ANKARA - Feminist yazar Berrin Sönmez, İstanbul Sözleşmesi’ne dair itirazları reddeden Danıştay’ın hukuksuzluğun devamına destek olduğuna belirtirken, TKDF Başkanı Canan Gülü de kararı, “Devletin yaşam hakkını korumadığının bir işareti” olarak yorumladı.
Danıştay Dava Daireleri Kurulu, Danıştay 10’uncu Dairesi’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına dair yürütmenin durdurulması ve iptali yönünde açılan davalara verdiği ret kararına yapılan itirazları dün oy çokluğuyla reddetti. Ret kararına dair başvurucu kadın örgütlerinden gelen tepkilerle birlikte sözleşmenin hala yürürlükte olduğu da vurgulandı.
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) üyesi, feminist yazar Berrin Sönmez ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü Danıştay’ın itirazlarına ret kararını değerlendirdi.
Sözleşmeden çekilme kararının ardından yürütmenin durdurulması istemli 2020 iptal davasının açıldığını hatırlatan Sönmez, “Fakat Danıştay 10’uncu Dairesi, idarenin yani Cumhubaşkanlığı’nın savunmanın alınması kararını verdi. İdarenin cevabının alınması kararı verildikten bir ay sonra idareye tebliğ edildi. Bir ay sonra idareye tebliğ edildiğinde gördük ki Cumhurbaşkanlığı’nın savunmasını isteyen 10’uncu Daire heyetinden iki hakim değişmiş. İki hakimin değişikliği son derece önemli oldu” dedi.
ÜYE DEĞİŞİKLİĞİNDEN SONRA KARAR
Danıştay 10’uncu Daire’nin bir başkan 4 üyeden oluştuğunu ve iki üyenin değişmesinin ardından verilen ilk ret kararın oy çokluğuyla olduğunu hatırlatan Sönmez, “Bu şaibeli bir durum. Bu değişikliğin geçici bir değişiklik olmadığını, Eylül ayından itibaren diğer davaların da aynı gerekçelerle reddedildiğini gördük. Bu karar pek çok davacı itiraz etti. Danıştay İdari Davalar Daireleri Kurulu’nun itirazları değerlendirip usule uygunluk yönünde verdiği kararının da yine oy çokluğuyla olduğunu görüyoruz. Burada oy birliğinin olmaması ve şerh düşen, karşı oy kullanan diğer hakimlerin görüşleri çok önem kazanıyor” diye belirtti.
6251 SAYILI KANUN
Kaynağını Anayasa’dan almayan hiçbir yetkinin kullanılmayacağını belirten Sönmez, “Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nin iptali, kaynağını Anayasa’dan almıyor, tam tersine Anayasa, çeşitli maddelerinde kesinlikle yasamanın yetkisi olduğunu söylüyor. Yasama organı olarak Meclisi işaret ediyor ve ‘uluslararası anlaşma ile sözleşmelerin imza onay ve iptalinde yasama yetkili’ diyor. Bir kanunu, Cumhurbaşkanı kararı kaldıramaz ve ortada 6251 sayılı Kadınlara Yönelik Şiddet Ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun’u var” dedi. Sönmez, Cumhurbaşkanı’nın iptali konusunda verdiği karar, 6251 sayılı kanun yok edilmediği sürece sözleşme Türkiye için kanun hükmünde olduğuna dikkati çekti.
SÖZLEŞME HALA YÜRÜRLÜKTE
Sözleşmeden çekilme kararına dair açılan davaların esastan görüşülmediğini söyleyen Sönmez, yargı aşamasının tamamlanmadığını ifade etti. Sönmez, “Önemli olan Danıştay’da görüşülürken daha ciddiyetle hukuka uygun hareket edilmesini ummak. Hukukun, Cumhurbaşkanı kararından üstün olduğunu düşünen hakimlerle bu yola devam etmek önemli. Dava henüz esastan görüşülmedi Danıştay süreci uzatıyor, belirsizliği sürekli kılmaya çalışıyor ve bu hukuksuzluğun devamına destek oluyor. İstanbul Sözleşmesi yürürlükte. Çünkü yürürlükte olan 6251 sayılı yasa İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye açısından kanun hükmüne getirmiştir. Kamu görevlileri ve siyasi iktidar bir yasayı uygulamıyor. Bu ciddi bir sorun, hukuksuzluğun en somut örneklerinden birisini daha yaşıyoruz. Bunu herkesin düşünmesi ve görevini yerine getirmesi lazım” şeklinde konuştu.
'SÖZLEŞMEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Sözleşmenin kadın mücadelesiyle kazanıldığını vurgulayan Sönmez, “Kadın örgütleri olarak asla hiçbir şekilde sözleşmeden vazgeçmeyeceğiz. Sözleşme hala yürürlüktedir, uygulamayanlar suç işliyor ve bu uygulamama suçu işlemeleri nedeniyle kadına yönelik şiddet artmakta, cinayetler vahşileşmekte ve artık her gün en az beş kadın öldürülmekteyken kadına yönelik şiddetle mücadele için oluşturulmuş bir sözleşmenin iptali uygun bulan Danıştay kararıyla daha da artacaktır. Buna rağmen 25 Kasım’a giderken bu kararı kadınlara meydan okur gibi açıklıyorlar. Kadılar, meydan okumayı kabul etmez. Biz sözleşmeyi uygulatacağız” ifadelerini kullandı.
'CUMHURBAŞKANI DANIŞTAY’A MESAJ VERDİ'
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın kürsülerden İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik pişmanlığının olmadığını, kararının arkasında durduğunu söyleyen beyanlara tanıklık ettiklerinin altını çizen Canan Güllü de, “Bu sadece biz kadınlara verilmiş bir mesaj değil Danıştay’a verilmiş bir mesajdı. Danıştay’da açtığımız davalarda oy birliğiyle reddedilmiş karar yok. 220 dosyada şerh var. Bu nasıl bir hukuktur ki oy birliğiyle verilmemiş kararlar Danıştay İdari Davalar Daireleri Kurulu’nda reddediliyor. Bu garabettir, tarihe geçmiş bir karar lekedir” dedi.
DAYANIŞMA SÖZÜ
Güllü sözlerini şöyle sürdürdü: “Danıştay kararı; 20 Mart gecesi verilen kararda olduğu gibi, katledilen kadınların devlet nezdinde ikinci kez ‘hiç umurumuzda değilsiniz, sizi korumuyoruz ne haliniz varsa görün’ gibi basitçe bir cümleyle ifade edilebilecek ama aslında devletin yaşam hakkını korumadığının bir işareti olarak da karşımızda duracak. Katliamlara varan boyutundan öte artık vahşi katliamlara tanık olduğumuz kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasında adım atılmamış sayılacak. Yarın sokakta kadınları öldüren tüm faillerin suç ortaklığı Türkiye Cumhuriyeti devletinde kamusal görev yapan kişilerdedir vebali. İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili hukuki mücadelemiz burada kalmayacak, o sözleşmenin kazanımlarını genel politika, ısrarla ‘uygulamıyorum’ dediği sürece biz yerelden bu politikaları sağlayarak o kadınların yanında olmaya devam edeceğiz. Yalnız olmadıklarını bir kez daha dile getirelim; gün gelir devran döner mutlaka sivil toplum mücadelesi de amacına ulaşır.”