51 kadın tutukluya ‘halay' ve ‘Kürtçe şarkı’ cezası

  • kadın
  • 10:48 4 Aralık 2021
  • |
img

ANKARA - Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde aralarında Ayla Akat Ata’nın da bulunduğu 51 kadın tutukluya Kürtçe şarkı söyleyip, halay çektikleri için disiplin cezası verildi.

Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu idaresi, aralarında siyasetçi Ayla Akat Ata’nın da bulunduğu 51 kadın tutuklu hakkında 15 Ağustos’ta halay çektikleri ve Kürtçe şarkı söyledikleri için “gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak” gerekçesiyle disiplin soruşturması başlattı.
 
Başlatılan disiplin soruşturması sonucunda “iyi halli” olan tutsaklara 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 43’ncü maddesinin 2’nci fıkrasının c bendinde yer alan “gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak” iddiasıyla “bir ay haberleşme ve iletişim araçlarından (mektup, telefon, fax) yoksun bırakma veya kısıtlama”, “iyi halli” olmayan tutuklulara ise aynı kanunun 48’inci maddesi kapsamında “bir ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma” yönünde disiplin cezası verildi.
 
KUTLAMA
 
Cezaevi idaresi tarafından hazırlanan soruşturma tutanağında, tutukluların sosyal aktivite amacıyla yaptıkları kutlama, “örgütsel” olarak yorumlanırken, yine tutanağa “sözde kutlama” olarak yansıtılması dikkat çekti. Tanıklıklarına başvurulan gardiyanlardan Tuğçe Altuntaş ile Fulya Ekinci, tutukluların yüksek sesle Kürtçe metin okuduklarını söyledi. Ancak ne okunduğuna dair ifade tutanağında bir bilgiye yer verilmedi.
 
TECRİTİ ANLATTILAR
 
Kadın tutuklulara başlatılan disiplin soruşturmasına ilişkin cezaevi idaresine verdikleri ifadede, 1 Mart 2020 tarihinden bu yana devam eden pandemi koşulları gerekçe gösterilerek ellerinden alınan sosyal aktivite haklarına dikkat çekti. Uzun bir zamandır hiçbir sosyal, kültürel, eğitsel faaliyetlere katılmadıklarını, kütüphane, spor sahası, bahçe gibi alandan yararlanamadıklarını, aile görüşünü de nadiren ve kapalı olarak yapabildiklerini, bu nedenle ağır bir tecrit altında olduklarını vurgulayan kadınlar  “İnsan tür olarak sosyal bir varlıktır. İnsanı kendi varoluşu dışında başka bir şekilde yaşamaya zorlayınca zulüm edilmiş olunur. Cezaların zulme dönüşmesi tutuklu ve hükümlülerin haklarının tanınmasıyla engellenebilir. Hak ve hukuk yoksa cezadan söz edilemez” dedi.
 
EMSAL KARARLAR
 
Koğuş havalandırmasında toplanarak şarkı söylemenin, halay çekmenin suç sayılamayacağını, yine slogan atmanın da suç olmadığını, bu fiillerin suç sayılabilmesi için başkaca koşulların oluşması gerektiğine dair üst mahkemelerin kararlarının bulunduğunu aktaran tutuklu kadınlar, AYM, Yargıtay ve AİHM kararlarını emsal olarak gösterdi. 
 
TERCÜMAN ÜCRETİ 
 
Cezaevi idaresinin disiplin cezası kararına itiraz eden tutuklular kararı bir üst merci olan İnfaz Hakimliği’ne taşıdı. Ankara Batı 2’nci İnfaz Hakimliği tutukluların itirazına karşı 23 Kasım’da kararı değerlendirmek ve tutukluların savunmalarını almak üzere duruşma gerçekleştirdi. Ankara Batı 2’nci İnfaz Hakimliği’ne Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’ndan bağlanan tutuklular, Kürtçe savunma yapabilmek için savunma talebinde bulundu. Tutukluların Türkçe bilmelerini gerekçe gösteren hakimlik, tercüman ücretinin kendileri tarafından karşılanması suretiyle tercüman atayacağını belirtti. Tutuklular anadillerinde savunma yapmanın yasal hakları olduğunu belirterek tercüman ücreti ödemeyi reddetti.
 
KARANTİNADAKİLERE DE SORUŞTURMA
 
Cezaevi idaresinin haklarında soruşturma başlattığı 51 kadın arasında halay çektikleri ve şartı söyledikleri sırada pandemi koğuşunda bulunan Zeynep Bingöl ve Simanur Pamuk da yer aldı. Bingöl ve Pamuk, rahatsızlıkları nedeniyle hastaneye gittikleri için karantina koğuşunda bulunduklarını ve havalandırma kapının üzerlerine kilitli olduğunu, dolayısıyla eylemi gerçekleştirmelerinin söz konusu olamayacağını kaydetti.
 
TAHLİYELER ENGELLENDİ
 
Öte yandan başlatılan soruşturma gerekçe gösterilerek Hanım Yıldırım, Jiyan Ateş ve Rojdan Erez’in tahliyeleri engellendi.
 
