İSTANBUL - Yıl boyunca eril saldırılara karşı kesintisiz bir mücadele yürüten kadınlar, 2022 yılı hedefleri için “Yoksulluk, şiddet, taciz ve tecavüze karşı birlikte mücadeleyi ve direnişi önümüze koyuyoruz” dedi.
2021 yılı, kadına yönelik şiddet ve katliamların geçmiş yıllara oranla arttığı, kazanımların hedef alındığı bir yıl olsa da kadın mücadelesi ve örgütlülüğünün damga vurduğu bir yıl oldu. Türkiye, 20 Mart gecesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nden 1 Temmuz’da çekilmesi, kadınların eylem ve etkinliklerine sahne oldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre, 11 ayda 250 kadının erkek şiddeti sonucu yaşamını yitirdiği ülkede, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde sistematik işkence ve tecavüze maruz kalan Garibe Gezer’in ölümü ise, eril devletin kadına yönelik şiddetin somut göstergesi oldu.
Ekonomik kriz ve Kovid-19 nedeniyle getirilen uygulamalarla kadınların yoksulluğa mahkum edildiği koşullarda yeni bir yılı karşılayan kadın örgütleri, 2022’nin baskılara karşı dayanışmanın ve örgütlülüğün daha da yükseltileceği bir yıl olacağını belirtti.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Mor Dayanışma üyesi Rojda Aksoy, yürürlükten kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’nin 2021’de temel gündemleri olduğunu belirterek, “Kadın mücadelesinin önemli bir kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi’nin tek bir kişinin kararıyla ortadan kaldırılmasının meşru olmadığı, kararı kabul etmediğimizi yıl boyunca eylemlerde belirttik. Sürekli sokaklardaydık. Sadece eylemlerle değil, bulunduğumuz her yerde karşı tepkimizi dile getirdik. Önümüzdeki yıl da bugüne kadar mücadelesini verdiğimiz bütün haklarımızın peşinden ayrılmayacağız” diye belirtti.
EKONOMİ KRİZ VE SALGIN
Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın sürecinin en çok kadınları olumsuz etkilediğine işaret eden Aksoy, “Herkesin salgına karşı korunduğu evlerde, kadınlar şiddete uğradı. Pek çok kadın güvendikleri evlerde öldürüldüler. Evlerde işlenen şiddetin, toplumun bakışı nedeniyle görünmez olduğunu biliyoruz. Bu yüzden kadın hareketi olarak, evlerin ne kadar güvenli olduğunun sorgulanması gerektiği bir dönemi geçirdik. Ekonomik kriz ve salgının yükü en çok kadınların sırtına yüklendi. İşten çıkarmalar, Kod-29 uygulamaları ve evdeki iş yükünün artması kadınları etkiledi. İktidar krize karşı etkin politikalar üretmek yerine zor kullanarak, görünmez kılmaya çalıştı” dedi.
KESİNTİSİZ DİRENİŞ
Kadınların Kurtuluşu’ndan Yeşim Tükel de 2021 yılının her bakımdan erkek-devlet şiddetine karşı kesintisiz direniş yılı olduğunu dile getirdi. Devletin, yargı, medya ve özel savaş politikasıyla kadınlara saldırdığının altını çizen Tükel, “Özellikle Kürt kadın hareketi ve Kürt kadınlara yönelik yoğunlaşan özel savaş politikalarında üniformalı failler cesaretlendirildi. Bunun yanında yargı eliyle Ayşe Gökkan gibi siyasi Kürt kadınlar tutak edildi. Leyla Güven, tutsak olduğu halde geçmiş tarihte yaptığı konuşmalar nedeniyle cezalar verilmeye devam edildi. Bir yandan Aysel Tuğluk, ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen bu durum iyice kötüleştiği halde tahliye edilmiyor. ‘Eğer politikalarımızın karşısında olursanız, eğer kadın kurtuluş mücadelesinin bir şekilde parçası olursanız ittihat etmezseniz sizi bu şekilde cezalandırırım’ deniliyor. İktidar, yargıyı kadın hareketiyle hesaplaşmanın bir aygıtı olarak ele alıyor” ifadelerini kullandı.
