HDP Kadın Meclisi toplandı: Gündem ittifak, tecrit ve 8 Mart

img
ANKARA - HDP Kadın Meclisi’nin önümüzdeki süreçte izleyeceği yol haritasına dair bir araya geldiği toplantıda konuşan Ayşe Acar Başaran, “Öcalan’ın söyleyeceği bir şey varsa bunu bizzat söylemesinin önü açılmalı” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, demokrasi ittifakı, kadın kazanımlarına yönelik saldırılar, tecrit ve 8 Mart gündemleriyle online toplantı gerçekleştirdi. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın katıldığı toplantıda konuşan Meclis Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, 2021 yılının saldırılarla ve aynı zamanda mücadeleyle dolu bir yıl olduğunu belirtti. 
 
KRİZİN EN AĞIR FATURASI KADINA
 
Zorlu bir yıl geçirdiklerini ifade eden Başaran, tüm toplumun kriz süreçlerini ağır yaşadığını fakat en ağır faturasını kadınların ödediğini söyledi. Çoklu bir kriz yaşandığını ancak mücadelenin kesintisiz devam ettiğini ifade eden Başaran, “Yılın sonuna doğru iktidarın yakıcı politikalarını deneyimledik. Hasta tutsakların geldiği durum, cezaevlerinin 80’li yılları aratmayan uygulamalarına tanıklık ettik. Cezaevlerinden cenazeler çıktı. İktidar, hasta tutsaklar üzerinden düşman hukuku uygulamaya devam etti. Yine 2021 yılının sonuna doğru Aysel Tuğluk’un durumu söz konusu oldu. Hastalık süreci her gün daha da ağırlaştı. ATK ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verdi. Aysel arkadaşımız cezaevinde tutulmaya devam ediyor ve hastalığı daha da ilerliyor. Tuğluk’un durumuna dair adım atılmaması iktidarın saldırılarını büyüttüğünün göstergesidir” dedi.
 
İKTİDAR MANİPÜLASYON PEŞİNDE
 
 Uzun süredir PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecridin Kürt sorununa yaklaşımın göstergesi olduğunu belirten Başaran, iktidarın savaş, çatışma, inkar ve asimilasyon politikalarıyla sorunu çözmeye çalıştığını kaydederek, “Sayın Öcalan ile bütün çağrılara rağmen görüşme yapılamıyor. İktidar milliyetçiliği körükleyerek, bu tecritle ayakta durmaya çalışıyor. Sayın Öcalan ile ilgili kamuoyuna yapılan açıklamalarla bir manipülasyon amaçlanıyor. Eğer Sayın Öcalan’ın söyleyeceği bir şey varsa bunu bizzat söylemesinin önü açılmalı. Çünkü biz biliyoruz ki iktidar tecridi psikolojik bir savaş aracı haline getiriyor” diye belirtti. 
 
KATLİAM VE SALDIRILAR
 
İktidarın bir süredir rejimini cinsiyetçilik ve milliyetçilik üzerinden yürüttüğüne değinen Başaran, Konya’da Kürt aileye katliamın milliyetçilikle ayakta durduklarının göstergesi olduğunu söyledi. İzmir’de Deniz Poyraz’ın katledilmesinin bu politikaların sonucu olarak değerlendiren Başaran, şöyle devam etti: “Katliamı gerçekleştiren kişinin katliamı önceden planladığını tespit etmiştik. Duruşmada da bu tespitimizi doğruladı. Soğukkanlı bir biçimde katliamı nasıl gerçekleştirdiğini anlattı. Mahkemenin katile yaklaşımı da bir kişiyi cezalandırır gibi toplamı görmezden geldiğini bir kez daha gösterdi. Bu saldırı sadece Deniz Poyraz’a değildi, kadın mücadelesi ve demokratik güçlere de bir saldırıydı. Ayşe Gökkan’a verilen ceza, Leyla Güven’e verilen ceza bu saldırıların bir devamı oldu. İktidar rejimini kurumsallaştırırken kadınlara belli sınırlar içinde durmayı dayatıyor. İktidarın karşısında yer alan sanatçılara, gazetecilere yönelik saldırılarda bunu gördük.”
 
KADIN İTTİFAKI TARTIŞILMALI 
 
Toplantının gündemlerinden birinin de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olduğunu kaydeden Başaran, “Erkek egemen zihniyetin korktuğu günlerden biri 8 Mart. 8 Mart’ta giderken sadece haklarımızı ve kazanımlarımızı koruyan bir perspektifin dışına çıkmamız lazım. Çünkü 2021 yılı saldırıların yoğun olduğu bir yıl olurken aynı zamanda mücadelenin de ortak olabileceği toplantılar da oldu. Biz kadınlar açısından nasıl bir yeni yaşam olması gerektiğini dair tartışmalar yürütebiliriz. Alanlarda, meydanlarda bir araya geliyoruz. Kadınların ittifakını ve dayanışmayı nasıl büyütebileceğimiz konuşmaya ve tartışmaya ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. 
 
Toplantı yürütülen tartışmaların ardından sona erdi.