DİYARBAKIR- Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, hak savunucuları ve kadınlara, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı açtıkları iptal davasının 28 Nisan’da görülecek duruşmasına çağrı yaptı.
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, 28 Nisan’da Danıştay 10’uncu Daire’de görülecek olan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının iptaline ilişkin davanın duruşması öncesi Tahir Elçi Konferans Salonu’nda basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ve çok sayıda avukat katıldı.
Toplantıda konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmeden bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çekilmesine tepki gösterdi. Bu karara karşılık bütün hukukçuların ve kadın örgütlerinin mücadele ettiğini kaydeden Eren, sözleşmenin iptaline karşı 200 kurumun iptal davası açtığını hatırlattı. İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik bir sözleşme olduğunu hatırlatan Eren, “(Sözleşmeden) Çekildiğinden bu yana kadın cinayetlerinde ciddi bir artış yaşandı” dedi.
Baro Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Demir, İstanbul Sözleşmesi’nin kabul edilmesi ve Türkiye’nin sözleşmeden imzasını çekmesi ve sözleşmenin kadınlar için önemine işaret ederek, “Bizi orada nelerin beklediğini bilmiyoruz çünkü ciddi güvenlik önlemlerinin olduğu söyleniyor. Ama bizim için hayati öneme sahip duruşma için orada olacağız” ifadesini kullandı.
‘BU KARARI KABUL ETMİYORUZ’
Çekilme kararının hukuka aykırı olduğunu söyleyen Demir, “Kadınlar ve erkekler yasalar önünde eşit değil. Sözleşmeden çekilmeyle birlikte kadınların adalete erişimi engellendi. Sözleşme, kadın hareketinin emeği ile yürürlüğe girdi. Yaptırım gücü olan ilk sözleşme olma özelliğini taşıyor. Yine Sözleşme, kadına yönelik şiddetle mücadelede yol haritası. Toplumun yüzde 83’üne rağmen alınmış bir karar ve biz bunu kabul etmiyoruz. Kadınların insan haklarını savunmak için Danıştay’da buluşmaya davet ediyoruz” diye konuştu.
TARİHİ BİR DAVA
Görülecek duruşmanın tarihi bir kayıt niteliği taşıdığını söyleyen merkez avukatlarından Aslı Pasinli de “O gün bir karar çıkmayacak ama çıkan karar ne olursa olsun bu yıllarca tarihi bir dava olarak kayıtlara geçecek. Hali hazırda 46 ülke imzacı. Sözleşmenin adını aldığı ülkenin ve ilk imzacısı olan ülkenin sözleşmeden çekilmesi gibi absürt bir durum olamaz. Fahrettin Altun, tarikat ve cemaatler sözleşmeden çekilmeyi laiklik kapsamında savundular. O gün görülecek duruşma laiklik ilkesine de ilişkin olacak” şeklinde konuştu.
‘BİN AVUKAT ORADA OLACAĞIZ’
Sözleşmeden çekilmenin makul ölçülerde olmadığını dile getiren Pasinli, şunları söyledi: “Türkiye neden İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi? Bu soru bu kadar kadın cinayeti yaşanırken sorulması gereken önemli bir soru. İdarenin asli görevi asli görevi şiddeti önlemekken sözleşmeden çekilmesi kabul edilemez. İdare her işlemde kamu yararını esas almalıdır. O gün o duruşmada bin avukat orada olmayı planlıyoruz. 60‘tan fazla baro katılacak. Umarım bu hukuki mücadele sonuç alacak ve Türkiye kadın hareketi bir kere daha kazanacak.”