ŞIRNAK - Çocuk yaşında kadın mücadelesine katılan Fatma Uyar ile yolu kesişenler, onun mücadelede yer aldığı ilk yılları hatırlatarak, “Çocuktu ama dünyayı omuzlayacak kadar güçlü ve cesurdu” dedi.
Şırnak’ın Silopi ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının devam ettiği 4 Ocak 2016’da, 3 Kürt kadın siyasetçi Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir, Özgür Kadın Kongresi (KJA) üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, zırhlı araçtan açılan ateş sonucu katledildi.
3 kadın siyasetçiden Fatma Uyar katledildiğinde 27 yaşındaydı. Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Duhok köyünde dünyaya gelen Fatma Uyar, ailesiyle birlikte bir süre sonra Şırnak merkezde yaşamaya başladı. Uyar, 12 yaşına geldiğinde ise siyasi parti çalışmalarına katıldı. 2000 yılında Demokratik Halk Partisi’nin (DEHAP) gençlik çalışmalarında yer alan Fatma, 2009 yılında tutuklandı ve 5 yıl cezaevinde kaldı. 2010’da tahliye olduktan sonra da doğup büyüdüğü topraklarda kadın çalışmalarında yerini aldı.
O KENDİNE İNANDI
Uyar’ın annesi Hatice Uyar, kızının çocukluk ve gençlik yıllarını “İnançlı ve kararlıydı, birçok şeyi ondan öğrendim. Fatma küçüktü ama aklı yaşından çok daha büyüktü” sözleriyle anlattı. 12 yaşında başladığı özgürlük mücadelesinin son ana kadar kesintisiz sürdüğünü ifade eden anne Uyar, “Kişi kendine inanmazsa, bu yükü kaldıramaz. O kendine inandı. Tutuklanmayı ve katledilmeyi göze alarak özgürlük mücadelesine katıldı” dedi.
AĞLAMADAN UĞURLADI
Kızının katledildiği tarihte eşinin de tutuklu olduğunu hatırlatan anne Uyar, “Katledildikten sonra babasının cenazeye katılmasına izin verilmedi. Babası beni aradı ve bana, 'Fatma için yas tutma, cesur ol ve Fatma'nın tabutunu omuzla. Sizden tek isteğim onu kitlesel bir şekilde uğurlamanız’ dedi. Ona, ‘Fatma’yı öyle bir uğurlayacağım ki en yakınımdaki bile ağladığımı görmeyecek’ dedim. Ağlamadan Fatma’yı uğurladım” şeklinde anlattı.
'MÜCADELESİ SÜRECEK'
Fatma’nın verdiği kadın mücadelesine değinen Uyar, “Kadınların mücadelesi devam etmeli. Kadınları büyük bir güç olarak gördükleri için korkuyorlar, o nedenle ya tutukluyorlar ya da katlediyorlar. Ben yaşadığım sürece onun mücadelesini sürdüreceğim. Ben sadece Fatma’nın değil, Kürdistan’ın tüm şehitlerinin annesiyim” ifadelerinde bulundu.
CEZAEVİNİ GÜZELLEŞTİRDİ
Mardin Cezaevi’nde Fatma Uyar ile birlikte aynı koğuşu paylaşan arkadaşı Elif Oruç, “Yaşamını yitirdiği gün mücadeleyi sonuna kadar yürüteceğime dair söz verdim” diyerek, onun anısını yaşattığını söyledi. Fatma’nın tutuklandığında cezaevinin en küçük bireyi olduğunu hatırlatan Oruç, “Fatma arkadaş koğuşa geldiğinde çok şaşırmıştım. Çünkü daha çok gençti. 40 kişiydik ve en küçüğümüz Fatma’ydı. Okumayı severdi, kişiler arasında ayrım yapmazdı. Annelerle anne, gençlerle genç olurdu. Her etkinliğe katılırdı. Tahliye olduğum gün benim için bir eğlence düzenlemişti. Kimsenin moralsiz olmasına izin vermiyordu” diye anlattı. Katliamın ardından, Botan’da kadınların mücadeleye daha sıkı sarıldığını söyleyen Oruç, bunda 3 Kürt kadın siyasetçinin rolüne değindi.
