İSTANBUL- Erdoğan’ın 24’üncü Dönem Adli Yargı törenindeki “sulh komisyonu” açıklamasına tepki gösteren kadınlar, buna karşı “Yasalara dokunma, uygula” sloganıyla kampanya başlatacaklarını duyurdu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde 24’üncü Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Kura Töreni'nde yaptığı konuşmada, her ilde Sulh Komisyonu’nun kurulacağını açıklamıştı. ZOOM üzerinden toplantı düzenleyen Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), komisyon kurma kararına tepki gösterdi.
NE TÜR RİSKLER TAŞIYOR
“Yasalara dokunma uygula” temalı toplantıda söz alan EŞİK üyesi Sevilay Çelenk, yeni yargı döneminin kadınların haklarına yönelik saldırı ile başladığına işaret etti. Meclisin açılır açılmaz 5’inci Yargı Paketi'nin gündeme getirildiğini vurgulayan Çelenk, Pakete yer alacağı söylenen “Sulh Komisyonlarının” hem laik hukuk devleti açısından hem de kadına karşı şiddetle mücadelede arabuluculuk, uzlaştırma girişimlerine kapı aralama risk taşıması nedeniyle çok riskli bulduklarını kaydetti.
Çelenk, “Bunun dışında şimdiye dek açıkça dile getirilen, boşanan kadınların yoksulluk nafakasının süreyle sınırlanması, 6284 sayılı şiddet yasasını işlevsiz kılacak değişiklikler gibi esasen 2016 tarihli TBMM Boşanma Komisyonu Raporu’nda da açıkça yazılan pek çok başlıkta tehditler gündemde. İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı şekilde çekilme kararından alınan cesaretle kadınların eşit ve özgür yaşam hakkına göz diken eski niyetler, yeni ve yakın tehlikelere karşı tüm gücümüzle hayır diyeceğiz “ diye ifadelerde bulundu.
‘KAZANIMLARININ TIRPANLAMASIDIR’
Kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve şiddetin önlemesi konusunda etkin mücadele yürüteceklerini dile getiren Çelenk, “Çocuk istismarının affı olamaz, bu reform olarak önümüze gelemez” diye konuştu. Bu reform paketiyle kadın kazanımlarına yönelik bir tırpanlama eğilimi olduğunu ifade eden Çelenk, kadın ve çocuk yoksulluğunun had safhada olduğuna dikkati çekti. Çelenk, “AKP iktidarı ittifaklarında kadın haklarını gözetmiyor. Bütün bunlarla mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
KADINLAR SOKAKTA OLACAK
Kadınların, kazanımlarına dönük tehditlere karşı verdiği mücadeleye değinen Özgül Kaplan ise çocuk istismarında hüküm giyenlerin affedilmesine dönük yasanın kadınların direnişi sonrasında kaldırıldığını kaydetti. Son 10 yılda çocuk istismarı, şiddet ve eşitsizliğin her alanda adım adım pekiştirildiğini dile getiren Kaplan, buna karşı mücadele etmeye devam edeceklerini kaydetti. Ayrıca “Sulh Komisyonlarına” karşı sanal medyada kampanya başlatacaklarını dile getiren Kaplan, şöyle sürdürdü: “Bizde buna karşı bir çizelge çıkardık. Mücadelemiz sadece yapılan bu basın açıklaması ve sosyal medya üzerinden olmayacak. Bizler kampanya derken kadın mücadelesinden bahsediyoruz. Bizim mücadelemiz sokaklarda ve hayatımın her alanında inşa ettiğimiz bir süreç olacak.”
‘EMSAL KADIN DAVASI TAKİBİ YAPILACAK’
Kaplan’ın ardından söz alan Fidan Ataselim, emsal niteliğinde olan dava çizelgesi çıkaracaklarını kaydetti. “Cinsiyet eşitsizliği yönünde olan kadın davalarında nelerin ihmal edildiğini araştıracağız. Nelerin yapılabilecek olduğuna dair de analizler yapacağız” diye aktarımda bulunan Ataselim, “Öldürülen kadınların aileleri ve yaralanan kadınlarla birlikte olacağız. Amacımız hem bundan sonraki süreçte başka davalarda ışık olmak hem de kolektif bir takip yürütmek” dedi.
