DERSİM - Erkek egemen sistemin şiddet politikalarına itirazın yükseldiği Dersim’de gerçekleştirilen 8 Mart mitinginde Birleşik Kürt Kadın Platformu’nun paylaşılan mesajında, “Kürt kadınlarının 8 Mart çığlığı birliği sağlayacak” denildi.
Dersim’de 8 Mart kutlaması için Seyit Rıza Meydanı’nı dolduran kadınlar, erkek egemen zihniyetin hemcinslerine hedef alan politikalarına karşı hep birlikte ses çıkarıp, itiraz etti. Coşkulu bir kutlamaya ev sahipliği meydanı dolduran kadınlar, vermek istedikleri mesajları taşıdıkları pankart ve dövizlerin yanı sıra attıkları sloganlarla, çektikleri zılgıtlarla gösterdi. Bir yandan attıkları “Jin, jiyan, azadî”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” ve “Yaşasın kadın mücadelesi” sloganları ile tepkilerini gösteren kadınlar, bir yandan da davul zurna eşliğinde çektikleri halaylarla doya sıya eğlendi.
Miting, Dersim Kadın Platformu’ndan Fatma Argın Taşkale’nin açılış konuşması ile başladı. Erkek egemenliğine, eşitsizliğe, şiddete, savaşa, emek sömürüsüne ve yoksulluğa karşı kadınlar olarak bir kez daha alanlarda olduklarını dile getiren Taşkale, 8 Mart’ın kadın mücadelesinin sembolü olduğunu belirtti.
‘GEÇİT VERMEYECEĞİZ’
Emperyalistlerin egemenlik ve paylaşım kavgası ile şovenizmi kabul etmediklerini ifade ederek sözlerine devam eden Taşkale, “Savaşların yol açtığı göç yollarında kadınların ve çocukların, yoksul halkın nelere maruz kaldığının en yakından tanıkları olarak savaşa karşıyız. Mültecilerin Ege Denizi’nde, Yunanistan ve Türkiye sınırlarında, yaşam alanlarında uğradığı katliamların tanıklarıyız. Mülteci kadınlara yönelik cinsel, fiziksel, psikolojik saldırılara geçit vermeyeceğiz. Halklara yönelen savaşa ve silahlara karşı mücadelemizi büyüteceğimizi bir kez daha haykırıyoruz” dedi.
TUTUKLU KADINLARA ÖZGÜRLÜK
Binlerce yıldır kadın emeğini ve bedeninin sömürüldüğünü dikkat çeken Taşkale, şunları ekledi: “Binlerce yıldır erkek egemenliğinin sömürüsüne karşı mücadele ediyoruz. Mücadelemiz erkek egemen düzenin baskı, şiddet, yıldırma politikaları ile engellenmeye çalışılmaktadır. Bu politikalarla tutsak ediliyor, katlediliyor, özgürlüğümüz ve yaşam hakkımız elimizden alınıyor. Cezaevlerindeki hukuksuz uygulamalar ve baskılar artarak devam ediyor. Kandıra cezaevinde şüpheli şekilde hayatını kaybeden Garibe Gezer bunlardan sadece biri. Bu süreçte birçok hasta tutsak hapishanelerde yaşamını yitirdi. ATK tarafından verilen ‘cezaevinde kalabilir’ raporlarıyla yüzlerce hasta tutsak hâlâ hapishanelerde tutulmaktadır. Bu nedenden dolayı, tek başına hayatını idame edemeyen ve birçok hastalığı bulunan Aysel Tuğluk’a özgürlük talebimizi bir kez daha yineliyoruz. Aysel Tuğluk ve tüm hasta tutsaklar için özgürlük istiyoruz.”
GÜLİSTAN DOKU NEREDE?
Taşkale, iki yıldan uzun süredir kendisinden haber alınamayan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’yu da hatırlattı. Taşkale, “İlk günden beri adil ve şeffaf bir soruşturma yürütülmediğini söyledik. Bugün söylediklerimizin ne kadar doğru olduğunu hep birlikte görüyoruz. İlk günden beri sorduk sormaya devam edeceğiz. Buradan hep birlikte Bedriye annenin sesi olalım ve soralım; Gülistan Doku Nerede?” diye sordu.
CEZAEVİNDEKİ KADIN SİYASETÇİLER
Sonrasında konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) MYK üyesi Berivan Sincar ise Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk ve cezaevlerindeki diğer siyasi kadın tutukluları selamlayarak sözlerine başladı. Sincar, cezaevindeki kadınların erkek egemen devletine karşı biat etmeden dört duvar arasında mücadele etmeye devam ettiğini kaydetti.
