ANKARA- Son bir ay içinde Ankara’da 2 kadın kendisini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırılarak tehdit edildi. Kadınlar, buna karşı birlikte mücadele çağrısı yaptı.
Ankara’da son aylarda birçok kadın kendisini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırıldı ya da tehdit edildi. 1990’lı yıllarda simgeleşen “kaçırılma” olaylarının merkezi haline gelen Ankara’da sadece son bir ay içinde 2 kadın kaçırıldı, çok sayıda kadın da tehdit edildi.
Kaçırılma olayları İnsan Hakları Derneği (İHD) raporuna da yansıdı. İHD’nin yayınladığı son rapora göre, kaçırılma olaylarının en çok yaşandığı illerinde başında Ankara geliyor. Kentte, son bir yıl içinde toplam 188 kişi kayıt dışı ifadeye, baskı ve tehdit yöntemleriyle ajanlaştırılmaya çalışıldı. Bunu kabul etmeyenlerden bazıları “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı, ya da kaçırılarak bir süre sonra çeşitli işkence ve kötü muamelelere maruz kaldıktan sonra bırakıldı.
AJANLAŞTIRMA
En son 29 Eylül’de Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyesi Ezgi Orak, arkadaşlarıyla yürüdüğü sırada sivil polis olduğunu söyleyen kişiler tarafından zorla araca bindirilerek kaçırıldı. Avukatların ısrarı sonrası Orak'ın TEM Şube'ye götürüldüğü öğrenildi. Orak, hala TEM’de tutuluyor.
Orak, daha önce hakkında ihbar olduğu gerekçesiyle 27 Kasım 2020 tarihinde gözaltına alınmış ve ardından sivil polisler tarafından ajanlaştırma tehdidiyle karşı karşıya kalmıştı. Orak, söz konusu tehditlere ilişkin 18 Ocak’ta İHD Ankara Şubesi’ne başvuruda bulunmuştu.
MİLLETVEKİLİNE SALDIRI GİRİŞİMİ
Yine Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları’nun Ankara’daki evine saldırı girişiminde bulunuldu. 24 Eylül’de kendisini sivil polis olarak tanıtan 2 kişi Hatimoğulları’nın evine girmeye çalıştı. Hatimoğulları’nın temkinli davranması üzerine 2 kişi evden uzaklaştı ancak olay yerine polis gitmedi ve şikayete rağmen savcılık da henüz bir soruşturma başlatmadı.
‘KENDİNİ CERABLUS’TA’ BULURSUN TEHDİDİ
Ankara’da Eylül ayında kaçırılan bir diğer kadın ise HDP Sincan İlçe Eşbaşkanı ve Ankara Kadın Platformu üyesi Fatma Kılıçarslan. 11 Eylül’de iş çıkışı evine gittiği sırada kendisini polis olarak tanıtan kişilerce kaçırılan Kılıçarslan, “Bir dahaki sefere gözünü Cerablus’ta açarsın, bir dağ başında kendini çırılçıplak bulursun” tehdidine maruz kaldı. Kılıçarslan kaçıran kişiler tarafından milletvekillerinin girişimi üzerine 45 dakikanın sonra bir cadde başında bırakıldı.
CEZASIZLIK POLİTİKASI
Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Kılıçarslan, özellikle Ankara Kadın Platformu’nda mücadele eden kadınlara yönelik polisin kaçırma girişiminde bulunduğunu ve tehdit ettiğini söyledi. Kaçırıldıktan sonra şikayette bulunduğunu da aktaran Kılıçarslan “Ben kaçırıldığımda çevredekiler 155’i arayıp ihbarda bulunmuşlar, ‘bir kadın kaçırıldı’ diye. Ardından ne olay yerine bir polis inceleme yapmak için gitmiş ne arayan kişileri geri aramış. Yani hiçbir geri dönüş yapılmadı. Yaptığım şikayete bir geri dönüş almadım. Bir cezasızlık politikası işletiliyor. Daha önce yaşanan kaçırılmalarda da soruşturma açılmadı. Bu da çetevari yöntemlerle mücadelemizi sekteye uğratmak isteyen kolluğu cesaretlendirdi” ifadelerini kullandı.
‘MÜCADELEYLE ÖNÜNE GEÇEBİLİRİZ’
Kadınların neden hedef alındığını Kılıçarslan şöyle değerlendirdi: “Toplumsal mücadelenin öncüsü kadınlar. Mücadeleyi büyüten kadınlar. Her türlü baskıya rağmen haklarından ve hayatlarından vazgeçmeyerek sokakta mücadeleyi büyüten kadınlar, erkek devlet için bir tehdit haline geldi. Bugün bu saldırıların en büyük sebebi kadın mücadelesinin büyüyor olması. Bu mücadele onları korkutuyor. Ama bu tür uygulamaları bize geri adım attırmıyor tam tersine her geçen gün daha da güçlendiğimizi fark ediyoruz. Bu çetevari yöntemlerin önüne de yine birleşik kadın mücadelesiyle geçebiliriz. Önümüze güçlü, kararlı bir mücadele hattı koymamız gerekiyor.”
TEHDİT, KORKUTMA, KAÇIRMA GİRİŞİMİ
Yine Ankara Kadın Platformu bileşeni olan üniversiteli kadınların kurduğu Kampüs Cadıları üyesi kadınlar da Ağustos ayında kaçırılmaya çalışıldı ve tehdit edildi.
Kampüs Cadıları üyesi Hatice Göz, aktif mücadele eden arkadaşlarına yönelik tehdit ve kaçırılma girişimlerinin arttığını ifade etti. Göz, “Bir arkadaşımızın evinin önünde sivil araca bindirmek istediler. Sonrasında aynı arkadaşı iş yerine kadar izlediler. Daha sonra babasını arayıp ‘kızınız terör örgütleriyle birlikte, biz istiyoruz ki ayrılsın vs.’ dediler. Genel olarak aileyi telefonla arama, kişiyi takip etme, çevremizdeki kadınları arayıp korkutmaya çalışma, en ufak yan yana gelişte polis yığarak provoke etmeye çalışma, gece telefonla arayıp küfür, tehdit savurma oluyor” diye anlattı.
SAVCILIĞA VE İHD’YE BAŞVURU
Genellikle kadınlara yönelik bir uygulama olduğunu belirten Göz, “Kadınları korkutarak mücadeleden ayırmak derdindeler. Kadınların meşru mücadelesinin önünü kesemedikleri için bu yollara başvuruyorlar. Biz hem İHD hem de savcılığa başvuru yaptık, suç duyurusunda bulunduk, bulunuyoruz. Çünkü yaptıkları meşru değil, suç. Başvurulardan sonra aranan ya da izlenen kadın olmadı. Ama bir soruşturma da başlatılmadı diye biliyoruz. Ama yine de başvuru yapıyoruz. Çünkü asıl onların sorgulanması ve durdurulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
MA/ Zemo Ağgöz