İZMİR - TJA'nın barış konulu panelinde konuşan HDP Kadın Meclisi üyesi Gülcihan Şimşek, “Toplumsal barışın inşası için Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır. Tecridin kaldırılması için kadınlar olarak daha fazla mücadele vermemiz gerekir” dedi.
Özgür Kadın Hareketi (TJA) İzmir, "Kendimizi savunuyoruz" kampanyası kapsamında Kültürpark Gençlik Tiyatrosu Salonu’nda "Kendimizi savunuyoruz barıştan vazgeçmiyoruz" konulu panel düzenledi. Salona katledilen Deniz Poyraz fotoğrafları, Kürtçe, Türkçe "Kendimizi savunuyoruz, dem dema azadiye ye" pankartları asıldı. Kadın hakları aktivisti Dilek Kanlıbaş Demir’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde Halkların Demokratik Partisi Kadın Meclisi ve TJA üyesi Gülcihan Şimşek, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Gazeteci Yazar Ayşe Düzkan, İnsan Hakları Aktivisti Fatma Bostan Ünsal konuşmacı olarak katıldı.
Çok sayıda kadının dinleyici olarak katıldığı panelde konuşan Eren Keskin, Türkiye'de 30 yıldır insan hakları mücadelesi verdiğini ancak hiç bir dönem kendisini bu kadar çaresiz hissetmediğini söyledi. 1990’lı yılları gördüğünü anlatan Keskin, "Böyle ağır süreçler yaşadık. Ama bu kadar çaresiz olmadık. 1990'lı yıllarda konuşabilecek bir hakim bulup dilekçe verebilirdik. Avukatlar olarak yargının dışına itildik. Hukukun bu kadar yerle bir edildiği dönem olmadı. Hakimler ve savcılar konuşmaya korkuyorlar. Bu baskılarla dışarıda cezaevi hayatını yaşıyoruz. Bütün bu umutsuz tabloya rağmen bir yandan da biat etmeyen bir damar var. Bu damarın en büyük hareketini ise kadınlar oluşturuyor. Bütün saldırı ve faşizme karşı biat etmiyoruz" dedi.
'TOPLUMSAL BARIŞ ÖCALAN İLE MÜMKÜN'
Gülcihan Şimşek, AKP ve MHP ittifakı ile artık bir hukuk sistemin olmadığını yineleyerek, ülkenin dört bir tarafını etkileyen tecride dikkati çekti. Türkiye'nin tecrit altında olduğunu ifade eden Şimşek, "PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde derinleştirilen tecrit ülkenin tamamını etkiliyor. Tecrit ile birlikte ülkedeki savaş derinleşiyor. Bundan en çok etkileyen kesim ise kadınlar oluyor. Oysaki barışı en çok isteyen ve mücadelesini veren kadınlardır. Türkiye toplumunun geleceği için toplumsal barışa ihtiyaç vardır. Toplumsal barışın inşası için Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalıdır. Tecridin kaldırılması için kadınlar olarak daha fazla mücadele vermemiz gerekir. Halka dayatılan bir rejim sistemi ile karşı karşıyayız. Kadınlar olarak hayatlarımızı hegomonyası altına alan eril zihniyete karşı çıkıyor ve örgütleniyoruz" diye konuştu.
DİN VE İKTİDAR İLİŞKİSİ
Fatma Bostan Ünsal, dinlerin kadınlar üzerindeki etkisi üzerinde durarak, "Toplumda rıza üretmek için dini kurumlar iktidarlarla iş birliği kuruyor. Bu sadece bizim ülkemizde AKP ile değil, bütün dünyada ve diğer dinlerde böyle olmuştur" diyerek dünyadan örneklerle din kurumları ve iktidar ilişkisini anlattı. Bostan, "Türkiye'de uzun süre laik uygulamalar baskın olduğu için iktidarın bu dili kullanmasına yabancı olduk. Ama liberallerle yol ayrımından sonra AKP muhafazakarlarla iş birliği yaparak, din söylemleri üzerine kendisini meşrulaştırdı. Bilgi zannedilen ve taraflı ve ikna edilmiş sözler eleştirel düşüncenin önüne geçti adeta eleştirel düşünce engellendi. Oysa eleştirel düşünce olmaksızın bizim adım atmamız mümkün değil. Kuran sizi eleştirel düşünceye her sayfada birkaç kez yönlendiriyor. Kuranı anlamak değil Arapça olarak tekrar etmek önemli sayılıyor. Cehalet adeta destekleniyor diyebiliriz. Dinin var olan statükoyu meşrulaştıran bir şekilde uygulanması yeniden okumak ve bilgi ile korkmadan dine yaklaşmak gerekiyor. Buradan barışa ulaşabiliriz” şeklinde ifade etti.
BARIŞA İHTİYAÇ VAR
Gazeteci-Yazar Ayşe Düzkan ise, ülkede barış olabileceğine dair umudun konuşulmasının çok önemli olduğuna vurgu yaparak, "Bu topraklarda yaşayan herkesi barışa ikna etmek lazım" dedi. Düzkan, dünya savaşlarında kadınlara yönelik saldırıları anlatarak, "Taciz ve tecavüz savaşta silah olarak kullanılıyor. Her savaşta bu böyle olmuştur. Firavundan, Naziler ve günümüze kadar süren savaşlarda kadınlara tecavüz edilmiştir. Kadınların dünyanın her yerinde barış harekatını yürütüyor. Kadınların artık ‘bizim çocuklarımızın Suriye’de Libya’da ne işi var’ diyerek emperyal hareketi sorgulayacak barış hareketine ihtiyacı vardır. 'En kötü barış en iyi savaştan iyidir' deniliyor. Ben buna katılmıyorum. Barış adil olmalıdır. Tarafların masada olduğu anlaşarak çözüm bulmasıdır" şeklinde konuşmasını tamamladı.
Panel soru-cevap bölümü ile sona erdi.