İSTANBUL - Psikolog Masun Aydın, kadına yönelik şiddetin psikolojik rahatsızlıklarla açıklanamayacağına dikkati çekerek, “Bu yaklaşım erkekliğe hizmet eder” dedi.
Günümüzde tüm dünyada, evde, sokakta, eğitim ve çalışma yaşamında, cinsel, fiziki, ekonomik, psikolojik ve dijital şiddet yoğun bir şekilde kendini hissettiriyor. Artan şiddet karşısında devletler önleyici mekanizmaları işletmek yerine, şiddet istatistiklerini gizleme yoluna gidiyor. Başta kadınlar olmak üzere toplumun her kesimine yönelik şiddetin artış gösterdiği ülkelerin başında Türkiye geliyor.
Psikolog Masum Aydın, kadına yönelik şiddetin nedeni, topluma yansıması ve çözüm noktalarına dair değerlendirmelerde bulundu.
ŞİDDETİN TÜRLERİ
Kadına yönelik başlayıp toplumun tüm kanallarına sirayet eden şiddetin en büyük nedeninin kadın erkek eşitsizliği olduğuna vurgu yapan Aydın, şiddetin çeşitlerini sıraladı. Sadece fiziksel olmadığını, cinsel, psikolojik (duygusal) ve ekonomik olmak üzere birçok şiddet türünün yaşandığını belirten Aydın, “Kadına yönelik ise fiziksel ve psikolojik daha çok yaygındır. Psikolojik şiddet ruhsal açıdan oldukça yaralayıcıdır. Uzun süre psikolojik şiddete maruz kalan kişilerde stres, travma, depresyon, düşük benlik saygısı ve kaygı bozukluğu gibi psikolojik sorunlar görülebiliyor” dedi.
KADIN VE ÇOCUKLAR
Şiddetin en yalın haliyle “sınır ihlali” olduğunu ifade eden Aydın, kişinin kendi sınırını terk edip başka birinin yaşam alanına müdahalesiyle gerçekleştiğini söyledi. Şiddetten en fazla kadın ve çocukların etkilendiğini ifade eden Aydın, “Şiddetin en sert hali olan fiziksel şiddetle karşı karşıyayız. Bu şiddet en fazla kadın ve çocuklara yönelik yaşanıyor. Bunun nedeni, erkek fiziksel anlamda kendisinden daha zayıf olana saldırıyor. Üçüncü sınıf dünya ülkelerinde genelde şiddetin üstü örtülüyor. Erkek kendisine tanınan bu imtiyazı kullanıyor, şiddetin üzerinin kapatılacağını bilerek bu fiilini sergiliyor” diye konuştu.
ERKEK DÜZENİN HAKİMİYETİ
Şiddetin erkeğin kendi alanını genişleterek kadının alanına girmesiyle başladığına değinen Aydın, “Genelde kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı ‘aile içinde hal edilmesi gereken’ bir mesele olarak görülüp, kapatılıyor. Zaten kapalı toplumlardaki bu anlayışa göre çocuk terbiye edilmeli, kadın da kendisine sunulan terbiye içinde yaşamalıdır. Onun dışına çıktığında zaten şiddeti hak etmiştir algısı hakimdir. Dünyada toplumların yüzde 95’inden fazlası ataerkil bir sistem üzerine kurulu olduğu için erkeğin kuralları geçerli, ‘her şey erkek için vardır’ algısı hakim. Dolayısıyla erkek, kendi düzenini devam ettirmek için şiddet uyguluyor” ifadelerini kullandı.
TOPLUMSAL ŞİDDET
Bireylerin maruz kaldığı şiddetin bir süre sonra tüm topluma yansıdığını vurgulayan Aydın, “Şiddete uğrayan ya da şahit olan birey bir yönüyle travmatize oluyor. Bu, kişinin bedensel ve ruhsal bütünlüğüne karşı bir tehdit oluşturuyor. Yaşanan bu durum, kişinin geleceğinin bundan sonra güven altında olamayacağına dair bir algı yaratıyor. Bu algı kaotik bir durumu meydana getiriyor” diye belirtti.
MEDYANIN ETKİSİ
Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarlarının medyada sunuş biçimine de değinen Aydın, “Medya, kendi anlam dünyası üzerinden bir sunuş biçimiyle haberleri servis ediyor. Haberlere ve dizilere bakın, kadına dair yada kadınlığa dair kendince ipuçları veriyor. Bunlar üzerinde kadına bir rol ve misyon biçiliyor, dolayısıyla kadının sınırları belirleniyor, erkeklik ve erk zihniyet bu tür araçlarla topluma empoze ediliyor. Dizilerde öğretilen erkeklik ve kadın rollerini izleyen erkek ve kadın kendilerine biçilen rolü hayatta uyguluyor. Erkek orada gördüğü çok eşliliği, kadına şiddeti, tacizi kendinde hak görüyor” ifadesini kullandı.
PSİKOLOJİK RAHATSIZLIK DAYANAĞI
Kadına yönelik şiddeti ele alırken tarihsel gerçeklikten kopmamak gerektiğini anımsatan Aydın, bin yıllara dayanan kemikleşmiş bir şiddet kurgusu olduğunun altını çizdi. Aydın, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin psikolojik rahatsızlıklarla açıklanmayacağına dikkati çekerek, “Biz bir şeyleri tanımlarken onu etiketleme, bir yere koyup onun ismini verdikten sonra kapatmayı seven bir toplumuz. Kadın cinayeti işleyen ya da çocuk istismarında bulunan kişiler için de, bu psikolojik bir rahatsızlıkmış gibi kabul edip yolumuza devam edemeyiz. Tanı koyup yolumuza devam edemeyiz, psikolojik nedenlerden ötürü de olsa, tanısı olamayan insanların uyguladığı şiddet çok daha fazla” değerlendirmesinde bulundu.
KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ VURGUSU
Birçok şiddetin üzerine kapatmak için, şiddetin psikolojik bir rahatsızlığa dayandırılmaya çalışıldığını vurgulayan Aydın, “Gerçekleri görmezden geliyoruz. Bu gerçeklik aynı zamanda toplumun kendisiyle yüzleşmesi anlamına gelir” dedi. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin psikolojik rahatsızlıklarla açıklanmayacağına dikkati çeken Aydın konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Eğer ki şiddet erkek tarafından uygulanmışsa adına ‘psikolojik rahatsızlık’ deyip, ‘erkekliği zedelemeyelim’ diyerek, erkekliğe hizmet ediliyor. Bunun sonucu cinsel taciz, tecavüz ve şiddet olarak yansıyor. Maalesef kadınlar ve çocuklar bu şiddetin merkezindeler. Erkekliğin kendini var etmek istediği her yerde bu kadın ve çocuğa yönelik şiddet olarak sirayet diyor.”
MA / Esra Solin Dal