URFA - Tarihi direnişle dünyada yankı uyandıran Kobanê’nin önemine vurgu yapan kadınlar, DAİŞ saldırısında “Bizim iç meselemiz değil” diyen Türkiye’nin olası bir saldırıdan kaçınmasını istedi.
Suriye'de Mart 2011’de "Arap baharı" adı altında başlayarak yayılan protestolar, daha sonra çatışma ve işgallerle sürdü. Ocak 2014’te Suriye’nin Rakka kentini işgal eden, 8 Haziran 2014 yılında ise Irak’ta bir kurşun bile sıkmadan Musul’u ele geçiren DAİŞ, 3 Ağustos’ta 2014'te ise Şengal’e saldırarak Êzîdîlere yönelik katliam gerçekleştirdi. Irak ve Suriye’de geniş bir alanı kontrolüne alan DAİŞ, 15 Eylül 2014’te bu kez aynı yıl Kuzey ve Doğu Suriye’de kantonlar kurarak bulundukları bölgeleri savunan Kürtleri hedef aldı. DAİŞ’in saldırdığı ve Suriye-Irak’ta aldığı diğer kentler gibi kısa sürede almayı planladığı Kobanê Kantonu, tarihin en büyük direnişlerinden birini verdi.
SERZÛRÎ DİRENİŞİ
Kobanê’deki direnişin doğrultusunu, saldırıların henüz ikinci gününde kentin yaklaşık 35 kilometre doğusundaki Serzûrî köyünde 12 savaşçı çizdi. Rodî Efrîn komutanlığındaki YPG/YPJ'lilere, 15 Eylül akşamı yüzlerce DAİŞ'li tank ve toplarla saldırdı. "Geri çekilin" talimatını dinlemeyen savaşçılar, mevzilendikleri köy okulunda 24 saat boyunca saldırılara karşı direndi. Savaşçıların başındaki komutan Rodî Efrîn, mesajını telsiz üzerinden YPG/YPJ komutanlığına “Biz sonuna kadar direneceğiz ve düşmanın geçişine izin vermeyeceğiz. Şehit düşeceğimizi biliyoruz, ancak yolumuzdan yürüyecek olanlar da var” diye verdi.
ÖCALAN'IN ÇAĞRISI
Serzûrî’deki direnişin yanı sıra Kobanê’de Arîn Mîrkan başta olmak üzere yaşamını yitiren yüzlerce kişinin direnişi, Irak, Türkiye ile İran’la birlikte dünya genelindeki milyonlarca Kürdü birleştirdi. Saldırıların devam ettiği 22 Eylül’de PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Kobanê’nin düşüşü, tüm Kürdistan’ın düşüşü demektir. Herkes bu gerçekliğe göre hareket etmeli” değerlendirmesi ve Kürt sorununun çözüm anahtarının Kobanê olduğu çağrısı sonrası, Kürtler yönünü Kobanê’ye çevirdi.
HALK SOKAKLARA DÖKÜLDÜ
Öcalan’ın bu mesajıyla Kobanê’ye yönelik saldırılara karşı büyüyen öfke ve tepki, Türk askerleri ile DAİŞ üyelerinin sınırda yan yana gözüktüğü fotoğraflar ve dönemin Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın “Kobanê düştü, düşecek” sözleri, halkı sokaklara döktü. Başta Türkiye ve bölge kentleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde Kobanê’ye ilişkin görülmemiş eylemler gerçekleşti. Bu eylemlerden sonra uluslararası koalisyon güçleri süren direnişi desteklenmek zorunda kaldı. ABD liderliğindeki koalisyon, DAİŞ hedeflerini bombalarken baskılar sonucu Türkiye'nin açtığı koridordan Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bağlı peşmergeler Kobanê'ye geçti.
134 GÜN SONRA
Kobanê, 134 gün sonra 26 Ocak 2015’te DAİŞ’ten tamamen temizlenirken, bu sonuç DAİŞ’in sonunu getiren ilk yenilgi oldu. DAİŞ, daha sonra hakim olduğu kentlerde de yine Kürtler tarafından yenilgiye uğratıldı.
DÜNYA KOBANÊ GÜNÜ
Farklı inanç ve haklardan direnişçilerin katılımı ile enternasyonal bir boyut kazanan Kobanê direnişi devam ederken, dünyaca ünlü isimlerin çağrısıyla bu direnişe destek için 1 Kasım tarihi “Dünya Kobanê Günü” ilan edildi.
DÜNYA ROJAVA GÜNÜ
DAİŞ'in tamamlayamadığı Kürtlerin mücadelesini boğma görevini, Türkiye tamamlama çabasına girdi. Bu bağlamda 2018 yılında Efrîn, 2019 yılında ise Girê Spî ve Serêkaniye'ye desteklediği paramiliter güçlerle saldıran Türkiye, Suriye'nin Kuzey ve Doğu’sunda ortaya çıkan iradeyi kırmayı amaçladı. Bu saldırılara karşı direnişi seçen Kürt, Arap, Türkmen, Ermeni ve diğer halklar ise, direnişleri ile 2 Kasım'ın da Dünya Rojava Günü olarak ilan edilmesini sağladı.