İNFAZ HAKİMLİĞİNDEKİ SAVUNMALARI
 
İnfaz hakimliğinde görülen duruşmada konuşan kadın tutuklulardan Dilber Tanrıkulu, “Önceki mahkemelerde tercüman vardı. Tercüman sizin için gerekmektedir, sizin anlamanız için gelecekti, biz Kürdüz katledilsek de ceza yesek de ana dilimizin Kürtçe olduğunu söylemeye devam edeceğiz, ayrıca soruşturma aşamasında tutanakta, bizim savunma vermediğimiz yazılmış, bu doğru değildir. Bir saat bekledik, mesaiden sonra savunmamızı alacaklarını söylediler, bizde ertesi gün vermek istediğimizi söyledik. Ertesi gün defalarca butona bastık savunmamızın alınacağı söylendi, ancak savunmamız alınmadan soruşturma yapıldı. Bu sebeple ceza infaz kurumundan şikayetçiyim” diye belirtti.
 
ABDULLAH ÖCALAN'IN BU SÜRECE KATKISI
 
Ayla Akat Ata ise tecride değinerek, “Üzerimizde var olan tecridi kırmak için haftada bir iki defa tek başımıza havalandırma da türkü söylüyoruz. Ben her akşam söylüyorum, o günde aynı şekilde türkü söyledim. Saat 16 civarıydı onların belirttiği saatte değildi. O gün ‘Biji Serok Apo’, ‘Bê Serok jiyan nabe’ şeklinde sloganları söyledim. Bu sloganları öncesinde de sonrasında da söylüyoruz. Demokratik bir çözüm sürecinin olacağını ve Abdullah Öcalan'ın bu sürece katkısının olacağına inanıyorum” dedi. 
 
‘SAVUNMA HAKLARI KISITLANMIŞTIR’
 
Ardından savunma yapan avukatlar Şevin Kaya, Hülya Yıldırım ve Çiğdem Kozan usul yönünde itirazları olduklarını söyledi. Dilber Tanrıkulu, Arjin Yüksekbağ ve Mukaddes Kabak'ın soruşturma aşamasında savunmalarının alınmadığını kaydeden avukatlar, “Cezaevi hükümlü tutukluların yaşam alanıdır, her saat savunma verebilecekleri anlamına gelmez, zira bu hükümlü tutuklular ertesi gün mesai saatlerinde savunma vermek istediklerini bildirdiklerine rağmen savunmaları alınmadan ceza verilmiştir, bu sebeple verilen ceza usulüne uygun değildir. Hükümlü ve tutuklulara cezaya gerekçe gösterilen tutanaklar tebliğ edilmemiştir. Bu nedenle savunma hakları kısıtlanmıştır. Bu da tek başına işlemin iptali için yeterli bir gerekçedir. Bir kısım hükümlü tutuklulara iyi halli olmadıklarından dolayı bir üst ceza uygulanmıştır, ancak üst ceza verilirken hangi sebeple iyi halli olmadıklarını gösterir herhangi bir bilgi ve belgeye değinilmemiştir. Dosya kapsamında gereksiz marş söylemek ve slogan atmak hususlarında kanunilik ilkesi uygulanmamıştır, bu Anayasa Mahkemesi'nin 38’inci maddesine aykırıdır” şeklinde konuştu.
 
GARDİYANLARIN DİNLENMESİNE KARAR VERİLDİ
 
İnfaz Hakimliği, Özlem Demir'in SEGBİS ile savunma vermek istediğini bildirmesi nedeniyle savunmasının alınması, hazır edilmesi için ceza infaz kurumuna müzekkere yazılmasına, soruşturma aşamasında beyanları alınan iki infaz koruma memurunun tanık olarak dinlenmesine, Zerrin Yılmaz'ın kesinleşmiş ve kaldırılmamış disiplin cezalarını gösterir disiplin sicil özetinin ceza infaz kurumundan istenilmesine ve belirtilen tarihlerde ceza infaz kurumunda tekli koğuşta kalıp kalmadığının bildirilmesinin de istenilmesine, Simanur Pamuk'un hastaneye gitmesi nedeniyle belirtilen tarihte karantina odasında olup olmadığının bildirilmesi için ceza infaz kurumuna müzekkere yazılmasına karar verdi.
 
Haklarında soruşturma açılan 51 tutuklu kadın İnfaz Hakimliği’nin cezayı bozmaması halinde bir üst mahkeme olan Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuracak.
 
Disiplin cezası verilen ve haklarında soruşturma açılan tutukluların isimleri şöyle: “Alev Yarar, Ayşe Topçu, Fatma Aslan, Leyla Uyanık, Mahide Şahin, Mehtap Kıyar, Nevroz Müçel, Nilüfer Şahin, Sariye Taikesen, Simanur Pamuk, Zerrin Yılmaz, Zeynep Sipcik, Arjin Yüksekbağ, Ayla Akat Ata, Dilan Aslan, Ayşe Yağcı, Berin Sarı, Bermal Birtek, Bircan Yorulmaz, Demet Resuloğlu, Dilan Oynaş, Dilber Tanrıkulu, Dilek Hatipoğlu, Dilek Yağlı, Elif Çetinbaş, Gülşan Adet, Hanım Yıldırım, Hicran Binici, Jiyan Ateş, Melike Kaya, Melike Göksu, Meryem Adıbelli, Mukaddes Kubilay, Mukaddes Kabak, Necla Yıldız, Nedime Yaklav, Nuriye Adet, Pervin Oduncu, Pınar Tikit, Rihan Kavak Özbek, Rojdan Erez, Rozerin Kurt, Saadet Akın, Sabite Ekinci, Sedef Demir, Selver İspir, Şermin Demirdağ, Özlem Demir, Süheyla Taş, Zeynep Bingöl, Servin Karakoç.”
 
MA / Zemo Ağgöz