EŞİTLİK KARŞITI POLİTİKA
Hülya Gülbahar da şunları ifade etti: “2010 yılından beri üç temel risk kadınların kazanımları için tehlike oluşturmaya devam ediyor. 2010’dan itibaren kadınların devlet içinde statüsünün kaybedilmesi, kadın bakanlığının kaldırılması, kadın birimlerinin yok edilmesi gibi bu mekanizmaların tavsiyesi süresi şu anki yasama sürecinde de bir tehlike olarak önümüzde duruyor. Birimlerden kadın kelimesi çıkartılarak aile konulması da bunun en somut örneklerindendir. İkinci risk ise dönemin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’ demesi. Çünkü bu söylem toplumu ideolojik olarak değiştirme hamlesi ve eşitlik karşıtı bir politikadır.
YASALARA DOKUNMA
Bu politikanın sonucunda da kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri artmıştır. Kadınlar ev içine çekilmiştir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı bu politikalar sonucunda eğitimden de bu ifadeler çıkarılmış ve bu konuda eğitim veren akademisyenle ise eğitim kadrolarından tasfiye edilmiştir. Aynı süreci kürtaj ve çocuklarla evlilik yaşının 12’ye kadar indirilmeye çalışmalarından biliyoruz. Her yargı paketinde kadınlar olarak bizim sabahladığımız geceler oldu. 5’inci yargı paketi ile beraber de ‘Yasalara dokunma’ diyoruz.”
EŞİTLİK - DEMOKRASİ
EŞİK gönüllüsü Berrin Sönmez de siyasi partilerle görüştükleri bilgisini paylaşarak, “Siyasi partiler ile görüşmelerimizde kadınların yanımızda bulunmasını istiyoruz. O erkek masada mutlaka bir kadın yönetici, bütün kadınları temsil etmeli. Temel ilkeler üzerinde anlaşan siyasi partilerde eşit temsilin bulunması gerektiğini istiyoruz ve çalışmaların her aşamasında kadın perspektifini olması gerektiğini vurguluyoruz. Çünkü eşitlik yoksa demokrasi yoktur” diye belirtti.
‘ŞİDDETSİZ YAŞAMAK HAKKIMIZ’
Ardından söz alan Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya ise “Evde, sokakta, iş yerinde kısacası toplumsal alanın her yerinde şiddetsiz yaşamak hakkımız. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ile birlikte kolluk, yargının bazı mensupları, kadın sığınma evleri, sığınaklar çok ciddi anlamda zaafiyet gösterdiler. Koruma sürelerinin azlığı, koruma kararını kolluğun uygulaması konusunda gevşekliği, yer yer harekete geçmemesi gibi sorunlar ortaya çıktı. Dolayısıyla acil bir eylem planı uygulanmalı ve herkes acilen görevini yapmalı. Bu yüzden ‘Görevini yap, yasayı uygula, 6284’ü tartışmaya açma diyoruz” diye konuştu.
ACİL TALEPLER
Toplantıda, kadın-erkek eşitliğinin inşası için EŞİK’in 5 acil talebi olduğu aktarıldı. Taleplerin hayat bulması için yerellerden ortak çalışmanın başlatılması, ayrıca cinsel şiddet kriz merkezleri açılması, sığınakların sayı ve kapasitesinin arttırılması, LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve ayrımcılığın sonlandırılması, işyerlerinde şiddet ve cinsel tacizin önlenmesi ile ilgili ILO’nun 190 sayılı sözleşmesinin Türkiye tarafından imzalanması ve uygulanması için baskı gücünün oluşturulmasına karar verildi.