İSTANBUL- "Aysel Tuğluk için 1000 Kadın" kampanyası çerçevesinde bir araya gelen kadınlar, Tuğluk’un serbest bırakılması için 6 kuruma dilekçe gönderdi. Kadınlar, "Aysel’in hayatının bu şekilde riske edilmesine daha fazla sessiz kalamayız" dedi.
Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve sağlık sorunları her geçen gün biraz daha ağırlaşan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk için “Aysel Tuğluk için 1000 Kadın” kampanyası başlatan kadınlar, İstanbul’un Kadıköy ilçesinde bulunan PTT Merkez binası önünde bir araya geldi.
Kadınlar, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu, Meclis Başkanlığı, Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) gönderilmek üzere hazırladıkları dilekçeleri postalamadan önce burada açıklama yaptı. Açıklamaya çok sayıda kadın örgütü temsilcisi ve kadın katıldı. Kadınların toplandığı alan çevik kuvvet, sivil polisler ve zırhlı araçlar ile ablukaya alındı. Kadınlar üzerinde kampanyaya imza verenlerin isimlerinin bulunduğu dev pankart ile “Aysel Tuğluk için 1000 Kadın” yazılı pankartı açtı.
Açıklamada ilk olarak Kadınlar Birlikte Güçlü’den Feride Eralp söz alarak, toplanma amaçlarının Tuğluk’a özgürlük olduğunun altını çizdi. Eralp, Tuğluk için bin kadın olarak yola çıktıklarını ama binlerce kadına ulaştıklarını belirterek, “Aysel Tuğluk ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen halen tutsak. Buna karşı muhattaplarına yani Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu ve Meclis’e tıp etik ve hukukuna uygun davranmaları çağrısıyla bugün buradayız. Dilekçelerimizi kurumlara yolluyoruz. Aysel için, hasta tutsaklar için ses çıkarıyoruz” şeklinde konuştu.
POLİS ENGELİNİ TANIMADILAR
Kadınlar daha sonra hep bir ağızdan “Aysel Tuğluk yalnız değildir”, “Aysel Tuğluk için özgürlük, adalet”, “Hasta tutsaklar için özgürlük” ve “Jin jiyan azadî” sloganları attı. Polis bu sırada sloganları bahane ederek kadınların açıklamasına engel olmak istedi. Fakat kadınlar açıklama yapacaklarını ve bunun Anayasal hakları olduğunu kaydederek, polis engelini tanımadı.
Ardından Kadın Zamanı Derneği Başkanı Dilek Başalan, ortak basın metnini okudu. Başalan, basın metnini okuduğu sırada polis sık sık anons geçerek açıklamayı kesmeye çalıştı. Ancak Başalan, yük sesle okuduğu metni halka duyurmaya çalıştı.
SORUMLULARA SESLENDİLER
Başalan, 54 ülkeden kadınların kampanyaya destek verdiği bilgisini paylaşarak, sorumlulara bir kez daha seslendi: “Aysel Tuğluk zor bir coğrafyanın çok katmanlı sorunlarına doğmuş milyonlarca kadın yurttaştan biri. Seçimini başta Kürtler ve kadınlar olmak üzere toplumun güç ve iktidar ilişkileri içinde ötekileştirilmiş bütün kesimleriyle birlikte ve ötekileştirmelere karşı mücadeleden yana yapmış bir isim. Yaşadığı coğrafyanın güçlüklerinin uzağında bir hayat kurma imtiyazını kullanmamış, kadın hareketinin ve hak savunuculuğunun kesişim alanlarında özveriyle çalışmaktan hiçbir koşulda vazgeçmemiş bir kadın. Türkiye’nin demokratikleşme ve özgürlük mücadelesinin savunucusu. O her birimizin derin bir yol arkadaşlığı duygusuyla bağlı olduğu kadın mücadelesinin kıymetli bir parçası” diye belirtti.
'SESSİZ KALAMAYIZ'
Başalan, “Aysel kadınların yoldaşı, kız kardeşi. Aysel’in hayatının bu şekilde riske edilmesine daha fazla sessiz kalamayız. Seyirci olamayız” ifadesinde bulundu.
KAMPANYA BÜYÜYOR
Cezaevinde yaşamını yitiren hasta tutuklulara işaret eden Başalan, hasta tutukluların tahliyesinin ulusal ve uluslararası mevzuatın ve sözleşmelerin gereği olduğunu vurguladı. Başalan, “Aysel Tuğluk’a Özgürlük İçin 1000 Kadın” diye yola çıktıklarını ve bugün 54 ülkeden, Türkiye’nin neredeyse her kentinden binlerce kadın olarak bu sesi büyüttüklerini ifade etti.
Başalan, kadınların ortak taleplerini ise şöyle sıraladı:
“* Aysel Tuğluk’un yaşadığı ağır hastalığa ilişkin yetkili sağlık kurumlarının hazırladığı ‘cezaevinde kalamaz’ raporlarının dikkate alınmasını,
* Hukuka, insan haklarına uygun bir karar verilmesini,
* Gözlem altına alınıp sonra tekrar cezaevine gönderilen Aysel Tuğluk’un derhal serbest bırakılarak tedavi olmasının sağlanmasını talep ediyoruz.”
Açıklama alkış ve zılgıtlar eşliğinde “Yaşasın kadın dayanışması” sloganıyla son bulurken, kadınlar daha sonra dilekçelerini ilgili kurumlara göndermek üzere PTT’ye geçti.