'HEP MORALLİYDİ'
Fatma’nın cezaevinden bir başka arkadaşı 52 yaşındaki Zeynep Tamboğa da sadece 4 ay birlikte kalmalarına rağmen ondan çok şey öğrendiğini anlattı. Tamboğa, “Biz annelerin iş yapmasına asla izin vermezdi. Hem kendi işini hem de bizim işimizi yapardı. Hasta olmasına rağmen açlık grevine giriyordu. Hep moralli ve güler yüzlüydü. Daha sonra onu Siirt Cezaevi’ne sürgün ettiler. Kimse ondan ayrılmak istemiyordu” dedi.
SONUÇ ALAMADIĞI YERİ TERK ETMEZDİ
Fatma Uyar’la birlikte kadın çalışmalarında yer alan Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Emine İnan, “Fatma söylediği her şeyi hayata geçiriyordu” diye belirtti. Uyar’ın henüz çocuk yaşına rağmen çalışmalara katıldığını söyleyen İnan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kadar küçük yaşta olan bir insanın çalışmalarda yer alması bizi şaşırtmıştı. Daha o genç yaşında, 'Her mahallede bulunan kadınların yanında olmalıyız' derdi. Bu zor koşullarda günde 2-3 mahallede çalışma yapardı. Çalışma yaparken ona, ‘Ben çok yoruldum, sen yorulmadın mı?' dedim. Bana, 'Bir sokak kalmış, oraya da gidip kadınlara ulaşmamız gerekiyor’ dedi. Yorulmak nedir bilmiyordu.”
Şırnak’ın Yeşilyurt Mahallesi’nde ilk kadın komisyonunu Fatma’nın kurduğunu anlatan İnan, mücadeledeki ısrarını şu sözlerle anlattı: “Sonuç almadığı yeri terk etmezdi. Kadın komisyonlarını kurma çalışmalarımız vardı. O gün bana 'Bu mahallede kendi kadın komisyonumuzu oluşturmadan ayrılmayacağız' dedi. O gün mahalleyi terk etmedi. Akşama kadar kaldık ve kendi komisyonumuzu oluşturduk.”
ÖNCÜLÜK ETTİ
Fatma’nın cesur bir kadın olduğunu dile getiren İnan, şöyle devam etti: “Moralsizliğin hakim olduğu yerde hemen müdahale eder ve moral verirdi. Mücadeleye kadın kimliğiyle katılıp, kadın kimliğiyle öncülük etti. Bizde yarattığı duyarlılık hiçbir zaman unutulmayacak. Ufak tefekti ama dünyayı omuzlayacak kadar cesur ve güçlüydü.”
'KİMLİĞİMİZ YOK OLMAKLA KARŞI KARŞIYA'
Fatma ile aralarında geçen bir konuşmayı anımsatan İnan, “Fatma 'Kimliğimiz, dilimiz, kültürümüz yok olmakla karşı karşıya. Biz bunun için yeterli değiliz. Bunu her yerde görmeli ve buna karşı mücadele edecek güce sahip olmalıyız' derdi. Şimdi onun ardından bizlerin onun hayatını pratiğe dökmemiz gerekiyor. Bu uğurda canını verdi. Yaşamını yitirdiği gün bile kadın arkadaşların yanındaydı. Hep kadın bilinciyle hareket etti. Biz kadınlar için mesajı çok açık. Onun yoldaşları, yol arkadaşları olarak onun izindeyiz” diye konuştu.
İnan, çalışma yürüttükleri her mahallede kadınların dilinde hala katledilen 3 kadın siyasetçinin adının olduğunu söyleyerek, mücadelelerini sonuna kadar sürdürecekleri sözü verdi.
MA / Arjin Dilek Öncel - Zeynep Durgut