliğiyle ilgili kampanyalar düzenledi.
TEK AĞAÇLA BAŞLAYAN MÜCADELE
Maathai, Yeşil Kuşak Hareketi’yle birlikte başlattığı mücadelesini bunu konu alan belgesellerde de anlattı. Mücadeleye tek bir ağaç dikmekle başladıklarını belirten Maathai, yerel kadınların yaşadığı sıkıntıları şöyle anlatıyor: “Yerel kadınların, pek çok kez yakacak odunları olmadığından ve su bulamadıklarından şikayet ettiklerini duydum. Ben de ‘neden ağaç dikmiyoruz’ dedim ve onlarla birlikte ağaç dikmeye başladık. Çevre sorunu her günlük bir sorun. Aldığımız nefes içtiğimiz su olmadan yaşayamayız. Bizi yönetenler kaynakları kontrol edebiliyorlar ve oturdukları yerden ayrıcalıklarını artırabiliyorlar. Tabandaki halk da bu süreçte acı çekmeye devam ediyor. Bu nedenle hareket olarak yerelden örgütlenmeyi seçtik. Hareketi başlatma noktamız da tek bir ağaç oldu. Her bir ağacın bir kişiliği vardır. Büyür değişir ve bulunduğu toprağı da değiştirir. İnsanların fikirlerini de değiştirir. İnsanları birbirleriyle uyum içinde çalışmaya teşvik eder. Tek bir çiftçiyle başlarsınız sonra bakarsınız pek çok çiftçi hareketinize katılmış.”
YOKSULLUKLA MÜCADELE
Maathai, çevre sorunlarıyla yoksulluk arasındaki ilişkiyi ve verdikleri sürdürülebilir mücadeleye dair şunları söylüyor: “Yoksulluk çevreyi de bozar. Çünkü yoksul bir insan karnını doyurabilmek için sahip olduğu son ağacını bile kesmek zorunda kalabilir. Yarını düşünemez. Ama öte yandan yoksul insanların şunu anlamları çok önemli, ne kadar bulunduğunuz çevreyi bozar ve yok ederseniz kendinizi daha derin bir yoksulluğa sokmuş olacaksınız. Sürekli olarak yoksul insanlarla ilişkili olduğumuz için onlara bir gelir sağlamak istedik. Ama onlara da sadaka verir gibi görünmek de istemedik. O yüzden yerel yoksul kadınlara, ‘ağacı dik eğer yaşarsa sana bir gelir sağlar’ dedik. Ağaçlar diken kadınlara daha sonra ağaçların arasında bakabilecekleri arı kovanları verdik. Ayrıca Almanya’dan getirdiğimiz süt keçilerinin de ormanlık alanda bakımının nasıl olacağını gösterdik. Kadınlar böylece kendi gelirlerini elde etmeyi öğrenmiş oldular.”
MÜCADELE GÜCÜ VERDİ
Verdikleri mücadele sayesinde kadınların güç kazandığını ifade eden Maathai, “Bunların hepsi bir tek ağacı dikmekle başladı” diyor. Maathai’nin mücadelesinden cesaret eden kadınlar da yaşamlarındaki değişimi şöyle anlatıyor: “Maathai bana bir şeyler için mücadele edersem onu değiştirebileceğimi düşündürecek gücü verdi. İki seçenek var ya başaracağım ya öleceğim.”
'AYAĞA KALKMAK ZORUNDAYIZ'
Kadınlarla başlattıkları mücadelede başlarda kimsenin onları rahatsız etmediğini anlatan Maathai, “Çünkü kimse kadınları ciddiye almadı. Ama hükümet bizim kadınları örgütlüyor olduğumuzu anlayınca müdahaleleri başladı” diyor. Öyle ki Maathai, 24 yıl boyunca iktidardan kaldıktan sonra 2002’de seçimleri kaybeden Kenya Başkanı Daniel Arap Moi’nin kendisi hakkında söylediği “Afrika geleneklerine göre kadınlar erkeklerine saygı göstermek zorundadır” sözlerine şu yanıtı veriyor: “Kadınları itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bana böyle şeylerle gelmesin. Şuan önemli olan mücadelenin devam etmesi. Birilerini lider yapan da onları liderlikten düşüren de halktır. O yüzden inandığımız şey için ayağa kalkmak zorundayız.”
SİYASETE GİRİŞİ
Maathai, Moi hükümetine karşı eylemleri nedeniyle de defalarca gözaltına alındı. Verdiği mücadeleyle tanınan Maathai, 2002 yılında milletvekili seçilerek Kenya Meclisi’ne girdi. 2003'te Çevre, Doğal Kaynaklar ve Vahşi Hayat Bakanlığı'nda bakan yardımcısı olarak görev aldı. Aynı yıl içinde Kenya Mazingira Yeşiller Partisi'ni kurdu. 28 Mart 2005’te Afrika Birliği’nin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Konseyi'nin ilk başkanı seçildi.
EŞİTLİKÇİ KALKINMA
Tüm hayatı mücadeleyle geçen Maathai, ölümünden 7 yıl önce Nobel Barış Ödülü'nü alırken yaptığı konuşmada da nasıl bir barışın olması gerektiğine işaret ediyor. Adil ve eşitlikçi kalkınma olmadan barışın mümkün olamayacağını, kalkınma için ise çevre yönetiminin demokratik ve barışçıl bir şekilde yürütülmesi gerektiğini söyleyen Maathai, endüstri ve küresel örgütlerin ekonomik adaletin, eşitliğin ve ekolojik bütünlüğün kar elde etmekten daha değerli olduğunu kabul etmesi gerekliliğinin altını çiziyor.
Afrika’nın birçok yerine ağaç dikilmesini sağladığı için “Ağaç kadını” olarak da adlandırılan Maatha, kanser tedavisi gördüğü Kenya'nın başkenti Nairobi'de 25 Eylül 2011’de hayata gözlerini yumdu.
MA / Zemo Ağgöz