Sincar, “Biz de buradan seslerimizi onlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Yine bir adalet söylemi dile geliyor ama ne yazık ki, gördüğümüzde adalete ilişkin tanımını en fazla yerle bir eden bir süreci yaşıyoruz. Bugün Dersim’de Gülistan Doku örneğinde olduğu gibi. Aslında Dersim coğrafyası yaşanan bu baskı ve zulmü yıllardan beridir biliyor. Nasıl ki Dersimin kayıp kızları hikayesiyle Dersim’in direnişçi kadınlarını teslim alma ve iradelerini kırmaya dönük yaklaşımlar yapıldıysa, bugün de üniversitelerimizde ve sokaklarımızda genç kadınlarımıza dönük özel savaş sisteminin çok yoğun bir şekilde işletildiği gerçeğini görebiliyoruz” ifadelerini kullandı.
ADALET NÖBETLERİ
Kadınların adalet arayışının her geçen gün daha da arttığına dikkat çeken Sincar, sözlerini söyle sürdürdü: “Emine Şenyaşar adalet nöbetinin birinci yılını Urfa Adliyesi önünde sürdürüyor. Gözlerimizin önünde yaşanan bir vahşet korunması gereken bir ortamda ailesi katledildi. Ama adaleti dağa, taşa, toprakta arıyor. Fakat bunu vermekle yükümlü olan sistem ne yazık ki buna yanıt olamıyor. Yine hepimizin geçtiği yılda tanık olduğu siyasal çalışmalar içerisinde yer alan Deniz Poyraz’ın katledilmesi olayı ve Konya katliamı. Yine bakacak olursak, cezaevinde hasta kadın tutsaklar olmak üzere hasta tutuklulara karşı uygulanan her türlü yönelim ne yazık ki bunlara karşı sürdürülen adalet nöbetleri var. Belki de bu süreçte en çok hepimizin söylediği adalet ve hak arayışlarına karşılık biliyoruz ki, duymamazlıktan ve görmemezlikten gelinen bir yaklaşımla karşı karşıya kalınmakta. Bütün bunlara karşı bizler mücadelemizin temel dinamikleri arasında yer alıyoruz.”
'MEYDANLARDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Salgınla birlikte kapitalist modernite ve ulus devletlerin çözümsüz ve yetersiz olduğunun açığa çıktığının altını çizen Sincar, konuşmasını “Yaşanan sorunlara karşı elbette ki direniş kültürünün ve mücadelemizin ortaya koymuş olduğu kurtuluş noktaları vardır. Bugün her türlü yönelime karşılık bizler, alanlarda olmaya devam ediyoruz. Nasıl ki her yıl yeni yılı karşılıyorsa her 8 Mart’a meydanlarda yılın direnişinin belirlendiği yılın sloganları oluyor. Bugünler yine Newroz’a kadar olan süreç direnişlerimizin ve zılgıtlarımızın coşkuyla ortaya konduğu günler dönüyor. Bugün Kürdistan’ın birçok kentinde savaşa, kadın kırımı ve şiddete karşı meydanlardayız ve meydanlarda olmaya devam edeceğiz” diyerek sonlandırdı.
BİRLEŞİK KÜRT KADIN PLATFORMU'NDAN MESAJ
Birleşik Kürt Kadın Platformu tarafından gönderilen mesaj da miting alnında okundu. Mesajda şu ifadeler yer aldı: “Kadın Birliği Platformu olarak, 8 Mart Kadınlar Günü’nü, Kürt kadınlarının ruhuyla Kürdistan’ın her tarafından karşılıyoruz. Rojava’dan Doğu Kürdistan’a, Kuzey’den Güney Kürdistan’a kadar bütün Kürt kadınlarının 8 Mart çığlığı, Kürt kadınlarının birliğini sağlayacak. Bütün halklar kendi tarihlerini dilleri ve kültürleriyle inşa eder. Birlik temellerini dil, kültür ve tarihleri ile yaparlar. Bütün Kürt kadınlarına çağrımızdır; Her birimiz dilimizin neferi, kültürümüzü yaşatanlarız. Umut ediyoruz ki, 8 Mart Kürt kadınlarının birlik günü olur. Bu bağlamda başta Kürt kadınları olmak üzere bütün dünya kadınlarının 8 Martını kutluyoruz. Yaşasın Kürt Kadın Birliği.”
Okunan mesajın ardından Dersim Belediyesi Korosu’nun sahne aldığı miting, seslendirilen şarkılar, çekilen halayların ardından kadınların alkışlarıyla sona erdi.