PYD Kadın Meclisi Sözcüsü: Türkiye'nin rahatsızlığı Rojava'daki umut

  • kadın
  • 09:22 20 Kasım 2021
  • |
img

URFA - “Rojava Kadın Devrimi” ile erk zihniyete karşı uzun soluklu bir mücadele başlattıklarını belirten PYD Kadın Meclisi Sözcüsü Zehra Semo, "Kazanımlar, Türkiye’deki kadınlara da moral ve cesaret verdiği için hedef alınıyor" dedi. 

Dünyada “üçüncü yol” siyasetiyle büyük yankı uyandıran “Rojava Devrimi”, kapitalist eril sisteme karşı kadınlar öncülüğünde yeni bir yaşam sunmaya devam ediyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de, Özerk Yönetim’in kontrolünde olan bölgelerde tek merkezli sistemlere karşı alternatif modeller üreten kadınlar, siyasetten diplomasiye, askeriyeden ekonomiye, kültürden sanata kadar her alanda varlıklarını güçlendiriyor. 
 
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Kadın Meclisi Sözcüsü Zehra Semo, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bölgedeki kadınların kazanımları ve durumunu Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. 
 
 
HEP TEHDİT GÖRÜLDÜ 
 
Kadınlara yönelik şiddetin tarihsel geçmişine değinen Zehra Semo, kadın kazanımlarının iktidarlar için her dönem tehdit olarak görüldüğünü söyledi. Kadınlara karşı şiddetin birçok çeşidinin olduğunu belirten Zehra Semo, “Dünya tarihine bakacak olursak hegemon iktidarlar her zaman kadınların kazanımlarına karşı amansız bir mücadele içinde olmuşlardır. Kadınlara karşı sistematik bir şekilde uygulanan şiddetle mücadele etmek yerine kadınların kazanımlarını, haklarını ellerinden almak için uğraşmışlardır” dedi.  
 
Şiddetin iktidarlardan güç alarak topluma sirayet ettiğini ifade eden Zehra Semo, buna karşı kadınların her dönem direndiğine vurgu yaptı. Zehra Semo, şöyle dedi: “Her ne kadar kadına karşı şiddet her dönem bir politika olarak uygulansa da buna karşı her zaman Mirabal Kardeşler var olmuştur. Patria, Minerva ve Maria Teresa kardeşler, kadınların eşit haklara sahip olduğunu en gür sesleriyle haykırdılar. Bu uğurda katledildiler. Onların katledilmelerinin üzerinden 61 yıl geçti unutulmadılar ancak mücadele ettikleri diktatörün adını herkes unuttu.” 
 
BAAS REJİMİ DÖNEMİ 
 
Rojava Devrimi’nden önce bölgede kadın haklarından bahsetmenin mümkün olmadığının altını çizen Zehra Semo, “Sadece fiziki değil, psikolojik, ekonomik şiddeti de en ağır hisseden yine kadınlar oluyordu. Rojava Devrimi’nden önce bölgede Baas Rejimi, kadınlara karşı şiddetin her türlüsünü uyguluyordu. Kadınların hiçbir hakkı yoktu. Eve hapsedilmiş, siyasette söz söylemesine dahi izin verilmiyordu. Bu kadına karşı en büyük şiddettir. Kadınları toplumsal hayattan soyutlamak için ellerinden geleni yaptılar. Kadınlar okullarda okuyordu ancak Baas Rejimi'nin ideolojisi aşılanıyordu ve devletin izin verdiği alanlarda çalışabiliyordu. Kadına hak talep edilemeyeceği öğretiliyordu. Kadınların haklarını istemeleri durumunda öldürüleceği, işkence göreceği, hapse atılacağı söyleniyordu. Kadınların kendi ayakları üstünde durmaması için her yol deneniyordu. Kadınlar öldürülüyor, öldürülmediği zaman ise öldürülmekten beter bir hale sokuluyordu” diye belirtti. 
 
ADIM ADIM YENİ İNŞA 
 
Rojava Devrimi'nin kadınlar öncülüğünde gerçekleştiğini hatırlatan Zehra Semo, “Devrim bir kadın devrimi olarak adını tarihe altın harflerle yazdı. Devrimle kadınlar, yeni bir yaşamı inşa etti. Kadınlar uzun yıllardır yok sayılmalarına karşı devrimin en önünde yer aldı. Bütün alanlarda 3’üncü yolu adım adım inşa etti. Yok sayan, haklarını kısıtlayanlar da gördü ki kadınlar her alanda var olabiliyor” ifadelerini kullandı.
 
