24 yıldır ekoloji mücadelesi veriyor: Düzeni kadınlar değiştirecek

img
İSTANBUL - Validebağ’da 24 yıldır kesintisiz ekoloji mücadelesi veren Aysel Okan Hoşgit, “Kadınlar ekoloji mücadelesine de öncülük ediyor. Mücadele etmezsek bu düzen değişmeyecek” dedi.
 
İstanbul’un Anadolu Yakası’nda bulunan ve Karacaahmet Mezarlığı’ndan sonraki en büyük yeşil alan olma özelliği taşıyan Üsküdar’daki Validebağ Korusu, “1’inci derece doğal sit alanı” olmasının yanı sıra içinde barındırdığı Hababam Sınıfı’nın da çekildiği Adile Sultan Kasrı, Abdülaziz Av Köşkü ve Çamlıca Köşkü ile adeta bir açık hava müzesi olma vasfını taşıyor. 
 
Başta İstanbullular olmak üzere özellikle Üsküdar halkı için önemli olan 354 bin metrekare alana sahip Validebağ Korusu’nun bir bölümünün 1998 yılında Marmara Üniversite’ne tahsis edilmesiyle ekoloji savunucuları bir mücadele başlattı. Bu mücadele sonucunda 1999 yılında Validebağ Korusu, “Doğal Sit Alanı” ilan edilerek, korumaya alındı. Ancak her ne kadar koruma altına alınsa da Validebağ Korusu’nun imara açılma tehlikesi devam etti. 
 
YAPILAŞMAYA AÇMA ISRARI
 
Koruyu korumak isteyen yurttaşlar, 2014 yılında Validebağ Savunması çatısı altında birleşerek, mücadelelerini sürdürdü. Fakat Koru, 2018 yılına gelindiğinde "Millet Bahçesi” projesiyle bir kez daha gündeme geldi. Validebağ Savunması ve mahallelinin direnişi sonucu yapımı engellenen proje, AKP'li Üsküdar Belediyesi tarafından aynı yıl yeniden gündeme getirildi.
 
DİRENİŞ MASASI KURULDU
 
“Validebağ Korusu Düzenleme ve Rehabilitasyon Projesi” adıyla Üsküdar Belediyesi Meclisi’ne sunulan proje, daha sonra meclisten geçti. Proje kapsamında bölgede, 500 araçlık otopark, aydınlatma direkleri ve festival alanı yapılmak istendi. Karara karşı koruda “Direniş Masası” kuran Validebağ Savunması, Validebağ’ın tarihi ve ekolojik konumuyla ilgili ziyaretçilere bilgilendirmelerde bulundu. Yapılan eylem ve açıklamalarda, koruda yapılacak herhangi bir projenin doğal ekosistemi tahrip edeceği uyarısında bulunuldu.
 
10 BİN İMZA TOPLANDI
 
Koruyu yapılaşmaya karşı korumak için mücadele veren Validebağ Savunması, “Millet Bahçesi” projesine karşı mahalle sakinlerinden ve change.org üzerinden 10 bine yakın imza topladı. Validebağ Savunması ve Validebağ Gönüllüler Derneği, son olarak 15 Ekim 2018 tarihinde İstanbul 6’ncı İdare Mahkemesi'nde “Millet Bahçesi” projesine onay veren koruma kurulu kararlarına karşı dava açtı. 
 
KARAR İPTAL EDİLDİ
 
Davanın açılmasının ardından Validebağ Savunması ve gönüllüleri, 22 Haziran 2021’de çeşitli eylem ve etkinliklerle Validebağ Korusu’nun halk için önemine dikkat çekerek, nöbet eylemi başlattı. Korunun ranta açılmasına karşılık halkın ve ekolojistlerin verdiği mücadele ise sonuç verdi. AKP'li Üsküdar Belediyesi'nin ihaleye açtığı “Validebağ Korusu Düzenleme ve Rehabilitasyon Projesi”ne karşı açılan davada, İstanbul 11’inci İdare Mahkemesi 10 Ekim 2021’de ihalenin iptaline karar verdi.
 