KENT YİNE SALDIRILARIN HEDEFİNDE
Tarihi direnişin üzerinden 7 yıl geçerken, Kobanê bugünlerde yine Türkiye’nin hedefinde. Türkiye’nin operasyon düzenlemeyi planladığı kentlerin başında gelen Kobanê’ye yönelik son günlerde saldırılar gerçekleştiriliyor.
Tarihi direnişe Urfa’nın Suruç ilçesindeki Kobanê sınırında dahil olan anneler, yaşananları anlattı.
BİNLERCE İNSAN SINIRA AKIN ETTİ
Sınırda aylarca yaşananlara ortak olan annelerden Adalet Çay, o dönem yaşananları anlatırken, "Dünyanın birçok yerinden insanlar sınıra geldi. Yine Kobanê tarafından da insanlar geliyordu. Kimisi çocuğunu, yaşlısını, evini arkasında bırakmıştı. En azından ruhumuzu kurtaralım diyordu. Sınırı geçmek için kendini teller üzerinden atanlar oldu. İnsanları katlediyorlardı. Gelenler ‘DAİŞ’liler köylere girmiş çocukların kafalarını kesip katlediyorlar’ diyorlardı. Çok çetin bir süreçti ama yine halklar Kobanê’ye sahip çıkıyordu” dedi.
KADINLAR SINIRI TERK ETMEDİ
Günlerce sınırda yüreklerinin yandığını belirten Çay, sınırdan gelen Kobanêli yurttaşlara yardımcı olduklarını söyledi. Yükselen dumanları gördüklerini belirten Çay, bu vahşilerin nasıl biteceğini düşündüklerini söyledi. Çay, “Biz gözümüzle görüyorduk. Motor ve araçlarla evleri talan ediyorlardı, hayvanları katlediyorlardı. Binlerce genç belki yaşamını yitirdi ama tüm bu zorluklara rağmen Kürtler DAİŞ’in üstesinden geldi. Ülkesini, toprağını, halklar büyük mücadele ile kurtardı” diye belirtti.
Kadınların direnişinin sınırın bu tarafında da olduğunu belirten Çay, “Kadınlar DAİŞ bitene kadar sınırı asla terk etmediler. Büyük bir direniş gösterdiler” dedi.
KOBANÊ YİNE SAHİPLENİLMELİ
Sınırda günlerce, haftalarca beklediklerini söyleyen Çay, Kobanê’ye yardıma dünyanın her yerinden insanların geldiğini ifade etti. Çay, “Önceden DAİŞ’di, şimdi ise Türkiye. Gerek fezleke, gerek söylemlerle Kobanê’ye saldırı sinyalleri veriliyor. Halklar olası saldırılara karşı inşallah yine kenetlenir. Biz anneler artık savaş istemiyoruz. Kadınların, gençlerin öldürülmesini istemiyoruz. Biz barışın temelli tesis edilmesini istiyoruz” diye konuştu.
‘AYNISI BAŞUR’DA DA YAŞANIYOR’
Annelerden Fatma Akbaş ise, Kobanê sürecinin bin bir zahmetle çok acılar biriktiren bir süreç olduğuna değindi. Akbaş, “Yüzlerce insanımız DAİŞ tarafından katledildi. Gelen yaralı insanlarla karşılaşıyorduk, insanın kaldıracağı acılar değildi” şeklinde konuştu. Kobanê'de yaşananların üzerlerindeki etkisinden bahseden Akbaş, “Kobanê’ye dünyanın her yerinden destek gösteriliyordu. Bugün Kobanê’de yaşananlar, Başur’da, Rojhilat’ta da yaşanıyor. Her gün kan akıyor. Akan kanlar da bizlerindir. Bundan dolayı ne askerlerin ne de gerillaların ölmesini istemiyoruz. Bunun üstüne siyaset yapmalarını istemiyoruz” şeklinde konuştu.
‘HALA BİZE AĞIR GELİYOR’
Kobanê’de kadınların gösterdiği direnişe dikkati çeken Akbaş, “İlk başta kadın düşmanı barbar İŞİD’e karşı Arin Mirkan’ın gerçekleştirdiği fedai eylemi biz kadınları çok etkiledi. Kobanê’nin DAİŞ’ten alınması da Arîn Mîrkan şahsında kadınların gösterdiği direniş ile oldu. Birçok kişi aslında Kobanê’nin düşmesini istiyordu. Ama orada kadın ve erkek savaşçılar, fedai tarzda yaptıkları eylemler ile bunun önüne geçtiler. Kobanê’de şu an Kobanêliler kalıyor. DAİŞ almış ve işgal etmiş olsaydı neler yaşanacağına şahit olurduk. Bu onların topraklarıdır, nasıl çıksınlar? Yaşadığınız, büyüdüğünüz toprakları öyle kolay bir şekilde terk edemezsiniz. DAİŞ, çoluk çocuk demeden insanları katletti, kadın ve gençleri kaçırıp köleleştirmeye çalıştı, yurtlarını talan etti. Bu yaşananlar hala bize ağır geliyor” ifadelerini kullandı.