Kadınların PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın görüşleri çerçevesinde siyaset, ekonomi ve hukuk alanlarında var olduğunu dile getiren Zehra Semo, “Kadınlar artık bütün haklarını talep etmeye başladı. Her alanda rollerini oynadı. Baas Rejimi döneminde şiddete karşı korumasız olan kadınlar, artık kendi kendini korumaya başladı. Kazanımları büyüyünce de hegemonik devletleri rahatsız etti. Çünkü bu yeni kazanımlar, korudukları tahtlarını salladı. Kadınların güçlü olması onları korkuttu” dedi. 
 
İLK HEDEF KADINLAR 
 
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan bütün halklar arasında kadınlar öncülüğünde birlikte bir yaşamın inşa edildiğine dikkati çeken Zehra Semo, Türkiye’nin bu sistemden rahatsız olduğunu sözlerine ekledi. Bundan dolayı da Türkiye’nin farklı tarihlerde bölgeye dönük gerçekleştirdiği saldırılarda ilk kadınların hedef alındığına işaret eden Zehra Semo, “Bunun en bariz örneğinin Hevrîn Xelef'in katledilmesi. Xelef şahsında tüm kadınlar hedef haline getirildi. Bununla birlikte sistemin temelleri yok edilmek istendi. Bütün saldırılara karşı kadınlar direnişi büyüterek cevap verdi. Kazanımların Türkiye’de bulunan kadınlara da moral ve cesaret verdiği bilindiği için hedef alıyorlar” diye belirtti. 
 
UZUN SOLUKLU BİR MÜCADELE 
 
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin hakim olduğu bölgelerde kadına yönelik şiddetin önemli oranda azaldığını söyleyen Zehra Semo, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak ne yazık ki tamamen yok oldu diyemiyoruz. Kadınlar şiddeti sıfırlamak için mücadelelerini sürdürüyor. Erk zihniyetinin derinliklerine kadın haklarını kazımak lazım. Rojava’daki kazanımları bütün Ortadoğu ve devamında bütün dünyaya yaymak gerekir. Bütün hegemonik erk zihniyetleri değiştirerek, kadına karşı şiddeti ortadan kaldırabiliriz.”  
 
PYD Kadın Meclisi’nin kadın kazanımlarını korumaya dönük sarf ettiği mücadeleye değinen Zehra Semo, çalışmalara dair şu bilgileri aktardı: “Kazanımları korumakla daha güçlü olunacağı bilinciyle alanlardayız. Kadınlara haklarını anlatan toplantılar yapıp, kadın ve erkeklere Jineolojî’nin ne olduğunu anlatıyoruz. Raqqa DAİŞ’in başkenti olmuştu. Raqqa gibi birçok yerde kirli, karanlık zihniyetler bir müddet yaşatıldı. O zihniyeti söküp atmak için mücadele ediyoruz. Sadece kadınlara değil, bütün topluma bu noktada eğitimler veriyoruz. Çocukları, erkekleri eğittiğimiz zaman kadınların kendilerini bulmaları hızlanır. Bu uzun soluklu bir mücadele ancak bu mücadeleyi kazanmaktan başka yolumuz yok.”  
 
BİRLİK ÇAĞRISI
 
PYD Kadın Meclisi olarak çalışma ve etki alanlarının sadece Kuzey ve Doğu Suriye olmadığının altını çizen Zehra Semo, “Kadına karşı şiddet nerede varsa biz oradayız. Sınırlar bu anlamda bizim için bir engel değil. Bütün kadın örgütleriyle dayanışma içindeyiz. Dünyanın herhangi bir noktasında şiddete maruz kalan bir kadının yaşadıklarını yüreğimizde hissediyoruz. Bütün kadınları da özellikle Türkiye’nin işgal ettiği bölgelerde, kadınların maruz kaldığı tecavüz, işkence, kaçırma, katledilme ile mücadelede bizimle dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz. Kadınlar bir olursa, birlikte olursa karşılarında hiçbir güç duramaz” dedi.  
 
MA / Emrullah Acar