24 YILLIK MÜCADELE 
 
Validebağ Savunması ve gönüllüleri tam 24 yıldır koruyu korumak için bir direniş sergiliyor. 24 yıllık mücadelede ekolojistler ranta kurban etmek istemedikleri koru için zaman zaman biber gazı yedi, bazen de kum kamyonlarının önüne geçerek, geceleri nöbet tuttu. 10 Ekim 2021’de alınan karara rağmen koruda her an yeni bir rant projesi tehlikesine karşı eylemlerine devam eden çevre savunucuları, haftada 4 gün koruda nöbet tutarak, hem yeni rant projelerini engellemeye çalışıyor, hem de koruyu ziyaret edenlere direnişlerinin önemini anlatıyor. 
 
Validebağ Savunması’ndan Aysel Okan Hoşgit, Validebağ’da sürdürülen 24 yıllık mücadeleyi Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
 
Samsun'un Terme ilçesinde dünyaya gelen Aysel Okan Hoşgit (54), 1985 yılında İstanbul’a yerleşti. 30 yıldır Validebağ Korusu’nun bulunduğu mahallede yaşayan ve yaşamı doğayla iç içe geçen Hoşgit, Validebağ Korusu’nu koruma mücadelesinin eskiye dayandığını dile getirdi. Yıllardır korunun yok edilme tehdidiyle karşı karşıya kaldığını ancak tüm girişimlere karşı direndiklerini söyleyen Hoşgit, verilen mücadeleyle korunun sit alanı olarak tescillendiğini belirterek, “Koru için sunulan projeler hayata geçirilseydi, yaşama büyük zarar verirdi. Burası İstanbul’un tek koru özelliği taşıyor. Bu yüzden koru olarak kalmasını istiyoruz” dedi. 
 
KADINLAR ÖNCÜ OLDU 
 
Validebağ’ı koruma mücadelesine yediden yetmişe tüm mahalle sakinlerinin destek verdiğini aktaran Hoşgit, birçok alanda olduğu gibi bu mücadelenin öncülerinin de kadınlar olduğunu belirtti. Kadınların tarihin her döneminde toprak ve doğayla iç içe olduğunu dile getiren Hoşgit, “Validebağ’ın bizim için önemi büyük çünkü doğal bir alan ve içinde kuş çeşitleri, kelebek, bitki örtüsü var. Yine tarihi bir mekan. Yapısıyla şehrin ekosistemini sağlayan doğal bir yaşam alanı. Ama özellikle rant sahiplerinin iştahını da kabartıyor. Bizler de bu rant projelerine karşı direnişimizi sürdürmeye devam edeceğiz” diye belirtti.
 
Validebağ’da 1994 yılında yine bir rant saldırısının olduğunu anımsatan Hoşgit, o dönem öğretmenler öncülüğünde bir tepkinin oluştuğunu ancak sürekliliğinin olmadığını kaydetti. Koruyu korumak için asıl direnişin 1998’de başladığını ifade eden Hoşgit, o tarihten bugüne mücadelede yer aldığını belirtti. Hoşgit, “O tarihte saldırılar başladığında direndik ama aynı zamanda Validebağ’ın ‘Doğal Sit Alanı’ olması için hukuk mücadelesi verdik. Sürdürdüğümüz mücadele sayesinde Validebağ Korusu, 1999 yılında sit alanı olarak ilan edildi” ifadelerini kullandı. 
 
SEÇİME KURBAN EDİLMEK İSTENDİ 
 
Validebağ Korusu’nun doğal sit alanı ilan edilmesine rağmen AKP’li belediyelerin saldırılarının ve iktidarın onay verdiği rant projelerinin devam ettiğine işaret eden Hoşgit, şunları aktardı: “2018 seçimlerinden önce AKP kaybedeceğini anlayınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koruyu, Üsküdar Belediyesi’ne devretti. Üsküdar Belediyesi koruda Millet Bahçesi yapacağını söyledi ve bütün seçim propagandasını bunun üzerinden yürüttü.  30 iş makinesiyle koruya girdiler. Korudaki çimleri, otları biçmeye başladılar. Kelebekler, kuşlar uçuşuyor, kaplumbağalar koşuşuyor, kirpilerin ayakları kesiliyordu. O günü hiç unutmuyorum. O gün benim hayatımın en hüzünlü günüydü.”
 