‘NE OLDU DA İÇ MESELE OLDU?’
Kobanê direnişinin ve zaferinin yıl dönümü olduğu için mutlu olduğunu ifade eden Akbaş, “Umarım asla bir daha hiç kimse böyle şeyler yaşamaz. Kobanê’ye saldırı yapılmasını istemiyoruz. Hiç kimsenin hakkı yoktur. DAİŞ Kobanê’ye saldırdığında Türkiye, ‘Bizim iç meselemiz değil, müdahale edemeyiz’ diyordu. Şimdi ne oldu da iç meseleleri oldu. DAİŞ olunca iç mesele olmuyor da Kürtler olunca mı iç mesele oluyor? Bunu kabul etmiyoruz” diyerek, olası bir saldırıya tepki gösterdi.
‘GECE GÜNDÜZ SINIRDAYDIK’
Annelerden Hadle Oğur da Kobanê sürecinde yaşanan vahşeti anlatmaya günlerin yetmeyeceğini belirtti. Kobanê'nin Qeremox köyünden sınıra geçmek isteyenlere devletin izin vermediğini ifade ederek Oğur, şunları söyledi: “Bir tane 2 yaşlarında bir çocuk sınırda bulmuştum. Ben onu kucağıma alarak ona, ‘Kimse kalmadı, sen merak etme ben seni korur ve sana bakarım’ dedim. Uzun bir aradan sonra bir kadın çocuklarının peşinden gelmişti. Kadın gelirken hemen önünde bomba patladı ve gözümüzün önünde havaya uçtu. Kadın 40-50 yaşlarındaydı. Ben bu kadının yanında 6 gün kaldım. O süreç onun için biraz ağır geçti. Sonra bizler anonslar yaparak ailelerin gelip çocuklarını almasını istedik. Biz gece gündüz sınırdaydık. Bu süreç bizler için ağır geçti.”
‘HALK AKIN ETTİ’
“Kobane'yi illa ki alacağız. Ya ölüm ya Kobanê” dediklerini hatırlatan Oğur, “Şükürler olsun ki Kobanê'yi aldık. Aldıklarında Urfa kilitlenmişti. Kobanê'nin bütün sokakları dolmuş, taşmıştı. Herkes çok mutluydu” diye konuştu.
Muşlu yaralı bir genç kadının 3 ay 28 gün boyunca yoğun bakımda kaldığını ve Kobanê’nin özgürlüğünü televizyonda duyduktan sonra ellerini kaldırarak şehadete erdiğini belirten Oğur, “Bizim gördüklerimiz ve yaşadıklarımız hiç bir zaman unutulacak şeyler değil” dedi.
‘KOBANÊ NE ANLATILIR NE DE YAŞANIR’
"Kobane süreci ne anlatılır ne de yaşanılır” diyen Oğur, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz o sürecin binde birini bile anlatamıyoruz halen. Çok büyük bir direniş vardı. O süreçte halk mücadele de seferber oldu. Ne Türk, ne Kürt, ne Çerkez ne ABD'lisi, ne Avustralyalısı kaldı, herkes akın etti. Etrafımız dolup taştı. Bize ‘burası neresi’ diyorlardı. Biz onlara Kobanê diyorduk. Sonra bize 'peki Suriye nerede' diye soruyorlardı. Biz onlara Kobanê'nin Suriye'nin bir kenti olduğunu söylüyorduk. Onlar bize Kobanê'nin Suriye'nin tümü olduğunu sandıklarını söylüyorlardı."
‘KOBANÊ ÇOK ÖZEL BİR YER’
Bu kadar acı ve direnişlere tanıklık eden Kobanê’nin Kürtler için özel bir yer olduğunu belirten Oğur, “30-40 yıl da geçse o şehitlerin kanı Kobanê'de silinmez. Ağır yaralılar, kalkıp savaşacağım diyordu. Otur yaran iyileşsin diyorduk. Bize dönüp daye ‘Kobanê gitti’ diyorlardı. Biz o süreci hiç bir zaman unutmayacağız. Kobanê temizlendikten sonra çok farklı duygular yaşadık. Kobane'yi kendi haline bırakmalılar. Çünkü Kobanê çok özel bir yer. Burada dünyanın gözü önünde büyük bedeller verildi. Kimse Kobanê'ye dönük saldırılara karşı sağır ve dilsiz olmamalıdır” dedi.
MA / Müjdat Can