DİYARBAKIR - Gurbetelli Ersöz’ün cesur kalemini, bugün yüzlerce kadının sahiplendiğini belirten kadın gazeteciler, “Biz bitmiyoruz. Her kadının kahkahası, hawarı, coşkusu ve mücadelesiyle yeniden var oluyoruz” dedi.
Türkiye’de ilk kadın Genel Yayın Yönetmeni olan Gurbetelli Ersöz’ün, 7 Ekim 1997’de yaşamını yitirmesinin ardından 7 Ekim tarihi 2014’te Kürt Kadın Gazeteciler Günü ilan edildi. Gurbetelli Ersöz, Ayfer Serçe, Deniz Fırat, Nujiyan Erhan gibi canı pahasına bu mücadeleyi sahiplenen kadın gazetecilerin cesareti ve bıraktıkları direniş mirası, bugün binlerce kadın gazeteciye yol gösteriyor. Bu mücadelenin bir ürünü olan Türkiye'nin ilk kadın haber ajansı Jin Haber Ajansı (JINHA), 8 Mart 2012'de yayın hayatına başlayarak, Kürt basınındaki yerini aldı. "Ve yazıyoruz. Erkekler ne der diye düşünmeden yazıyoruz" sloganıyla yola çıkan JINHA, 30 Ekim 2016'da Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldı. Bunun üzerine, 19 Aralık 2016’da Gazete Şûjin yayına başladı. Fakat o da, 25 Ağustos 2017 tarihinde yine KHK ile kapatıldı.
Baskı ve engellemelere karşı kadın haberciliği ısrarını sürdüren kadınlar öncülüğünde 25 Eylül 2017'de JINNEWS yayın hayatına başladı. Kadın gazeteciler, ayrıca “Kadının sesi, yaşamın yüzü" sloganıyla 9 Ocak 2018’de kurduğu JIN TV, 8 Mart’ta yayın hayatına başladı. Yine televizyon ve radyolarda kadın özgünlüğünü kuran Kürt kadın gazeteciler, cinsiyetçilikten beslenen ana akım medyaya karşı, toplumun ve kadın özgürlük mücadelesinin sesi oldu.
CESUR KALEMİN SAHİBİ
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) Sözcüsü ve JINNEWS editörü Ayşe Güney, şahadetinin yıldönümünde andığı Ersöz'ün, Kürt basınının geldiği düzeyin mimarı olduğunu söyledi. Ersöz’ü “Cesur bir kaleme sahip bir Kürt kadın” sözleriyle tanımlayan Güney, “Sadece cesaret değil, tabi onu farklı kılan inancı, kararlılığı, sorgulamaları, güzeli yaratma çabası, bunu yaratırken de kendinden başlaması ve yanındaki erkeği de değiştirme dönüştürme çabası muazzam” dedi.
Ersöz’ün 90’lı yıllara rağmen bugünü aşan bir kadın bilincine sahip olduğunu ifade eden Güney, “Yanındaki kadının zayıf hallerine öfkesi her satırına yansıyor. Çünkü kadının gücünün, yapabileceklerinin farkında, bu öfke de bundan. Böyle bir kadının varlığı da Kürt basını açısından büyük bir şans. Sadece Kürt basınına değil kadının medyada görünürlüğü, sorumluluk alması, iradesini ortaya koyması yönünden de Türkiye basını açısından önemli bir isim” diye belirtti.
GÜZELİ YARATMA MÜCADELESİ
Kürt basınının Ersöz, Musa Anter gibi değerli gazetecilerin çizdiği yoldan devam ettiğine değinen Güney, “Kürt kadın gazeteciler, Gurbetelli’nin yolunda güzeli yaratmak adına yolculuğu sürdürüyor. Kürt kadınları Türkiye’de ve dünyada birçok ilki başardı. Kürt kadın özgürlük mücadelesini büyüttü ve kendi tarihini yazdı. Temmuz 2006’da İran sınırında İran askerleri tarafından katledilen gazeteci Ayfer Serçe’nin hayali olan kadın ajansını 8 Mart 2012’de kadınlar hayata geçirdi. Hiçbir hayal ‘hayal’ olarak kalmaz kadın mücadelesinde. Er ya da geç muhakkak gerçekleştirilir. O yüzden biz sesli hayaller kurarız” diye konuştu.
