HABER MERKEZİ - Kadınların Federe Kürdistan Bölgesel Hükümeti’ne inancı ve güveninin kalmadığını belirten RJAK Meclis üyesi Jîno Reşîd, “Kadınlar, yaşanılanlar karşısında direnişi seçmeli” dedi.
Ataerkil zihniyetin hakim olduğu, kadınların “namus” adı altında şiddete maruz bırakıldığı, katledildiği, intihara sürüklendiği ve ya yakıldığı Federe Kürdistan Bölgesi, yönetimin eril politikaları nedeniyle baskının had safhaya çıktığı bölgelerin başında geliyor. Kürdistan Bölgesi Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü’nün 23 Kasım’da paylaştığı rapora göre, 2021’in ilk 9 ayında 16 kadın katledildi, 45 kadının ölümü ise “intihar” olarak kayıtlara geçti. Yine 108 cinsel saldırı olayının yaşandığı belirtilen raporda, 5 yakma ve yakılma olayı kaydedildi. Kadınlar, kendilerine yönelik şiddete karşı resmi kurumlara bin 48 şikayette bulundu.
Kürdistan Özgür Kadın Örgütü (RJAK) Meclis üyesi Jîno Reşîd, Federe Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin bölgedeki kadın politikalarını, artan şiddet, tecavüz ve katliamları ajansımıza değerlendirdi.
RAPOR GERÇEĞİ YANSITMIYOR
Yayınlanan 9 aylık raporun gerçeği yansıtmadığını belirten Reşîd, “Başûrê Kürdistan'da kadınları öldürmek su içmek kadar kolaylaştı. Mevcut zihniyet cinsiyetçi ve aşiretçidir. Ülkeyi yönetenler de bu zihniyete sahipler ve bu zihniyeti örgütleyip canlandırıyorlar. Her 24 saatte ya bir kadın öldürülüyor ya da şiddete maruz kalıyor. Kürdistan Bölgesi Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Örgütü’nün paylaştığı rapor eksik. Paylaştıkları verilerden daha fazla kadın öldürüldü. Ne kadar açıklamışlarsa ondan daha fazlasını da gizlemişlerdir. Birçok aile, kadınları gizlice katlediyor ve bunun açığa çıkmasını istemiyor. Bunlar da bu ailelere göre hareket ediyor. Bundan kaynaklı katledilen birçok kadının ismi dahi bilinmiyor" dedi.
YASALAR ERKEKTEN YANA
Kadınların hak mücadelesinin bu yıl diğer dönemlere göre daha da yükseltildiğine işaret eden Reşîd, kadınların toplumda artık söz sahibi olmak istediğini söyledi. Kadınların sokağa dahi çıkamadığı bölgede itirazların arttığını vurgulayan Reşîd, “Bölgede erkeğin olduğu evde kadın, sesini yükseltemez. Kadının evde bile sesi ve rengi yasaklıdır. Kadınlar da artık bu şekilde yaşamak istemiyor. Kadınların birçoğu evin içerisinde bu sisteme karşı başkaldırdığı için veya zorla evlendirmeye karşı çıktığı için katlediliyor. Devletin zihniyeti kadın katliamlarına neden oluyor. Kadını öldüren ve şiddet uygulayan erkek cezalandırılmadığı için toplum bundan cesaret alıyor ve şiddet tırmanıyor. Bu uygulamalara karşı çıkan örgütlü kadınlar ve aktivistler de, suçsuz yere tutuklanıyor. Devlet, toplumu cinsiyetçi bir bilinçle eğitiyor. Bu nedenle kadın hakları korunmuyor. Özgürlüklerini talep eden kadınlar ya tehdit ediliyor ya da susturuluyor. Kadınları koruyacak yasalar olmadığı için her gün evde veya sokak ortasında katlediliyorlar” ifadelerini kullandı.
ROJAVA ÖRNEK ALINMALI
Kadınların yaşanılanlar karşısında direnişi seçmesi gerektiğini söyleyen Reşîd, şunları kaydetti: "Bölgede yaşam alanının olmaması nedeniyle kadınlar çaresizlikten intihar ediyor. Kadınlar kendilerini zayıf görmemeli ve intihar etmemelidir. Şiddet ve tehditlere karşı güçlü durmalı ve mücadele etmelidir. Aslında bölgede kadınların kendilerini koruyabilecekleri güvenli bir yer yok. Sığınma evleri gibi birkaç yer var ama bunlar da iktidar aklıyla yönetiliyor. Bu nedenle kadınlar, orayı da güvenli bulmuyor. Rojava’da ki kadınlar, nasıl örgütlenip haklarını savunuyorlarsa, Başûrda ki kadınlar da aynı şeyleri yapmalıdır."
KADIN DÜŞMANI POLİTİKALAR
Hükümetin yürütmüş olduğu politikaların kadınlara zarar verdiğine dikkati çeken Reşîd, "Başûr Hükümeti şu ana kadar kadınları korumak için hiçbir şey yapmadı. Çünkü en büyük şiddeti kendileri uyguluyor. RJAK olarak 25 Kasım'da bir etkinlik yapmak istedik ama etrafımız 20 asayiş aracıyla ablukaya alındı. Bu bilince sahip olan bir iktidar, kadınları nasıl koruyacak? Parlamentoda kadınlar yer alıyor ve kadın bakanlar var. Ama bu kadınlar sadece iktidardaki partilerin günlük işlerini yapmakla meşguller. Bu kadınlar kendileri için hiçbir şey yapmıyorlar. İktidarın sözünün dışına çıkan her bir kadın ya işinden olmakla tehdit ediliyor ya da farklı şekilde tacize uğruyor. Dolayısıyla bölgede kadınların yararlanabileceği bir siyasi bilinç yok. Bunların hepsi bu siyasetin ürünüdür. Sadece maaşlarını alıp, bu iktidar partilerine hizmet eden kadın siyasetçiler var. Kadınların artık Kürdistan Hükümeti’ne ne inancı ne de güveni kaldı" diye belirtti.
ZİHNİYET DEĞİŞİMİ ŞART
Bölgede kadın özgürlüğünün kalıcı bir değişimle mümkün olabileceğini söyleyen Reşîd, devamında şöyle dedi: "Kürdistan Hükümeti, kadınların korunabileceği alanlar açmalıdır. Kadınlar için kanunlar yapılmalıdır. Kadınların eğitimi ve örgütlenmesi için alanlar açılmalıdır. Biz RJAK olarak bu çalışmayı yapıyoruz. Ama bu çalışmalarımıza engel oluyorlar. Kadın meselesi siyasi bir sorundur. Siyasette ve yönetimde kadın söz sahibi olduğunda ve kendi hakları için mücadele etmesine izin verildiğinde o zaman sorun çözülür. Ancak bölgesel yönetim bu akılla ülkeyi yönettiği sürece kadınlar haklarından mahrum kalacaktır. Bu anlamda her şeyden önce bu aklın değişmesi için mücadele verilmelidir."
MA / Zeynep Durgut