DİRENİŞ GERİ ADIM ATTIRDI
 
Direnişlerinin bir kez daha geri adım attırdığını belirten Hoşgit, “Ama biz geri geleceklerini biliyorduk. Hemen avukatımızla mahkemeye başvurduk. Dava süreci başladı. Kararı iptal ettirdik, proje durduruldu. Daha sonra yine gelip kum ve molozlar döktüler. Bir sürü işlem yapmaya kalkıştılar ama direnişimiz karşısında hep geri adım atmak zorunda kaldılar” dedi. 
 
NÖBET DEVAM EDİYOR
 
Direniş süresince belediye çalışanları ve polislerle karşı karşıya geldiklerini belirten Hoşgit, “Üsküdar Belediyesi koruya kendi özel korumalarını koydu. Ot biçmeye geldiklerinde polisler ‘bırakın işlerini yapsınlar’ diye belediyeyi destekledi. Zaman zaman hukuksuz şekilde koruda inşaat yapma girişimleri oldu. Buna karşı da direndik. Bize karşı gaz müdahalesinde bulundular. Bariyerler kuruldu. Yaptığımızsa koruyu korumaktı. Validebağ’ın temizliğini yapıyor, hayvanlarını koruyoruz. Burada avcılık yapılmasına izin vermiyoruz. Bizi yıldırmaya çalışıyorlar ama direnişimizden vazgeçmeyeceğiz. Validebağ’ı koruyacağız” diyerek, mücadele kararlılığını vurguladı. 
 
Saldırıların seyrekleşmesi ve havanın soğumasıyla beraber nöbet eyleminin haftanın 4 güne indirdiklerini dile getiren Hoşgit, “Salı ve Perşembe günleri 13.00 ile 16.00 saatleri arasında masa açıyoruz. Buraya gelen insanlara yapacağımız projeleri anlatıyoruz. Özellikle de kadınları bu projelere dahil etmeye çalışıyoruz. Çocuklara ve gençlere bu korunun önemini ekosistem yönetim planı uygulandığında buranın nasıl daha kalıcı hale getirileceğini anlatıyoruz” şeklinde konuştu.
 
MÜCADELENİN KAZANDIRDIKLARI 
 
Direnişin kendilerine kazandırdığı çok şey olduğunu ifade eden Hoşgit, birlikte kol kola yürümenin önemini kavradıklarını söyledi. “Sürdürdüğümüz direniş sayesinde birçok insanı doğayla tanıştırdık” diyen Hoşgit, “Daha önce hiç doğayla gerçekten bağ kurmayan yabancı kişiler bile buraya gelerek, direnişe destek verdi. Bu bize büyük güç ve moral veriyor. Yani Türkiye sınırlarını aştık dünyaya açılıyoruz desem yerinde olur” diyerek, herkesi Validebağ’a sahip çıkmaya çağırdı.
 
'8 MART DİRENİŞİ TEMSİL EDİYOR'
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kadınların direnişini simgelediğini dile getiren Hoşgit, şöyle devam etti: “Bizim için haksızlığa karşı bir direnişi temsil ediyor. Bir diğer anlamı ise eşit, özgür ve bütün cinslerin renklerin doğayla birlikte bir yaşamın mücadelesini ifade eder. Kadın bütün dünyada ezilen bir cins olduğu için aynı zamanda toplumda ve doğada ayrımcılığa uğrayan birçok şeyi de temsil ediyor. Kadınlar yaşamın her alnında mücadele yürüttüğü gibi ekoloji mücadelesine de öncülük ediyor. Biz kadınlar mücadele etmedikçe bu düzen bu sistem değişmeyecek. Çünkü kadınlar her yerde ve dünyayı onlar değiştirecek. Bu anlamda direnen kadınlar olarak bu 8 Mart’ta da direnişimize devam edecek, alanlarda olacağız.” 
 
MA / Esra Solin Dal