POLİTİK BİR CİNAYET
Her alanda yoğun saldırılar olduğunu anımsatan Tükel, en son Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde gardiyanların tecavüz ve işkencesine maruz bırakılan Garibe Gezer’e dikkat çekti. “İntihar” denilen ölümün “politik bir cinayet” olduğunu söyleyen Tükel, “Bu intihara sürüklemedir. Tecridin getirdiği bir sonuç olduğunu biliyoruz. 2021 yılı kadınlar için çok ağır geçti. Deniz Poyraz, Garibe Gezer bizden alındı, birçok kadın tutsak edildi. Ama yine de tutsak edilmeye çalışıldığımız cezaevlerinden yükselen bir direniş var. Tecrit, taciz ve tecavüz politikalarına karşı bu alanları bir mücadele meclisi haline getirdik. Tutsak edilen bütün arkadaşlarımız, sokakta olmaya, birleşik bir kadın mücadelesini örmeye devam etti. Bir kadın gerilla olan Gökçe Kurban’ın bedenine yönelik bir saldırı oldu. Buna karşı da susmadık, sözümüzü haykırdık ve hesabını soracağız” diye belirtti.
BİRLEŞİK MÜCADELE YÜKSETİLECEK
2022 yılında var olan direnişi bir üst boyuta taşıyacaklarını söyleyen Tükel, “Yeni yılda birlikte kazanacağımıza inanıyorum. Bu birleşik mücadeleyi Türkiye'de ve Kürdistan’da değil, birçok yerde büyütmeye devam edeceğiz. Birleşik kadın mücadelesinin en önemli örneği de Rojava Devrimi’ne öncülük eden kadınlar oldu. Bu irade, bilinç ve mücadeleyi aslında Türkiye ve Kürdistan sokaklarına taşımayı hedefliyoruz. Devletin bizi en beklemediği sokaklarda, uzaklaştırmaya çalıştığı alanlarda sözümüzü haykıracağız. Adliyelerde, yargı kurumlarının önünde, kadın arkadaşlarımız tutsak edilirken, tacizcilerin, tecavüzcülerin ve kadın katillerinin serbest bırakılmasına itirazlarımızı yükselteceğiz. Alanlarda en güçlü şekilde birleşik ve militan şekilde var olma mücadelesini büyütmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
ÜNİFORMALI FAİLLER
Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi üyesi Sinem Tuğcu, 2021 yılında kadınları sarsan en önemli olaylardan birinin Deniz Poyraz’ın katledilmesi olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Cezaevlerinde, kadın tutukluların baskıya maruz kaldığının en somut örneğini Garibe Gezer de yaşadık. Gezer, tecrit koşulları altında taciz, tecavüz ve cinsel saldırıya maruz kaldıktan sonra sesini duyurmaya çalışmasına, şikayet etmesine rağmen hiçbir önlem alınmadı ve sistematik süren baskı ve işkence intihara sürükledi. Devlet, taciz ve tecavüze sessiz kalarak ölümüne neden oldu. Bu da kadınların hafızasında yer edinen bir olay oldu. Yine İpek Er’in ölümüne neden olan tecavüzcü Musa Orhan'ın tutuklanmaması, devletin polisi, jandarması ve askeriyle bir tecavüz politikası yürüttüğünü gösterdi. Özellikle Kürt illerinin kadınlara karşı fuhuş ve uyuşturucu çetelerinin yönetimine bırakıldığını gördük. Devlet Kürt illerini fuhuş çeteleriyle yönetmeye başladı.”
2022 HEDEFLERİ
2022 yılında da bu politikaların devam edeceği öngörüsünde bulunan Tuğcu, “Bütün sıkıntılar devam etmekle birlikte kat be artacak. Yeni yargı paketlerinden bahsediyorlar aynı zamanda cezasızlık politikaları da yürütülüyor. Cezaevlerinde yaptırımlar artıyor. Öte yandan git gide kadın yoksullaşması artarak devam ediyor. Dolayısıyla tüm bunların kadınlara şiddet olarak geri döndüğünü ön görebiliyoruz. Yoksulluk, taciz, tecavüze karşı birlikte mücadeleyi ve kesintisiz direnişi önümüze koyuyoruz” dedi.
MA / Esra Solin Dal