KADININ DİRENİŞ HAFIZASI
Yapılan haberlerle kadın sorunlarına karşı önemli bir farkındalık yarattıklarını aktaran Güney, “Ama en önemlisi de kadınların duyulmayan sesi oldu. Kadının direniş tarihinde önemli bir bellek ve hafızayı oluşturdu. Tabi bunları oluştururken, gözaltı, tehdit, taciz, tutuklama, tecavüz, kaçırılma hatta katletmeye varan durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Savaş muhabirliği yapan Nujiyan Erhan, Deniz Fırat katledildi. Bu isimler kadın basını açısından simge isimlerdir. Ama savaşın en acımasızının yaşandığı Rojava ve Federe Kürdistan Bölgesi’nde onlarca meslektaşımız Nujiyan ve Deniz’in hayallerinin peşinden gidiyor” şeklinde konuştu.
BASKILAR
Kadın gazeteciler olarak yaşadıkları baskılara değinen Güney, JINNEWS kadın ajansına 41 erişim engeli getirildiğini, muhabirlerinin gözaltına alındığını, tehdit edildiğini ve tutuklandığını söyledi. Kürt basının bir bütünü açısından bu durumun geçerli olduğunu ancak kadına karşı iktidarın ayrı bir tutumunun olduğunu belirten Güney, devamında şunları söyledi: “Çünkü kadının kendi sonunu getirecek olduğunu çok iyi biliyor. Yani korkusu da yersiz değil. Fakat bu baskılar asla bizi yıldırmadı ve yıldıramaz da. Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü artık bu ülkede yok. Türkiye en çok gazetecinin cezaevinde olduğu bir ülke. Siz tüm savaş argümanlarını halkın üzerinde kullanacaksınız, sindirmeye çalışacaksınız bunun için de önce size engel olan basını ortadan kaldırmayı deniyorsunuz ve diyorsunuz ki ‘bunlar bitti.’ İşte orada her seferinde yanılan bir devlet var karşımızda biz bitmiyoruz, her kadının kahkahası, hawarı, coşkusu, mücadelesi ile yeniden var oluyoruz.”
KALEMİ YERDE KALMADI
Xwebûn editörlerinden Elif Can Alkan da Ersöz’ün kaleminin izinden yürüdüklerini belirterek, “90’lı yıllar zaten çok zor yıllarken, bu işi yapan kadınlar için ise iki kat daha da zordu. Fakat o, bütün bu zorluklara ve devletin politikalarına rağmen bir savaşçı gibi gazeteciliğini üstün başarıyla yaptı. Tüm bu baskılara rağmen Ersöz’ün kalemi yerde kalmadı, yüzlerce kadın o kalemi sahiplenerek yazmaya devam ediyor. Kürt kadın gazeteciler, Ersöz’ü bu zaman kadar taşıdı ve daha da ileriye taşıyacaktır” dedi.
İLHAM KAYNAĞI
Kürt kadın gazetecilerin basın alanına yeni bir perspektif kazandırdığını aktaran Alkan, “Kürt kadınlar, hem Kürt, hem kadın, hem de gazeteci kimlikleriyle iki kat zorluk çekiyor. Kadının tanınması mevcut sistemin içinde çok zor iken bu Kürt kadınlar için çok daha zorlaşıyor. Fakat Kürt kadını bütün bu zorluklara karşılık mücadelesinden vazgeçmiyor. Kürt kadını basın alanına yeni bir bakış açısı da getirdi. Kürt kadın gazeteciler şuanda bütün dünyada basın alanında öncüler” ifadelerini kullandı.
Alkan, saldırıların güçlü iradeyle kırılabileceğini vurgulayarak, “Bugün Kürt Kadın Gazeteciler Günü, gazeteciler olarak anadilimize ve kimliğimize sahip çıkmamız gerekiyor. Kürt kadın gazetecilerin de bu hassasiyeti göstereceğinden eminim ve umuyorum ki bu alanda kendimizi ileriye taşıyacağız” şeklinde konuştu.
MA / Eylem Akdağ